osman demircan

Yaşamak

Rüzgar felaketinin denizinde sallanan bir sandaldır / Uykusuz ve buruk bir sevdadır dallardaki

Yorgunluk

Zayıf gövdeler üzerinde narin ve upuzun dallar / Demirden meyveleri asıyor gevşek kollarına

Basit Bir İnsanım

Basit bir insanım, basit bir insanım.Tıpkı musluktan damlayan bir su kadar ucuz bir insanım. Ben ne bir kiri temizleyebilirim ne de coşkun sular gibi çağlayabilirim. Sadece küçük bir suyum. Dışarda bardaktan boşalırcasına yağmur yağsa da, ben kendi bozuk dünyamda su koyuveren bir damlayım. Ne bulutları bilirim, ne de

Bir İntihar Mektubu

Kimsenin suçu yok.Bilirim tabancanın bile bir asaleti vardır.Kendimi vursam kurşun yüreğime saplansa, bütün silahlar benden iğrenir.Kendimi denizlere atsam, dalgalar bedenimi sahile vursa, martılar bile ağlamaz.Bilirim hayat boynumdaki kirdir.Yaşarken her gün gömlek değişsem de, ölümümden sonra kefenim üzerime kanımla yapışacak, o zaman kirimi kim çıkaracak? Boynuma ip geçirsem enseme

Taciz

Elimde ateşten top.Buna dünya diyorlar.Ne zaman avuçlarımı yağmur duasına kaldırsam, bulutlardan ateş dökülür ellerime.Ne zaman hayata tutunmaya çalışsam, parmak uçlarımda çam ormanları tutuşur.

Asırlardır Yalnızım

Yeni bir şey değil bu.Asırlardır içimde yer eden bir yaranın biraz Picasso biraz Goethe, biraz Mozart ve biraz da Sezar tarzı kan akışı bu.Sanki içimde bir şehir var ve caddelerinde fahişeler günü kurtarmanın telaşıyla gururlarını ayak altında ezdirmekte.

Sana Baktıkça Islık Çalmak İstiyorum

Sana baktıkça ıslık çalmak istiyorum.
Sen bana yemyeşil çayırları, masmavi denizleri hatırlatıyorsun. Sana baktıkça atlar koşuyor dörtnala yaylalarda. Çiçekler açıyor yalçın kayalıklarda.Sana baktıkça içimde bir ateş yanıyor ve sanki içim seninle ısınıyor. Bütün takvim yaprakları bir mutluluk habercisi gibi bana en güzel yaşanmışlıkları bağışlıyor. Öyle huzurla

Başa Dön