Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes |
|
||||||||||
|
Ey yolcu şu topraklar için can veren erler Hakkın bu veli kulları taş türbeye girmez Ufrana bürünmüş yalınız bizlerden Fatiha bekler” Bu satırlarının sahibi 'Alyanak' lakabıyla Devrek'te ünlenmiş büyük amcam Hüseyin Başocakcı, 1.7.1900 tarihinde Devrek'te doğdu. Babasının adı Hacı Eyüp oğlu şehit Ahmet, annesinin ise Fadime'dir. Kardeşlerinin ismi ise, dedem Hasan Karauğuz, büyük amcam Reşat Karauğuz, büyük halam Emine Oktay ve büyük halam Sacide Akman'dır. İstiklâl Savaşı gazisi olan Hüseyin Başocakcı, Karadeniz Ereğli'de Fransız işgaline karşı düşmanla savaşmış, Bolu, Düzce, Hendek, Gerede ile Sakarya, Eskişehir, Afyon, Dumlupınar ve Uşak harplerine katılmıştır. Öğretmen Fatma Raziye Hanım ile evlenmiş, şimdi vefat etmiş Edip Atalay ve şimdi sağ olan Hüsniye Perihan isimlerinde iki çocuğu olmuştur. İstiklal Savaşı'ndan sonra Zonguldak'ta bir süre ticaretle uğraşmıştır. Sonra, memleketi Devrek'e dönmüştür. Devrek'in Karşıyaka Mahallesi'nde Bent Başı'nda yaptığı mütevazı evinde hastalanmış, Zonguldak Devlet Hastanesi'ne kaldırılmış ve burada 7. 6. 1966 yılında hakkın rahmetine kavuşmuştur. Yeğeni, amcam Eyüp Karauğuz/Oğuz tarafından naşı Devrek'e getirilerek daha önce hazırladığı ve bastırttığı, “Sayın Din Kardeşim! Ezelden nişanlı bulunduğumuz Hakü Bedeninin vuslat düğün merasimi icra edileceğinden gaflette bulunmayıp rahmet ve hayır dualı hediyenizle teşrifinizi saygılarımla beklerim.” davetiyle, dostlarının eşliğinde Devrek şehir mezarlığına defnedilmiştir. Ancak bugün mezarının yeri kaybolmuştur. Onun İstiklal madalyası, kardeşi dedem Hasan Karauğuz'a intikal etmiştir. Ancak Devrek'teki 1998 yılı sel baskınında, evimiz selden etkilendi ve birinci kat tamamen sel sularına gömüldü ve madalya da maalesef bu sel sularında kayboldu. Bugün, İstiklâl Savaşı'nda Devreklinin bölgede başlattığı ve milli mücadelede oynadığı rolü sadece Hüseyin Başocakcı, 1964 yılında kaleme aldığı ve Zonguldak'ta yayımladığı, on bir sayfalık “İstiklâl Savaşı ve 30 Ağustos Zaferi Nasıl Kazanıldı” adlı küçük kitapçıkta anlatmıştır. İstiklâl mücadelemizin Devrek'teki manevi lideri ise, Birinci Meclis mebusu, Devrek müftüsü Abdullah Sabri Efendi olmuştur. Bu kitapçığa göre, ikinci adam Hüseyin Başocakcı'dan başka, Devrek çevresinin düşman işgalinden kurtulması için, milli mücadelede rol oynayan mücahitler ise şunlardı: Muharrem Saraçoğlu (milis kuvvet komutanı), Arap Kâzım, Sağır Recep, Pat Ahmet'in Niyazi, Ağalarda Tosun'un Muharrem, Delik Şakir'in Hasan, Gazi Mustafa, Tirempetin Polis Osman, Kasap Mustafa, Darendeli'nin Mehmet, Hacı Hafız Siyami'nin Ahmet, Yarım Çavuş'un İsmail. Devrek milis komutanı Muharrem Bey, Kastamonu havalisi komutanı Osman Bey'den, “Sevgili güzel Ereğli'mize Fransızlar mındar çizmeleri ile ayak basmış vatan ve millet sizin gibi yetiştirdiği evlâtlarından hizmet bekliyor. Acele koşunuz ve derhal tart ediniz” emirli, bir telgraf alır. Bundan sonra Hüseyin Başocakcı gelişen olayları şöyle yazar: “Devrek'te teşekkül eden milis kuvvetleri kumandanı Muharrem Saraçoğlu öz Devrekli otuz iki kişilik bir kuvvetle hemen Ereğli'ye geliyor, orada Kule, Kart Tarlası tepelerinden Kestaneci Köyü'ne kadar olan hatta mücahitlerini yerleştirmiştir. İpsiz Recep milisleri de Göztepesi'nden Gülüç ırmağına kadar olan mesafeye kadar yerleştirilmiştir. Ereğlililer ise Bozhane ve şehir içlerine yerleştirilip yangın ve soygunculuk olmaması için tertibat alınmıştır. Şimdi ilerlemeye başlayan Fransızlar evvela Devrekli milis kumandanı Muharrem Bey, sağında Hüseyin Başocakcı, solunda Arap Kazım olduğu halde kuleden ilk ateşte Fransız yüzbaşıyı atı üzerinden düşürmeye muvaffak olduk. Bunun üzerine Fransızlar yüz geri çevrilerek kaçmaya başladılar, Allah Allah sedalarıyla ateşlerimiz devam etmekle, onlar da kendi askerleri üzerine makineli tüfeklerle ateş ederek Fransız askerlerini tekrar bizim üzerimize yürütmeye çalıştılar. Hastane üzerinden meşeliğe askerlerini sokmaya çalışıyorlardı. Meşeliğe tekrar sıçrama hareketi yaparak Fransız askerlerine yaylım ateş yapıp bu bölükten otuz altı nefer maktul düşürülmüştür. Fransız yüzbaşısını merasimle Zonguldak'ta Fransız kabristanına gömmüşlerdir. Müsademe fazlasıyla kızışmış olduğundan denizden de altı kambotla top ateşini üzerimize yağdırdılar. Arka cephemizdeki tarlalarda ekinler sararmış olduğundan cayır cayır yanmaya başladı. Dört buçuk saat müdafaadan sonra her tarafımız ateşler içinde kaldığından karşıki tepelere muntazam şekilde çekilmeye başladık. O geceyi o sırtlarda geçirip şafak sökerken Mahmutlar ve Soğancık köylerinde kuvvetlerimizi istirahat ve gelecek yardım nevakısımızı ikmale çalıştık. İki taraf da kuvvetler toplamaya başladılar ve bize kuvvet yardımı için Kastamonu ve civar kasabalardan yardım gelmekteyken nihayet tayyare ile tarassutta bulunan Fransızlar fazla kuvvet geleceğini gördükleri için yirmi bir gün sonra güzel Ereğli'mizden Fransızlar donanmasıyla birlikte çıkıp gitmişlerdir. Zonguldak'ta ise Ermeni ve Rumlar komite teşkil ederek komite binalarına bayraklar asmışlardır. Fakat milis kuvvetleri komite binalarına girerek bayraklarını parçalamış ve sokaklara atmıştır.” * * * * * Şüphesiz o yıllar çok zor yıllardı… Bu dönemi ve Devreklinin İstiklâl Savaşı'nda bölgede oynadığı rolü anlatan tek kişi, Devrek milis kuvvetleri içinde ikinci adam Hüseyin Başocakcı olmuştur. Devrek'imiz, Birinci Dünya Savaşı'nda ve Balkan Savaşları'nda da ülkesini kahramanca savunmuş, şehitlik makamına ulaşmış, Türkiye'mizin diğer yörelerindekiler gibi yüce bir halktır. Devrek Vefâyâta Mahsus Vukuat Defterlerinin taranması ile Ö. Faruk Evirgen tarafından, 2008 yılında, “Balkan Savaşları'ndan Milli Mücadeleye Vatan Savunmasında Şehit Olan Devrekliler (Devrek Vefâyâta Mahsus Vukuat Defterlerine Göre)” adlı yüksek lisans tezine göre, Devrek'te 940 şehit tespit edilmiştir. Bu teze göre; 748 Devrekli, Birinci Dünya Savaşı'nda en fazla Çanakkale (Kumkale, Arıburnu, Anafartalar, Seddülbahir, Sığındere, Hastaneler), Irak, Kafkas ve Galiçya'da şehit olurken, 150 Devrekli de İstiklal Savaşı'nda (Birinci ve İkinci İnönü, Dumlupınar, Kütahya, Eskişehir, Sakarya Savaşları, Büyük Taarruz) en fazla Sakarya cephesinde şehit olmuştur. Bu şehitlerimizin ortalama yaşları 26 ila 30 arasında değişmekte olup yarısından fazlası bekârdır. Devrek'in her köyü şehit vermesine karşın, en fazla Devrekli şehitlerimiz ise Bılık, Çukur, Karabaşlı, Sabunlar, Şeyhler, Yazıcıoğlu ve Yılanlıca'dandır. Yine Devrekliler, Balkan Savaşları sırasında Babaeski, Çatalca, Edirne, Kırkkilise, Lüleburgaz, Çalıköy, Karadağ'da şehit olunmuşken, en fazla şehit Çonkara'da olup, şehitlerin yaşları 31 ila 35 yaş arasında değişmektedir. Milletimiz ve Devrekliler sizlere çok şeyler borçludur! Huzurunuzda saygıyla eğiliyorum! “Allah yolunda öldürülenlere, 'ölüler' demeyin; hayır, onlar diridirler, ama siz farkında olmazsınız.” * * * * * Bugün Devrek'te mezarının yeri kayıp Hüseyin Başocakcı ile Birinci Cihan ve Balkan Harpleri ve İstiklal Savaşı şehitlerimiz yanında, tüm Devrekli şehitlerimiz için, Devrek'te bir anıt yapılması ne kadar yerinde ve doğru bir iş olur. Kalın sağlıcakla…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Güngör Karauğuz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |