..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Mermere sýkýþmýþ bir melek gördüm ve onu özgürlüðüne kavuþtuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
ÝzEdebiyat - Yazar Portresi - Ömer Kýrat
Ömer Kýrat - Baþlýk En Son Yazýlýr!
Site Ýçi Arama:


Son Eklenenler
  10.12.2008 18:58:45 Hoverkraft'ýn Rotasý 

ARZIN MERKEZÝNE SEYAHAT

Dünya’daki her 4 kiþiden biri Çinli… Yani okeye döndüðünden kuþkulandýðýnýz oyuncunun gözlerindeki sinsi bakýþ genetik olabilir. Ayrýca kullandýðýnýz okey takýmý ve oturduðunuz plastik sandalye ve masadaki örtü de muhtemelen o bakýþlara sahip diðer 1,5 milyar insanýn ortak emeðinin bir sonucu…

Çin malý ürünlerin Global ekonomideki oraný da kabaca ¼ düzeyinde seyretmektedir.  Her arz kendi talebini doðurur mu bilinmez ama bu noktada Çin’in arzý, diðer arzlarýn ölü doðmasýna neden oluyor diyebiliriz.

Hikâyeyi kýsaca özetlersek; Komünizmden doðan ortak üretim kültürüne sahip kalabalýk bir toplum, bir sabah uyanýp kendisini “kapitalizmin seri üretim çýlgýnlýðý” içinde buluyor. Ve üretmeye baþlýyor. Fakat bu sefer gerektiði kadar deðil üretebildiði kadar…

Aynen kanserli bir hücrenin, içinde bulunduðu vücudu yok etme pahasýna büyümeye devam etmesi gibi Çin de her sene %10 gibi bir oranda geliþiyor. Sosyal güvenliðin olmadýðý, maaþlarýn birçok yerde nakdi deðil ayni olarak yani yiyecek þeklinde ödendiði bu; “üretim araçlarý sahipleri cennetinin” kýsa sürede ulus aþýrý dev firmalarýn kalbini (varsa tabi?) kazanmasý pek þaþýrtýcý olmasa gerek.

Üretimin, güneþin doðduðu yere kaymasýyla (maalesef temiz enerji kullanýmý için deðil) Amerika ve Avrupa’daki fabrikalar üçer beþer kapatýlmakta... Ama üzülmeyin! Tanrýya þükür ki hala satýn alýnabilinecek kadar ucuz Çin Mallarý var.

Hatta satýn almanýza bile gerek yok. Çocuðunuzun çok sevdiði animasyon filmindeki karakterlerin plastikten yapýlmýþ oyuncak figürleri yediðiniz hamburgerin yanýnda bedava veriliyor. Ancak oyuncaðý çocuðunuza vermeden önce yýkamanýzý tavsiye ediyorum çünkü tamamen saðlýksýz koþullarda çalýþan ve muhtemelen tamamen saðlýklý olmayan bir Çinli çocuk tarafýndan üretilmiþ olabilir.

2008 Olimpiyatlarý neden Çin’e verildi sanýyorsunuz? Biraz olsun çalýþmayý durdurmalarý için elbette! Çin 2 Trilyon Dolarlýk Rezervi için bir madalya alýr mý bilinmez ancak her kýtayý simgeleyen olimpiyat halkalarýndan Sarý olanýnýn (Asya) diðer halkalara kapsama kümesi muamelesi yapacaðý ve bundan sonraki tüm olimpiyatlarýn Pekin’de yapýlacaðý korkusu herkesi sarmýþ bulunmakta. 


  03.03.2008 09:27:00 Hoverkraft'ýn Rotasý 

                                                Bizim Temel Birgün...

Pazartesiyi çarþambaya baðlayan akþam, yani salý akþamý baþlamýþtý herþey... Evlerinin önünde duran metruk bina yýkýlmýþtý. Gelecekte ayný akýbete uðrayacak halefinin yapýmý için gereken temel çukuru kazýlýyordu þimdi... Kulaklarý olmamasýna raðmen “kepçe” adý uygun görülen kazý makinasýnýn operatörü, çukur kazmak þeklinde özetlenebilecek karmaþýk operasyonu hakkýyla icra etmiþti bütün gün... Ve þimdi elektrik kesintisi nedeniyle çalýþmalara ara verilmesinden faydalanarak uyukluyordu. Neredeyse tüm þehri etkileyen bir kesintiydi.

Bu sýrada yarýn sabaha kadar mesaisine ara veren adam inþaat manzaralý evine gelmiþ ve sadece elektrik kesildiðinde görülen yýldýzlara bakmak için balkona çýkmýþtý. Durum hiç hoþuna gitmiyordu. Yeni bina tüm manzarasýný kapatacaktý. O zaman elektrik kesilse bile yýldýzlarý göremeyecekti. Gerçii o an bilmiyordu ama ironik bir þekilde inþaatý yaptýran adamýn adý Murat Yýldýz idi ve binasýna kendi soyadýný verecekti sanki bina, sevdiði kadýnýn rahminden çýkmýþ gibi...

Dükkanýna, þirketine, sahip olduðu taþýnmaz mallarýna kendisinin veya sevdiði birinin adýný/soyadýný veren insanlardan hoþlanmazdý. Mide bulandýrýcý bir sahiplenme þekliydi bu... Hoþ, bina sahibinden nefret etmesi için bunu bilmesine gerek yoktu. Zaten nefret ediyordu.

Birkaç dakika sonra ortalýk kalabalýklaþtý. Manzara Katili, son model arabasýyla inþaat alanýna gelmiþti ve inþaat þefiyle mühendise ne kadar anlayýþsýz ve öküz bir herif olduðunu anlatmakla meþguldü.

Binanýn bulunduðu yerin yakýnýnda 3 adet sokak lambasý vardý. Dolayýsýyla gece 10’a kadar sürmesi planlanan kazý için ekstra bir ýþýklandýrma gereði duyulmamýþtý. Ama bu beklenmedik elektrik kesintisi iþi bozmuþtu. Aksi gibi kazý makinasýnýn farlarý da çalýþmýyordu.

Tartýþma daha doðrusu iþ adamýnýn küfür resitali, inþaattaki herkesin kovulmasýyla sona erdi. Uykusundan kovularak uyandýrýlan kepçe operatörü; uyku maðduru ve mahmuru olsa da maðrur bir þekilde orayý terketti. Karþýsýndaki aðzý bozuk zavallýnýn seviyesine inmedi. Sadece “Piçoðlupiç!” diye içinden geçirdi. Gerçi bu küfür mantýk örgüsü bakýmýndan pek saðlam deðildi. Zira “Piç” babasý belli olmayana denir. Fakat piç olan kiþinin bir baþka piçin çocuðu olduðunu biliyorsak aslýnda babasý belli demektir. Her neyse...

Onca paraya raðmen istediðini, istediði gibi yaptýramayan iþ adamý önünde duran çukura bakakaldý. Öyle öfkeliydi ki elektrik gelince ya da sabahýn ilk ýþýklarýyla iþi kendisi bitirmeye karar verdi. Az önce yaktýðý purosunu temel çukuruna attý. Ardýndan da purosunun üstüne düþtü. Ýki gündür aralýklarla yaðan yaðmur nedeniyle balçýklaþmýþ zemin düþüþünü yavaþlatmýþtý fakat kalkýþýný da zorlaþtýrýyordu. O sýrada bir motor gürültüsü duydu. Yardým istemek için aðzýný açmýþtý ki tonlarca aðýrlýktaki kepçe onu çamurun derinliklerine batýrdý. Birkaç saniye sonra çýrpýnmasý durdu. Ama kepçe durmadý. Taa ki topraktan ayrýþtýrýlamayacak bir hale gelene dek, çiðköfte misali adamý topraða yoðurdu. Zifiri karanlýkta yaþananlarýn tek þahidi yýldýzlardý...


  21.02.2008 11:45:45 Hoverkraft'ýn Rotasý 

ABiDe-i Hürriyet

Kimi zaman dev bir dalga (Deep Ýmpact, The Day After Tomorrow) bazen kýzgýn, dev bir yaratýk (Moster isimli yeni film) tarafýndan yerlebir edilen o meþhur heykelden bahsetmek istiyorum. Belki sizin hatýrladýðýnýz baþka filmler de vardýr, yüzünde hiçbir kýzgýnlýk ifadesi olmayan yeþil devimizin benzer bir akýbete uðradýðý...

Tabii farklý þekilde kullanýldýðý bir örnek de var: Hayalet Avcýlarý 2 filminde, yerinden kalkmýþ ve New(arne)york sokaklarýndan geçerek, kötü bir hayalet tarafýndan kontrol edilen sanat müzesine giriþmiþti.

X-Men serisinin ilk filminde bu sefer taraf deðiþtirmiþ ve kötü adamýn yarattýðý mutasyon makinesine platform olmuþtu. Yanlýþ hatýrlamýyorsam bir Batman filminde de kullanýlmýþtý.

Bunlar benim hatýrladýklarým. Çoðu yeni olan filmler.
Her neyse... Amerikan film endüstrisinde Özgürlük Heykeli’nin rolü üzerine bir zevzekleme yapmayacaðým merak etmeyin.
 
Ya da Amerikan halký üzerinde sürekli bir korku atmosferi yaratmak isteyen yönetimin, Hollywood ile iþbirliðine girerek “Özgürlüðünüz Tehdit Altýnda” þeklindeki gizli mesajý beyinlere enjekte etmek için özgürlüðün en bilinen simgesini kullanmasý þeklindeki komplo teorisinden de bahsetmeyeceðim.

Ben, adýný “Özgürlük” kavramýndan alan bir heykel olamayacaðýndan bahsedeceðim. Zira bütün gün orda öylece dikiliyor. Üzerinde bulunduðu “Liberty” adasýna -ki o da adýný “özgürlük”ten almýþtýr ve dolayýsýyla ada ve heykel kardeþtirler ama ada, sürekli kardeþinin eteðinin altýna bakmaktadýr- mýhlanmýþtýr ve birgün o ýssýz adadan kurtarýlmayý beklemektedir.

Nasýl ki sevginin resmi yapýlamazsa, özgürlüðün de heykeli olmaz. Ýstediði þeyi seçmek ve seçtiði þeyi yapabilmek ise hürriyet; o zavallý kaya parçasýna hapsolmuþ, sürekli hýrpalanan, acý çeken, yalnýzlýða mahkum bir heykel, olsa olsa insanlýðýn ortak acýlarýnýn simgesi olabilir. Ki zaten öyle deðil mi?

Ek bilgi: Olimpiyat ateþini yakan ilk kadýn atlet 1968 Meksika olimpiyattýnda yarýþan Norma Enriqueta Basilio dur. Kafasýnda defne yapraðýndan tacý, elinde meþalesi ile Özgürlük Heykeli’nden tek eksiði sol elindeki Baðýmsýzlýk Bildirgesi dir. Villa Zapata!
 
 

  12.01.2008 23:13:30 Hoverkraft'ýn Rotasý 

Tatlý Su Sincabý veya Ömerkrafting

 

 

                       Aman Diyim!

 

Arkadaþým bir espri yaptý: “Biz tanrýya inanan insanlar; þaþýrtýcý, görkemli -ne biliyim- inanýlmaz, vesair bir þey gördüðümüzde “Aman Tanrým!” deriz ya... Peki herþeyin yani tüm varoluþun tesadüfen olduðunu idda edenler ne der? “Aman Ne Tesadüf!” mü?

Güzel bir hamleydi. Elbette ki arkasýna “gerçeðin ýþýðýný” alan bir kiþi olarak göz kamaþtýrýcý bir þekilde karþýlýk vermeliydim. Geliþine vurdum:

“ Bizim gibiler þaþýrtýcý,görkemli –ne bilirsin ki-ilginç vesair bir þey gördüðünde histerik reaksiyonlar vermez. Dolayýsýyla “Amaaan maymunlarla ayný atadan evrimleþtiðimizi kanýtlayan bir diðer fosil.” der geçeriz mesela... Ayrýca biz asla “inanýlmaz” þeyler görmeyiz. Zira bizim için “inanmak” deðil, bilmek ve anlamak vardýr.”

 

 

        Diyet Kola

  

   Yukarýda “arkadaþým” olarak lanse edilen zât, kilo problemi olduðu günlerden birinde bakkala giden ve “Biþey isteyen varsa ya þimdi konuþsun ya da sonsuza kadar bekleyip dursun bakkal amcanýn gelip “Biþey lazým mýydý?” diye sormasýný!” diyen ben denize “Diyet Kola alsana! buyurdu.

 

    Kendi baþýma buyruk biri olmama raðmen onun buyruðunu da “baþüstüne” almakta bir sakýnca görmedim. Alýþveriþimi yaptýktan ve apartumanýn kapýsýna apar-tupar geldikten sonra öteberinin olduðu poþeti sað elime aldým ve sol kolumu, giydiðim kazaðýn kol kýsmýndan çýkartýp sýrtýma doðru kývýrarak kendime “çolak” süsü verdim.

  Kilidini açtýðým kapýyý omzumla ittirerek içeri girdim. Mutfakta oluþuna þaþýrmadýðým arkadaþýmýn yanýna gidip poþetteki diyet kolayý çýkardým ve “Al! Ýþte kolan! Al diyetini!” dedim. Bu sýrada içinde kol olmayan kazaðýn “yen” kýsmý sallanýyordu.

 

Ömer Seyfettin hikayelerine atýfta bulunmayý sevdiðimi bildiðinden olsa gerek gülüþünde hiçbir þaþkýnlýk belirtisi yoktu.

 

Ve böylece kolun diyetiyle, diyet kolanýn yarattýðý çaðrýþýma borcumuzu ödedik.

 

Not: Yen; “Japon para birimi” “galibiyet emri” ve “baþkalarýna yemek olma temennisi” gibi anlamlarýnýn yanýnda, giysilerin kol kýsmýna verilen addýr da... Hani “Kol kýrýlýr, yen içinde kalýr.” lafýnda kullanýldýðý anlamýyla...

 

 

 

    

 

               Kýzma Kýz

 

- Çok ilginç bir insansýn!

 

   ... dedi. Hem de bana! Diðer onlarcasý gibi... Ben de “Bari bu seferkine kendi sözlerinin içerdiði anlamý açýklayayým.” dedim ve açýkladým:

 

-Yani diyorsun ki; “Arada bir (yani çok sýk deðil) arkadaþ grubu olarak bir yerde buluþtuðumuzda orda olup ilginç þeyler yapmaný isterim. Ama çok da ilginç þeyler deðil... Rezil olmak istemem. Ayrýca seninle yatmayacaðým ve çocuklarýmýn babasý da olamayacaksýn.”

 

   Kýz bu söylediklerime kýzdý. Ben de ona “Kýzma kýz!” dedim. O, kýzmaya devam etti. Ben de 2 kelimeden oluþan cümlemi yanlýþ anladýðýný düþünerek kelimelerin yerini deðiþtirdim. “Kýz, kýzma!” Sanýrým bi “kýz” bi “kýzma” dememe iyice sinirlendi ve “Salak þey!” dedi.

 

   Sanýrým ayný anda hem ilginç hem de salak olan þeyleri sevmiyordu.

 

 

 

                     Tatlý Su Sincabý

 

John F. Kennedy 22 Kasým 1963’te öldürüldü. Ýki yýl önce 1961’de halka hitaben yaptýðý konuþmasýnda 1970 yýlýndan önce Ay’a gideceklerini söylemiþti. Suikastten sonra gaza gelen ve bu sözü bir vasiyet olarak kabul eden Amerikalý yetkililer (yani demokratik yollarla seçilen sýradan Amerikalýlar) çok çalýþýp 20 Temmuz 1969’da baþarýya ulaþtýlar.

 

  Amerikalýlar için küçük bir adým ama Sovyetler’in poposu için kocaman bir tekme olan bu tarihi olay kabaca böyle... yoksa deðil mi?

 

 

  Ýsterseniz Kennedy suikastine geri dönelim. Lee Harvey Oswald isimli þahýs yakalanýp, adil bir yargýlama ertesinde suikast sonucu öldürüldükten sonra ortaya 2. tetikçi iddalarý atýldý.

 

   Peki neredeydi bu tetikçi? Ya da þöyle soralým;  Ay’a henüz gidilmediði için peynirden yapýldýðý yolundaki eski ekole hâlâ sadakatle baðlý olan insanlar, bu inançlarýný korumak uðruna ne kadar ileri gidebilirler? Evet! Evet! böyle sorunca daha komik oluyor. Sevdim bunu...

 

 

   Benim fikrim þu: Bildiðiniz gibi Amerikan Gizli servisi (sýradan ve gizli Amerikalýlardan oluþan) yýllar yýlý Küba lideri Fidel Castrol’ü devirmeye çalýþýr durur. Sürekli çalýþýp-durmasýna raðmen bir temassýzlýk olabileceðinden þüphelenmeyen gizli servisçiler kýsadevre yapadursunlar, Küba Lideri Field Cast-role en iyi yoldaþlardan oluþan ekibiyle,  karþý saldýrýsýný planlar ve uygular. Hedef  Kennedy dir. Ama kendi elini kirletmek istemeyen  Pis-el (Kir)Pastýro maþa olarak NAÞA’yý kullanýr. Cape Canaveral’daki casuslarý, Ay’ýn peynirden yapýldýðýna inanan yarým akýllý bir tarikat üyesini, henüz deneme aþamasýndaki roketlerden birine baðlayýp, uydumuza gönderir. Yanýna çoook uzak menzilli bir lazer silahý (Ki silah Rus yapýmýdýr ne hikmetse) ve bir de doðru zamanda ateþ etmesi için saat vermiþtir.

 

 

    Olay günü Aydede’deki suikastçi iþini bitirir. Kutlama yapmaya karar verip uydudan bir lokma almak için kafasýndaki fanusu çýkartýca ölür. Neil Armstrong yýllar sonra oradan geçerken suikastçinin ezan okuyan saatini duyar….

 

Not: Saat bir radyo vericisidir ve astronot kaskýndaki telsiz frekansýna ayarlýdýr. Biz de biliyoz Ay’da atmosfer olmadýðý için ses dalgalarýnýn yayýlmadýðýný. Ve saat güneþ ýþýðýyla çalýþýyor. Hah hayt onu da düþündüm. Yürrüüüü!

 

 

 

                                          The Damalý Bayrak

 

 

Son dakika Notu: Ýnanmayacaðýnýzý biliyorum. Zaten öyle olmasýný isterim. Ýnanmak da neymiþ? Her neyse… Bu yazýnýn baþlýðýný yani Tatlý Su Sincabý veya Hoverkrafting’i yazarken aklýmda Kennedy yoktu. Aslýnda yazacaðým konularýn neler olacaðý hakkýnda hiçbirþey yoktu. Yazýlarýmý gerçek zamanlý yazdýðým için neden bahsettiðimi bilmeme raðmen, nelerden bahsedeceðimi bilmem. Well hasýlý baþladým yazmaya... ezberimde olmadýðýndan Kennedy suikastý ve Ay’a iniþ tarihi gibi þeylere bakmak için kütüphanedeki Ana Britannica’nýn 10. ve 18. ciltlerini çýkardým. (Ýnternet’e komþumun keyfi üzerinden baðlanýyorum, wireless ve ücretless olaraktan.Yoksa internetten bakardým tabi..) Kennedy maddesi 10’da idi. 168. sayfada Kennedy’nin fotoðrafý vardý. Ve ben bir önceki sayfayý yanlýþlýkla çevirdim. Tahmin edin ne  vardý?

“Kemiriciler” maddesi ile ilgili olarak bir sincap resmi!

 

  Baþlýkta “sincap” var. Ýlk konu “tesadüfler” ve son konu “Kennedy”... Bilgi için bakýlan kaynakta Kennedy maddesinin arkasýnda sincap resmi var tesadüfen... Sýrf bu seferlik “Aman tanrým” demek serbest! Hadi bakalým keratalar!

 

 

Not 2: Eminim içinizden bazýlarý konu bulmak için ansiklopediyi karýþtýrýrken Kennedy ve Sincap resimlerini gördüðüme ve tüm bunlarý önceden kurguladýðýma inanacaktýr. Þimdi “inanç” olgusunu neden salakça bulduðumu anlýyor musunuz?


  23.12.2007 00:18:54 Hoverkraft'ýn Rotasý 

Çeþitlemeler

 

Merhaba! Bu sefer bizzat kendimin merak ettiði bir konu hakkýnda soracaðým bir soru olacak. Konu Türk/Osmanlý Minyatür Sanatý...

 Bilindiði üzere perspektif kullanýlmadan, tuvalden ziyade duvar seramiði olarak yapýlan bir resim türüdür Minyatür.

 

  Merak ettiðim þey ise bu türün ilk örnekleriyle son örnekleri (Osmanlý Ýmparatoluðu’nun sonuna kadar aldým söz konusu “sonu”) yanyana koyulduðunda insan figürlerindeki fizyolojik deðiþim ne yönde olduðu...

 

  Zira Anadolu’ya ulaþan ilk Türk kavimlerin oldukça çekik (Çekik Chan de denir) gözlü olduðu bilinen bir gerçektir. Zamanla gerek o topraklarýn insanlarýyla gerekse yeni ele geçirilen yerdekilerle girilen münasebetler (Ne münasebeti olduðunu söylemeyeceðim. Ne münasebet!) neticesinde genetik çeþitlilik artmýþ olmalý. Elbette bu da insanlarýn fizyolojisine ve oradan da sanata yansýmýþtýr. Mümkünse benim yerime bir araþtýrma yapýp sonucu bana iletin... Gebertirim! Yani iletmezseniz.

 

 Yeni konumuz bir evlilik eleþtirisi olarak Yüzüklerin efendisi filmi... Nedendir bilinmez filmin soundtrackinde Burning Ring Of  Fire þarkýsý bulunmuyor. Fakat bu pek birþeyi deðiþtirmez. Çünkü filmin konusu her ne kadar 1.ve 2. Dünya Savaþ’ýndan alýnmýþ gibi görünse de dikkatli bakýlýnca; aslýnda merkezde ki “evlilik” olgusu göze çarpýyor. Yüzük, gerçekte, bunu simgeliyor.

 

  Ancak onu yaratan aþk ateþine atýlýnca yok olan bir yüzük bu, dikkatinizi çekerim. Ve yine dikkatinizi çekerim ki kötü büyücü Saruman evliliðe, Ork’lar kötü evlatlara, büyük kýrmýzý göz (adýný unuttum) söz konusu evlilik kurumunu koruyan Devlete tekabul ediyor. Ýyilerin tarafýnda ise Gandalf tek gecelik iliþkilerle özdeþleþtiriliyor. Yoksa neden gözleri açýk uyusun ki? Elf’ler çocuk yerine bakýlan evcil kedilere, Dwarf’lar da yine evcil hayvanlardan köpeklere denk düþüyor. Hobbitler ise boylarýndan ötürü ancak doðum kontrol hapý olabiliyorlar. Zaten yüzüðü onlardan birinin yok etmesi de öykü yazarý tarafýndan baþarýyla ortaya konulmuþ bir gönderme... Ve son olarak yine dikkatinizi çekerim ki buraya parketmeyesiniz dikkatinizi bir daha!

 

 Filmin sonunda verilen mesaj ile insanlýðýn ancak evlilik kurumundan kurtulmasýyla gezegenin gerçek baþat türü olabileceðinin altý çiziliyor.

 

Not: Ork’lar ayrýyetten Fenerbahçe taraftarlarýný simgeliyor.

 

 

 

Son konumuz ise ayný anda ayný þeyi söylememizin neden hoþumuza gittiði ve bizi güldürdüðü olgusu... Ýsterseniz (iþin gerçeði isteseniz de istemeseniz de) bir an için kendimizi öyle bir andaymýþ moduna sokalým... Örneðimizi biraz daha ayrýntýlý hale getirelim. Mesela topluluk halindeyiz. Polis gelip bizi daðýtmadan önce edebildiðimiz kadar sohbet etmeye çalýþýyoruz. Ýçimizden biri ortaya bir soru soruyor.

  Örneðin “En sevdiðiniz film nedir?” diye. Ve iki kiþi ayný anda soruyu üstüne alýnýp (bu arada sorunun iki kiþilik olduðunu da anlýyoruz) ayný anda, ayný cevabý veriyor.

 

-         En sevdiðiniz film ne?

-         King Kong!

-         King Kong!

-         Polis geliyoooo kaçýýn!

 

Gördüðünüz gibi olayýn iki tarafý var. Ýlki iki kiþinin “ayný cevabý” vermesi, yani ayný zevke sahip olmasý. Bu, elbette hoþumuza gider. Özellikle de bizimle ayný cevabý veren kiþi hoþumuza gidiyorsa...

 

 Ýkinci kýsmý ise söz konusu cevabý “ayný anda” vermemiz. Bu ise çok daha derin kýsým. Zira iþin içine, insanlýk olarak geçirdiðimiz tüm evrimsel geliþim süreci giriyor. Her ne kadar insan olmak “BEN” demekle baþlamýþsa da hayatta kalmak için diðerlerine olan baðlýlýðýmýz (beslenmek ve güvenlik gibi ihtiyaçlardan doðan) ve varoluþ karþýsýnda önemsiz/küçük kalýþýmýzdan korkup bizden daha büyük bir “þeyin” parçasý olma isteðimiz “BÝZ” kavramýný, BENliðimize, kopmasý neredeyse imkansýz þekilde baðlýyor.

 

   Ýþte bu iki nedenden dolayý ayný anda ayný þeyi söylememiz bizi gülümsetip, anlýk mutluluk kývýlcýmýna sebep veriyor.

 

 

  Bir Çeþitlemeler’in daha sonuna geldik. Her ne kadar sonu baþý bir olsa da...

 

 

The End

 

Not: Bence “The End” lafý sað tarafa dayalý yazýlmalý. Gerek kitaplarýn gerekse filmlerin sonundaki... Her ne kadar artýk filmlerin sonunda pek yazmasa da. Çünkü soldan saða doðru yazýlýr ve bir yazýnýn  ulaþacaðý “son” nokta (yeni bir satýrdan, paragraftan veya yeni bir kitaptan önceki son nokta elbette...) söz konusu satýrýn en saðda kalan kýsmýdýr. Yanýlýyorsam düzeltin. Bi de özür dileyin hazýr düzeltmiþken. Eeee ne demiþler “Düzeltme ve Özür”... Tabii þimdi bana da yazýyý oraya ulaþana dek sürdürmek düþerrrrr.

 

“-þerrrr”imden korkun. Heheheheh! Dur bidakka! Ayyyy! Yine satýr sonunu kaçýrdým yanlýþlýkla. Neyse... Bi daha deneyeyim. Bu sefer öyle bir cümle kuracaðým ki tam bitmesi gereken yerde bitecek ve öyle gereksiz kelime uzatma oyunlarýna... Eee þey... Gerek kalmayacak iþte! Biliyorum, biliyorum! Zaten “gereksiz” olduklarýný söylediðim için biraz anlatým bozukluðu oldu. Öfffff... Ne yazayým ki þimdi? Hayýr yani istemesem tam istediðim yerde biter ama isteyince istemediðim yerde bitiyor. Aynen kel birinin vücudundaki kýllar gibi... Bu cümle de olmadý. Niye olmuyor acaba? Yoksa içten içe bitmesini istemediðim için mi? Yok yani siz istemiyorsunuz o kesin de... Belki ben de istemiyorumdur.  Ayný anda, ayný þeyi istemeyen, minyatür bir evdeki, evli çiftler gibi olduðumuz söylenebilir di mi?


  09.12.2007 19:00:16 Hoverkraft'ýn Rotasý 

KARASES

  Müzik eþliðinde birbirine eþlik eden yaþlý çift, dans ederek yoldan geçiyordu. Ekose ceketli kadýn da –ki aslýnda sigara tiryakisiydi- bu mutlu günümüzde efkârlanmadýðý için olsa gerek sigara içmeksizin oradan geçti. Onlarý bekleyen esas kýz tam bu sýrada aðzýnda düdükle, neþeyle kapýdan çýktý. Neþe içinde düdüðe üfledi ve düdüðün aðzýndan fýrlamasý, onu daha da neþelendirdi. Neþesinde, kepekten eser yoktu.

 Sonra kapýcý geldi. Açýp kapamakla yükümlü olduðu kapý açýk olduðundan iþ yükü hafiflemiþti. Aðýrlýðý dengelemek için yanýnda taþýdýðý sepet ve içindeki öteberi ile az öteden beri yaptýðý þekilde dans ederek ve reveranslarla binadan içeri girdi.

 Herþey öyle ahenkliydi ki... Reklam arasý vermek gerek diye düþündüm ve iþyerimin kapýsýný iþgal eden bu güruhu yararak içeri girmeye çalýþtým. Giriþim reddedilmiþti. Ýngilizce söylersek “Access Denied” ... Oysa Akses’in hep kazandýrmasý gerekirdi. Öyle anlaþmýþtýk...

 Birkaç hafta önce yolun karþýsýna geçmeye çalýþan ama baþaramayan bir cüce görmüþtüm. Komiðime gitmiþti... Þimdi kendimi onun yerinde buldum. Artýk o cüce gibi DEV’e dönüþmem için gereken FÝNANSmaný arýyorum, banka banka... Bulduðumda kendime ÖZGÜ yöntemlerle onlara NEMAL olduklarýný göstereceðim!

 

Çekim Notlarý: Set ekibinden birinin doberman marka köpeði, yönetmenin önüne, koca bir klaket dolusu dýþký býraktý.

Çekim Notlarý II: Ýlki çok tutan “Çekim Notlarý” nýn bu ikinci bölümünde fon müziðinden bahsedeceðiz: “Car Washers”

   Hayatýn bir ritmi olduðu söylenir. Sözkonusu ritmi, araba yýkayýcýlarýndan bahseden bir þarký vasýtasýyla(!) simule etmek oldukça cilalý... Di mi Ýbo?

-         Bence BeMeCe!

-         Bemece gibi konuþmayý býrak!

-         Þappi!

-         Daha iyi...

 

End Of Commercial..


  26.06.2007 17:37:12 Hoverkraft'ýn Rotasý 

                Yanlýþ Adamýn Üç Ytl’sini Aldýlar! (Ýntikamsal) 
  
Günün tüm yorgunluðu ve ben sonunda evimize ulaþmýþtýk. Kapýyý açýp içeri girdik ve ertesi sabah kapýyý açýp çýkabilmek için kapýyý kapattýk. Yarýna kadar kapýyla ilgili yapýlmasý gerekenlerin bittiðini düþünerek, þort-tiþört kardeþlerle olan buluþmama geç kalmamak için pantolonumun kemerini hâlâ antredeyken çözmeye baþlamýþtým ki kapý çaldý...

   Kemeri, adeta avýný sýkan bir anakonda gibi tekrardan belime dolarken; kapýyý çalanýn lezzetli bir fare olmasý halinde pantolonumun düþebileceði þeklindeki gerçek üstü düþüncelerimi ve bu saatte kapýmýn çalýnmasý nedeniyle hissettiðim kýzgýnlýðý dizginlemeye çalýþýyordum.

   Gözetleme deliðinden, benim verdiðim isimle “Kapýs-kop”tan dýþarýya baktým. Zarif bir genç kýz vardý. Bu, kapýyý açmam için yeter hatta artar bir sebepti.  Artan kýsmýyla yapacaklarýmý sonraya býrakýp kapýyý açtým.

   Hani “Solum süründürür, saðým öldürür.” diye bir boks deðiþi vardýr ya... Ýþte kapýnýn sað tarafýnda sotelenmiþ erkek arkadaþýný görünce içimde bir þeyler öldü.

  Benden iki-üç yaþ küçük olduklarýný tahmin ettiðim gençler ellerinde birkaç kitap tutuyorlardý. Erkek olan (Fantasy-Killer) bana bir dergi uzattý. Hani þu aslýnda kitap olan ama dergi adýyla lanse edilenlerden... Bana uzanan bu dost elini (kitap en iyi dosttur) kýrýp, fazla uzatmadan “Almýyim!” dedim. O anda, bir kapýdan-pazarlamacý edasýyla baþka opsiyonlarým olduðunu anlatmaya koyuldu yine erkek ve geveze olan. (Ayný zamanda Fantasy-Killer)
Milli Mücadele/Atatürkçü Düþünce Derneði olarak Cumartesi günü Sessiz Yürüyüþ yapacaklarýndan, PKK ve Dinci tehdide karþý yapýlmasý gerekenlerden bahseden “brain washing”, neyse ki kýsa programa ayarlanmýþtý da çabuk bitti.

Yazarýn Notu: Bu göndermeyi çamaþýr makinesi kullanmayanlara izah edin.


    Çýkarlarýný sýrasýyla: Allah denen hayali varlýða tapmakta, yaþadýklarý topraklarda özerk bir devlet kurmakta ve Atatürk’ün hayatýný ezberlemekte bulan bu üç grubun girdikleri çýkar çatýþmasýnda taraf olmadýðým için kýzýn elindeki kitaplara bakýyormuþ gibi yapýp, giydiði çiçek desenli, krem rengi bluzün ne denli gereksiz olduðu konusuna odaklanmýþtým.

Well hasýlý sýra gönlümden bir þeyler koparmam gereken safhaya gelmiþti. O an kýzýn gözlerine bakýp gönlümden geçenleri söylesem mi diye düþündüm, itiraf etmeliyim...

-“Býrak bu saçmalýklarý! Hayatýný böylesine boþ mücadelelerle harcama. Zira hayat bir mücadele deðildir. Ne ki sen mücadele etmeyi býrakana dek! Ýzin ver sana hayatýn ve varoluþun ne denli büyüleyici olduðunu göstereyim. Üstelik sadece “gerçekleri” kullanarak! Kiss me Kate!”

   Ama hava o gün çok sýcaktý. Bütün gün bu sýcakta dolaþýp, millete doðru/yanlýþ bildiklerini anlatan bu gençlere acýdým. Özellikle de kýza... Böylece elimi cebime attým. Üç YTL çýktý þanssýzlýðýma. Ben de geri koymaya utanýp hepsini erkek olana verdim. Zira bu iþlerde parayý erkeðe verirsin. Deðil mi?

   Teþekkür ettiler. Ve erkek olan arkasýný dönüp giderken kýz tekrardan dönüp gülümsedi ve 2. kez teþekkür etti. Bu bir Amerikan sit-com’u olsaydý “I knew it!” derdim ve kahkaha efekti duyulurdu.
Kahkaha efekti duymak istiyor olmalýymýþým arkalarýndan “Umarým mücadelenizde baþarýlý olursunuz. O kadar para verdik. Yanmasýn...” diye seslendim. O sýrada apartmanýn ýþýðý söndü ve esprim karanlýkta kayboldu.

   Kemerim ve ben yine baþ baþa kalmýþtýk. “Anlaþýlan bu gece de seni hediye paketi edasýyla çözemeyeceðim.” dedim. Dediðimle de kaldým.


    Not: Bu hikaye yaz-kýþ demeden; gerek seçim, gerek siyasi propaganda, gerek kapýdan satýþ ve elbette ki direktman dilencilik için paspaslarýmýzý aþýndýran, kapý zillerimizi eskiten, bozukluklarýmýzý gasp eden, çiçek desenli-krem rengi bluz giyen kýzlara ithaf edilmiþtir. Seviyorum ulan!
                                                                 

The ENDÝ-POLL

 


  08.04.2007 23:46:41 Hoverkraft'ýn Rotasý 

                                                                                                                                           
TANRILARIN BAL ARILARI

  Birkaç gündür gündemimizi meþgul eden toplu arý ölümlerinden bahsedeceðim. Bildiðiniz gibi normal þartlarda, adýnda "BAL" olan ve toplu halde ölü bulunan canlýlar denince aklýmýza "BALÝNALAR" gelir. Fakat artýk þartlar normal deðil ve bu nedenle "bal arýlarý" denen canlýlarý da listeye eklememiz gerekiyor.
  Herþeyin sorumlusu ve bütün kötülüklerin anasý olan Küresel ýsýnma Ve Ýklim Deðiþikliði burada da karþýmýza çýkýyor. Çünkü ölümlerin ardýnda mevsimsel düzenlilikteki sapmalar var. Ýsterseniz öncelikle olmasý gerekenden yani "normal" durumdan bahsedelim. Arýlar polen taþýyarak bitkilerin tozlaþmasýný saðlayan en önemli türdür. Elbette kelebekler de buna katkýda bulunur. Ama ömürleri kýsa ve aþýrý narin olduklarý için arýlar kadar verimli deðillerdir. Bu nedenle genelde kolleksiyon amaçlý kullanýlýrlar.

 Söz konusu böcekler genelde 1 yýl yaþar. Bunun tek istisnasý Kraliçe Arý'dýr. Her kolonide bir tane bulunur. Eðer o seneki yavrular içinden baþka diþi arýlar çýkmýþsa koloniden kovulurlar. Kovulan Prenses arýlar, kraliçe olabilmek için 10 kadar erkek arýyla çiftleþir ve uygun bir yer bulup kendi krallýðýný daha doðrusu kraliçeliðini ilan eder. Ýnsanlarda durum farklýdýr. Evden ayrýlan gençkýzlar 10 veya daha fazla erkekle çiftleþip topluma MAL olurlar. Zira bizde monarþi yok, demokrasi var!

 Yeni doðanlar (Yavrular) ve dolayýsýyla bunlarýn içindeki ihtiyaç olmayan yeni diþi arýlar, bahar aylarýnda kozadan çýkarlar. Akabinde koloniden uzaklaþtýrýlýnca, bahar mevsiminin uygun þartlarýnda (sýcak hava, bol gýda) türün devamýný saðlarlar. Eðer iklimdeki deðiþim ve kýþ mevsiminin kýsa sürmesi nedeniyle bu iþleyiþ sekteye uðrarsa, türün devamlýlýðý tehlikeye girebilir. Çünkü baharýn uzun sürmesi nedeniyle yeni koloniler bile ayný yýl içinde yavru verebilmektedir. Dolayýsýyla o yuvalarda da gereksiz diþiler doðmaktadýr. Bir süre sonra etraf çiftleþecek 10 erkek arý arayan, evden kaçmýþ ve kraliçe olma meraklýsý yeni yetmelerle dolmaktadýr.

   Yeterli miktarda erkek olmadýðý için (yine insanlarýn aksine) iþçi arýlarý ayartan kraliçe adaylarý yüzünden hayati öneme sahip BAL üretimi azalmaktadýr. Uygun hava nedeniyle doðan yavrular aç kalmakta ve toplu ölümler bu þekilde gerçekleþmektedir.

 Toparlarsak: Kýþ ayýnda baharý yaþamamýz nedeniyle gereðinden fazla yeni koloni ve kraliçe adayý ortaya çýkmýþtýr. Bu duruma, erkek nüfusunun yetersizliði eklenince normalde iþinde gücünde olmasý gereken iþçi arýlar ve hatta asker arýlarda çiftleþme ritüeline(1) katýlýp, görevlerini ihmal etmekte ve zina olarak tabir edeceðimiz iþlere bulaþmaktadýrlar. Elbette ki zinanýn bu denli artmasý beraberinde Tanrýsal Gazabý yani toplu ölümleri getirmektedir.



Çözüm: Cem Karaca'nýn "Ýþçisin Sen Ýþçi Kal"  gibi güzide sözleri olan þarkýsý çayýr, bað, bahçe, tarla, orman gibi bitikilerin yetiþtiði her yerde çalýnabilir.
            Çiçeklerin üstüne mikro boyutta, anlamsýz (anlamlý olanla ayný derecede zevk verse de) seksi kötüleyici afiþler konabilir.
            Erkek arýlarýn 10'arlý gruplar halinde dolaþmasý yasaklanabilir.
            Kraliçe arý olmak için gereken þartlar aðýrlaþtýrýlabilinir. Yeni koloni kurulacak yerler için ÇED raporu istenebilir.

  02.04.2007 00:37:35 Hoverkraft'ýn Rotasý 

DÝNOZORLAR VE DÝN


   Öncelikle yazýnýn baþlýðýnýn neden “Din ve Dinozorlar” olmadýðýný açýklayayým. Çünkü kronolojik. Bu kýsa açýklamadan sonra hala anlamayanlar için devam edelim...

   %99’u Müslüman olan ve her bir Müslüman’ýn %65’inin sudan oluþtuðu bir toplumda yaþýyor ve inançsýzlýðým nedeniyle sudan çýkmýþ balýða benziyorum. Gerçii bunun burcumla da ilgisi olabilir. Yani balýða benzememin...

  Ýslam Alemi dediðimizde aslýnda büyük miktarda sudan bahsettiðimiz gerçeði üzerinde düþünüyordum. Kim diyebilir “Sululuðun alemi yok!” diye. Özellikle de alemlere rahmet  (yaðmur?) olarak gönderilen bir dinden bahsediyorken...
   Rahmetli babam Hz. Muhammet’in 7 yaþýndaki bir kýz çocuðuyla evlendiðinden ilk kez bahsettiðinde, zihnime dolan sorular nedeniyle varoluþsal bir boðulma yaþadýðýmý söyleyebilirim.
 
   Nasýl mý kurtuldum? Aslýnda yüzmek gibi... Suyla mücadele etmeyi býraktýðýn anda yüzmeye baþlamýþsýn demektir. Dolayýsýyla bu sorularla mücadele etmeyi býrakýnca gerçek su yüzüne çýktý: Gerçek; özelde Ýslam’ýn ve genel olarak “din” olgusunun, biz insanlarca kurgulandýðý ve din konusunda sorulan bazý sorularýn aslýnda soru deðil, dinin ne olduðunu ortaya koyan (soru þeklinde) cevaplar olduðuydu.

   Þimdi sizlerle bu sorulardan birkaçýný paylaþmak istiyorum.

Tanrýsal baðlamda, herþeyi yapabilmek nedir? Herþeyi yapabilmek herhangi bir þey yapmayý anlamsýz kýlmaz mý? Özellikle de bizim içinde bulunduðumuz evren gibi bir þeyi?

Evren yaklaþýk 10-15 milyar yaþýnda... Diyelim ki 12 milyar olsun. Bunu bir saat gibi düþünürsek ve 1 den 12 ye dek her milyar yýlý yerine yerleþtirirsek, bu evrensel saat içinde insanlarýn varolduðu süre öyle kýsa ve komik ki elmayý yemelerinden çok yemek için bu kadar beklemelerine kýzmýþ olabilir mi?

Eðer tüm evren biz insanlarýn “acaba zina yapacaklar mý?” diye test edilmesi için yaratýldýysa o zaman dinazorlarýn anlamý neydi? Yoksa zaman geçirmek için mi (bir üstteki soru baðlamýnda) yaratýldýlar? Ayný soruyu Evren’in inanýlmaz büyüklüðü baðlamýnda (ve tabii bizim küçüklüðümüz) sorabiliriz.

Tüm hayvanlar ayný anda “OL!” komutuyla yaratýldýysa neden topraðýn alt katmanlarýnda bazý hayvanlarýn fosillerine rastlamýyoruz. Ve yine evrim diye birþey yoksa ve canlýlar basitten karmaþýða evrilmediyse neden topraðýn alt katmanlarýna gidildikçe bulunan fosiller git gide ilkelleþiyor ve belli bir sýnýrdan sonra fosil bulunmuyor? Hepsi ayný anda yaratýldýysa neden doðada bizim beslediðimiz ineklerden yok?

Bizler cennetten kovulduysak ve kovulduðumuzda da þimdiki gibi geliþmiþsek (mesela konuþup yazýyorsak) nasýl oldu da yazýnýn keþfi diyince Sümer Çivi yazýsýndan basetmek durumunda kalýyoruz?

Maymunlarla ayný atadan gelmediysek neden kuyruk sokumumuz var? Kuran’da dediði gibi mükemmel yaratýldýksak neden apandisitimiz ve hiç gerek olmayan azý (21 yaþ) diþlerimiz var? Neden bebekler, sadece anneleri aðaçta yaþadýðý ve daldan dala atladýðý  bir durumda iþe yarayacak bir “tutunma refleksi” ile doðuyorlar?

Adem ve Havva’dan geldiksek ensest neden günah? Ne yani Adem ve Havva’nýn çocuklarý (yani kardeþler) birbiriyle sex yaparak insanlýðý çoðaltmadýlar mý?

Neden 3 büyük din tam da çýkar çatýþmasý içindeki 3 topluluða ard arda geldi? Yani bu dinlerinYahudiler, Romalýlar (hýristiyan) ve Müslümanlar’a gönderildiðine inanmak mý, yoksa bu üç farklý topluluðun, birliklerini saðlamak, diðer bir ifadeyle çýkar çatýþmasý yaþadýklarý diðer topluluklarý “ötekileþtirmek”  için kendi toplumsal çýkarlarý adýna, kendi özel dinlerini yarattýklarýný çýkarsamak mý daha akýlcý?

Mucizelerin artýk olmayýþý ile bilimsel düþüncenin geliþmesinin bu denli ard arda yaþanmasý birþeyleri ispatlamýyor mu? Dünya’da bu kadar çok sayýda din oluþunun, dinin ne olduðunu ispatlamasýna benzer bir þekilde... Nasýl ki “DOÐRU (Hak?) DÝL diye biþey yoksa ve dil ait olduðu toplumun kültürel ürünüyse, bir DOÐRU (HAK) DÝN’in gerçek varlýðýndan söz etmek abes deðil mi?

Kuran’ýn ilk ayetlerinden birinde (hangisi hatýrlamýyor ve umursamýyorum) “Biz ki onlarýn gözlerini baðladýk..” þeklinde bir ifade var. Eminim bu tür ifadeler diðer birçok ayette de tekrarlanmýþtýr. Eðer günahkarlarýn gözleri gerçekleri (inanç baðlamýndaki gerçekleri)  görmemeleri için baðlanmýþsa (tanrý tarafýndan) onlarý nasýl suçlayabilirsiniz ki? Nasýl cezalandýrabilirsiniz ki? Etken ve edilgen, baðýmlý ve baðýmsýz deðiþken diye bir þey var. Kutsal metin böylesine temel mantýk hatalarýyla doluyken hala “kutsal” kalabilir mi?

Biz insanlar için birþeyi deðerli (ve hatta anlamlý) kýlan nadir olmasý ve zor elde edilmesidir. O halde Cennet nasýl “Cennet” olabilir? Sonsuza kadar orada kalacaksak tüm o nimetlerden sýkýlmamýz ne kadar sürer ki? 100 yýl mý? Kolay elde edilmeleri, verdikleri hazzý azaltacaktýr. Ýnsanlar depresyona girecektir. Cennet fikri (en az cehennem kadar) mantýksýzdýr. Ýnsan (diðer canlýlar gibi) belli bir süre yaþayacak þekilde evrimleþmiþtir, sonsuz yaþamý kaldýramaz.

Cennette günah olacak mý? Birine zarar verirsek ne olacak?  Bir insanýn sonsuza dek yakýlmasý manyakça deðil mi? Bu dünyada sex günahsa niye orada da deðil? Penis ayný penis deðil mi?

Ýncil Ýsa’ya gönderilen bir kitap deðil. Ýsa’nýn ölümünden sonra Havarilerce yazýlmýþ ve dolayýsýyle birçok versiyonu (sayýyla “n”) olan bir kitap. En iyi ifadeyle eski bir tarih/hikaye kitabý. Bu bilinen ve kabul edilen bir gerçekken Ýslamiyet’de Ýsa neden kitap gönderilen peygamber olarak geçiyor? Bu açýk bir yanlýþ deðil mi?

Ýnançlý Müslümanlar’a “Ýngiltere’de doðsaydýn doðru din sence ne olurdu?” diye sorsak ne cevap verirler? Samimi bir cevap verebilirler mi?

Afrika’da yaþayan ve yüzüne konan sineði kovacak kadar bile gücü olmayan insanlardan da günde 5 vakit kýçlarýný havaya dikmeleri bekleniyor mu? Ya da içmek için su bulamazlarken gusül abdesti almalarý? Bi de o insanlar ne yaptýlar ki onlarca, hatta yüzlerce nesildir ayný acýlarla inançlarý test ediliyor? Bu tür aþýrý durumlar için Ýslamiyet’in (ve diðer dinlerin) bir açýklama getirememesinin nedeni ne? Yoksa ortalama insanlar için dizayn edilmiþ olmalarý mý?

Eðer sadece tek doðru din varsa, diðerlerine inananlarýn huzur bulamamasý gerekmez mi? O halde neden buluyorlar? Yoksa zaten tüm dinler bu tür bir yapay huzur vermek için kurgulanmýþ, kültür ürünleri mi?

Kutuplardan, çöllere, yaðmur ormanlarýna dek dünyanýn her yerine daðýlmýþ insanlardan tek tip giyinmelerini istemek saçma deðil mi? Bunu isteyen bir din nasýl “akýl dini” veya “evrensel din” olabilir?

Eðer Ýslamiyet kýyameye kadar bozulmayacaktýysa onca mehzebi neremize sokacaðýz? Bir tasavvuf düþüncesiyle, sýradan Ýslam arasýndaki inanýlmaz farka ne diyorsunuz, “Deðiþmedi iþte!” diyenler? Ya da piyasada yüzlerce deðiþik meali olan, orjinalinin yazýldýðý Arapça’nýn bile bugünkü Arapça’dan oldukça farklý olduðu bir kitap, deðiþmemiþ midir?


Bu ve bunlar gibi onlarcasý daha... Sorulan ama cevaba ihtiyaç duyulmayan...


Yazýnýn baþýna dönersek; Baþlýðýn neden “Din ve Dinozorlar” olmadýðýný tekrar açýklayayým. Çünkü kronolojik. Bunca açýklamadan sonra hala anlamayanlar için artýk yapacak bir þey yok. Bitirelim...


                                                          The End


  03.01.2007 00:35:53 Hoverkraft'ýn Rotasý 

                                                         Mostly Empty


Neden "Uzay Boþluðu" diyoruz? Boþu boþuna mý? Hayýr! Öyle isimlendirilmesinin nedeni bunu hakketmesi... Evrendeki madde (ing. Matter) denen "þey" oldukça seyrelmiþtir. Kýsaca evrenimiz "Matter Fakir" dir.

 Makro ölçekte sýkça verilen bir örneði hatýrlayalým. Bizi kavuran Güneþ yok olsa bunu 8 dakika gecikmeli (üstelik canlý yayýn olsa bile) görebiliriz. Ýþte bu gerçek; uzaklýklarýn (nispeten birbirine yakýn madde kümeleri arasýndaki; yýldýz-gezegen, galaksi kümeleri gibi) ne denli muazzam, dolayýsýyla maddenin ne denli seyrek olduðunu bize gösterir. (Muhtemelen gecikmeli olarak)

 Bir arada olan madde, yani mikro ölçekte de durum bundan farklý deðildir. Örneðin bir atomu, futbol sahasý kadar büyütelim. Onun büyük bölümünü oluþturan çekirdek bu sahanýn ortasýndaki bir avuç bezelyeye denk gelirdi. Onun etrafýnde dönen elektronlar ise öyle küçüktür ki onlara her baktýðýmýzda nazar deðdiririz.
 Aslýnda küçük deðillerdir. "Küçük" kelimesi onlarý tanýmlamak için yetersizdir. Bildiðimiz anlamda "var" olduklarý bile söylenemez. En aðýr atomun aðýrlýðýnýn 0,000 000 000 000 000 000 004 gram olduðunu söylersek, durum daha iyi anlaþýlýr. Bunlarýn dýþýnda dýþýnda kalan yer (atom çekirdeði ve elektron arasýndaki) boþtur. Kýsacasý maç, boþ trübünlere oynanmaktadýr.

 Bu bilgiye; evrenin geniþlediði yani daha da seyreldiði bilgisini eklediðimizde varoluþun oldukça "inceltilmiþ" olduðu sonucuna varýrýz.

Evren birgün inceldiði yerden kopar mý, bizler bir tür kozmik tiner (inceltici) baðýmlýsý mýyýz bilmiyorum. Çünkü "ben" dediðim þey, böylesine sulandýrýlmýþken (vücudumuzun % 65'i) bu tür konulara konsantre olamýyorum.

 

 



KAPAK YAZISI: Ýþ bu kapak, Ömer Kýrat tarafýndan hazýrlanmýþ olup tüm haklarý helal edilmiþtir. Ýþ bu Ömer, ailesi ve yakýn çevresince "Ýþ bul Ömer!" teranelerinden bir an olsun kurtulmak için birþeyler yazmak adýna sitenize gelmiþtir. Ýþ bu yazý, ünlü Japon Edebiyatçý Kazumi Ýþbu'nun þu sözüyle bitecektir: "Edebiyat su gibidir; girdiði zihnin þeklini alýr ve beyni efervesan olanlara iyi gelmez!"

 


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Kýrat, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.

 

Bu dosyanýn son güncelleme tarihi: 19.03.2024 16:05:11