Teselli
Teselli edemez beni ne gül yüzün ne de kokun.Ben artık bir yağmurun altında sırılsıklam oldum.Her şey gri ve donuk.Gözlerinin rengini hatırlayamıyorum artık.Seninle kaç kez göz göze geldiğimi unuttum.
Teselli edemez beni ne gül yüzün ne de kokun.Ben artık bir yağmurun altında sırılsıklam oldum.Her şey gri ve donuk.Gözlerinin rengini hatırlayamıyorum artık.Seninle kaç kez göz göze geldiğimi unuttum.
Bakın çevrenize selam vereceğiniz kaç kişi vardır.Bir gülümsemeyi size çok gören, hemen tokat gibi sözlerle sizi üzen onlarca insan vardır.Bir merhabanın karşılığında” Ne var!” diyen, ağız birliği etmiş salaklar cuntası vardır.Bu insanların arasında yaşamak, bir kelebeğin karınca yuvasına düşmesine benzer.Hiç insancıl değillerdir ve misafirperverlikleri ise hiç yoktur.Sadece yaptıkları
Düşünceler beyin kavanozundadır.Uçmak isterler, özgür kalmak isterler.Aklı başında insan, açar bütün kapaklarını, salıverir karasineklerini ve beynini yiyip bitiren sivrisineklerini.
Bazen düşüncelerimizi bir sinek gibi salıverdiğimizde, gidip bir pisliğe konabilir.Yanlış düşünceler bizi, yanlış yerlere sevk edebilir.
Kuşların salıncaklara ihtiyacı yoktur.Çünkü salıncaklar sadece çocukları aldatır.Ve kuşlar kanatlarıyla gökyüzünü kucaklarken, çocuklar yetim kalır.
Kuşların ağaçlara ihtiyaçları çoktur; çünkü ince dallarında yuva yaparlar.Yapraklarının arasında, gün ışıklarıyla beraber hem mutluluğa hem yeme doyarlar.Ayrıca daldan dala atlayarak oyun oynarlar.Oysa çocukların uçurtmaları ağaçlara takılır ve birçoğu ne yapacağını
Ey sevgili bir gülüş gibi serpil her daim yarınlarıma / En ateşli anımda
Türkiye'de önemli olan vatana hizmet değil amaca hizmettir. Birtakım odaklara ve gruplara hizmet ediyorsan başarılısın demektir. Yani iyi bir yönetmenin yatağından geçmedikçe başarılı bir assolist olamazsın mantığı her yerde geçerli. İşte bu yüzden birçok kurum ve kuruluş yatak odasından farksız. Affedersiniz her yer salatalığın keyfine göre yönetiliyor. İşte
İnsanlar bize çok şeyler anlatmaktadır ve biz ise sadece bize anlatılanları bilmekteyiz. İnsanlar cahil olduklarına göre ve bize anlattıkları basit formüllerden öteye gidemediğine göre bilgilerimiz hiçbir şey bilmemekten öteye geçememektedir.
Beylik laflar etmekle olmuyor dostum.Bey olmak lazım, beyefendi olmak lazım önce.Yoksa yüreğinle, dudakların aynı ritmi tutturmuyor ve sesin kulakları tırmalıyor.Ne olur anla beni dostum; lafla peynir gemisi yürümüyor.Oysa benim yüküm başımdan aşkın.Bana sözünün eri biri lazım. İnsan er olmayınca, beylik laflar etse de bey olamıyor dostum.Bu yüzden git
Yorgunum anla beni deniz.Çek üzerimden martı kuşlarını.İstemem senden ne kumsal ne de yakamoz.Boğmaktasın soluklarımı.Bir rüya uğruna insan kaç kez başını yaslar ki denize.Çek! Çakıl taşlarımdan sularını.Ne olursun sus, duymak istemem sahile vuran dalga seslerini!
Atatürk modernleşmenin sadece rasyonalizmle olması gerektiğine inanmamaktaydı.Her şeyin akla dayanacağı bir modern dünyada her şeyin rengini ve ruhunu kaybedeceğini görmekteydi. Yani modern hayat içindeki insan dine daha çok ihtiyaç duyacaktı.Çünkü grilikten ve maddenin ağır baskısından bunalacaktı.İnsan aklının, fikrinin ötesinde başka renkler ve çizgiler peşinde koşacaktı.Bunu bilen Atatürk Diyanet
Padişahın kapıcısına hediye verirseniz buranın padişahı benim der ve şımarır.Ortalığı ayağa kaldırır ve önüne geleni ezmeye çalışır.Gider çimenleri mahveder ve sarayın gül bahçesini tarumar eder.
Kaç kelimelik adamsın sen.Aklında fikrinde birkaç kelime.Ayşe isen Ahmet diye diye tutturursun.Mahkum edersin kendini o isme.Ahmet isen ağlarsın her gece Ayşe Ayşe diye.Aşkı yaşarsın sığ düşüncelerinle.İki kelimelik bir aşktır seninki.Seni seviyorum dersin ötesine geçemezsin.Takılıp kalırsın öylesine.
Buz mavisi duygular kopar iken / Yüreğim ıpıssız bir dağ başı olur
Yüz hatlarımda dere yatağı gibi çizgiler / Akıp giden yılların yüz görümlüğüdür der
Zeki insanları alt etmenin en kestirme yolu onları detaylarla yormaktır.Kurnaz ve o derece de aptal insanlar detayları çok severler.Çünkü küçük hesap peşindedirler.Oysa zeki insanlar büyük düşünürler ve zor problemleri çözmek isterler.Maalesef en kolay ve basit olasılığı akıllarına getiremezler.
Derste beyin fırtınası yaparken, bir kız öğrencim ilginç ve düşündürücü bir cümle kullandı.'Toplumda kadın erkek için bir ölçüttür.' dedi. Şaşırmıştım. Kızım ' Ne demek istediği açıkla, arkadaşların da anlasın' dedim. Hocam ' Biz başımızı erkekler için örtmüyor muyuz? ' veya 'Sokakta, evde erkeklere dikkat ederek hareket etmiyor muyuz?
Bir cehennem kültürü yaşıyor dünya. Ya başkalarının canını yakıyoruz, ya da başkaları bizim canımızı yakıyor.Niçin böyle? Niçin her yer yakılıp yıkılıyor?
Namlunun içine gaddarca bir kurşun sürdüm / Hayalimdeki bütün kuşları gözlerinden vurdum.
Bir cennet ruhudur hayalimizdeki deniz. / Dalga dalga yayılır esintisinde sevgimiz.
Hiç bitmeyecek bir aşkla sevdim seni.Kimler geldi geçti de bu gönülden bir tek senin yerin ayrı kaldı.Bana acı verecek bir tek senin sevgindi.Bu bile yıldırmadı beni.Seni seviyordum ben.Nasıl terk edip gittin beni.
Yüreğimin ve beynimin tavanında buluyorum, tozlu mısraları. Aklım bir çatı katı. Gözlerim yıldızlarla dolduğunda, bakışlarımın ışıltısı vurur satırlara. İşte o zaman, şiirler bir Samanyolu olur. Mehtaplı gecelerimi vururum gözyaşlarımla biriktirdiğim göllere. Her mısra bir dal gibi düşer, şiir denizlerine. Kızıl bir duyguya boğulurum o an. Akarım ellerinize.
yazmayı becerecek kadar zeki, yaşamayı beceremeyecek kadar aptalım. ben bir yazarım.
Rize
Yazmak deliliktir. Çıldırasıya yazmak istiyorum. Eğer ben akıllı bir adam olmuş olsaydım, yazılarımla bir tımarhane kurup, satır aralarından kendini akıllı sananlara göz kırpmazdım.
Herkes
Özdemir Asaf