osman demircan

Dur Kalbim

Gece karası gözlerin yıldız yıldız parlıyordu / Bana bakıyordun kainat gibi sonsuzluk gibi

Güller de Ağlar

Güller de ağlar tıpkı senin gibi. Sen de bir kelebeğin ardından gözyaşı dökersin. Onun için hayaller kurarak, beynine giden damarlarından arzularını yürütürsün. Kalbinin bir başka attığını düşünürsün. Daha bir güzelleşirsin.

Ayçiçeği

Ayçiçekleri güneşi gördüğünde nasıl olursa / Sana bakınca öyle mutlu oluyorum sevgilim

Herkes Menfaati Kadar Doğrudur

Önce şunu belirtmeden geçemeyeceğim: Yobazlığın ideolojisi yoktur. Nice başı kapalı insanlar tanırım ki ufku açıktır ve nice başı açık insan tanırım ki tam bir kördür. Hiç unutmuyorum bir gün arkadaşımla beraber bir restoranta gitmiştik. Her yerde modern insanlar gezinmekteydi. Kendimi özel ve değerli hissettiğim o yerde garson yanıma

Yoruldum Fişimi Çekin Artık

Yoruldum fişimi çekin artık. Öleceksem öleyim kalacaksam kalayım. Bu kadar budalanın, bencilin ve zorbanın var olduğu bir dünyada yaşamaktan zevk alamıyorum. Gardaş burası şunun yeri gardaş şuradan gak diyenlerin yaşadığı bir dünyada yaşamak istemiyorum artık.

Uçurtma

Sen benim gökyüzümsün lütfen uçurtmalarıma zarar verme. Bil ki ilk terk edilişi uçurtmam tellere takılınca yaşamıştım.Ve hayat benim için ilk defa o zaman kördüğüm olmuştu. İlk defa uzaklara gitmek isterken uçurtmamla acılara bu kadar yakın düşmüştüm.

Çimenler

Boyun bükerler dağ rüzgarlarında çimenler / Ağlarlar bir su dökülmez yanık yüreklerine

Kalaşnikoflu Çocuk

Bugün barış istediğinde bulunduğunda barış mı olacak yarın savaş istediğinde ise savaş mı çıkacak? Sen ne istersen hep o mu olacak. Elinde kalaşnikoflu çocuk sana büyüklerinden armağan elindeki bu silah mı ışıldayacak. Sen aydınlık bir dünyayı silahların gölgesinde mi kuracaksın.

Ölümüm İntihar Süsü Verilmiş Bir Ölüm Olacak

Ölümüm intihar süsü verilmiş bir ölüm olacak. Fakat sen bunu asla bilemeyeceksin.İki üniversite de bitirsen bilemeyeceksin.Çünkü okuduğun kitapların sayfalarının arasında kurumuş bir karanfili asla göremeyeceksin. Bir bardağın son damlasının, göz pınarları kuruyan bir toprağın kıpkırmızı bir karanfilinden damlayan arta kalmış çiy olduğunu düşünemeyeceksin. Sen dudaklarını buruşturup şarıl şarıl

Tanrılaştırdığımız Sosyal Kurumlar

Tanrılaştırdığımız sosyal kurumlar sebepleriyle nice buhranlar yaşamaktayız. Doyumsuzluslukların, açgözlülüklerin, devletin, milletin ve de tüm insanlığın yarattığı kavgalar, savaşlar, girdaplar içinde bazen cenneti bazen cehennemi tatmaktayız. Oysa kabullunmek olmamalı bazen. Bazen masayı devirmek gerek. Sonra da bırakacaksın sen değil başkaları toplasın. Ya da oturup masada her şeyi sineye çekip

Lanet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine

Lanet olsun içimdeki insan sevgisine. Lanet olsun bana intiharları, bunalımları reva gören herkese. Yaşamak zorunda bırakıldığım ne olduğunu anlayamadığım acılara isteklere, elemlere; sayısal değerlerin tek değer yargısı kabul edildiği ideolojilere ve her şeye yazıklar olsun bin kere.

Başa Dön