Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Efendim şimdi anlı şanlı,salçalı kalçalı,on parmağında on marifet,temizlikçi,bulaşıkçı,aşçı,psikolog,şoför,çocuk bakıcısı,kadın,anne,sevgili,arkadaş,iş kadını,muhasebeci ve bitmek bilmeyen tüm maharetleri aynı anda barındıran Türk kadınıyla Kore'li (Japon,Kore,Çin.. herneyse artık ..hepsi çekik gozluyse hepsi aynıdır) kadınının arasındaki farktan bahsetmek ve Türk kadınını sonsuza kadar övmek isterdim .Ama bu video çok feci kapak oldu.. Bizler 'görgüsüz yerden hamur alacağına,görgülü yerden çamur al' deyişleriyle büyümüş neslin evlatları olup aynı zamanda modern çağın çalışan kadını olmak arasında seçime zorlanan; genelde hala var olmaması gerekip bir şekilde var olan erkek egemenliğinin bitmek bilmeyen istekleri üzerine ikisinin sorumluluğunu üzerine almaya çalışan ve canımız çıksa da bunu bir şekilde başaran kadınlar olarak yine de yaranamamaya maruz kalıyoruz ya hani..Hani nerde hata yaptığımızı bilemeyip sağa sola çatıp erkekleri yerden yere vuruyoruz. İşte tam o noktada idrak yollarımızı açan bir video çıkıyor ortaya. Kıskançlıkla hazmetmemek arası bir ruh haliyle,tavan yapan egoların tozu dumana katmış yıkıntısı altında elin Korelisine pis pis bakıyoruz. Evet biraz (?!?) takdir ediyoruz zekalarını,yataktan fırlayıp kalkabilmeyi ve o hızla durmadan koşuşturmayı ama yine de anlı şanlı Türk kadını olarak kendimize yediremiyoruz.Şimdi birincisi ehli keyif Osmanlı torunuyuz biz. Kahve gelince 'bunla ne giderdi abi şimdi?'deyip olmazsa olmaz sigaramızı tellendirirken şekillere giriyoruz.O dirsekler masaya konuyor hemen ,bilekler bükülüyor parmaklar ince uzun en nadide eseri tutarken gururlanıyor falan filan.. Ya da rakı balık.. Çalımlar ,edalar,bardak tutuş şekli,mezesi,muhabbeti ,şarkısı ,türküsü yüreğimizi coşturuyor.Erkek oluyoruz hemen ,efe oluyoruz..Hele bir de İzmirli kadınsak çıkıyoruz Kordon boyuna, hiçbir topuk bizimki kadar davetkar çalamıyor falan filan.. (inkar eden babayiğit yorum yazsın vereyim cevabını ) Aynı haliyet-i ruhiyye (ehl-i keyifçiliğin süper ego boyutu ) ile yukarıdaki nesili doğuran kutsal Türk kadını kırklama usulü temizlikler yapıyor,ütülerde kırışıklık bırakmıyor,yemeklerini en zor yöntemlerle pişiriyor taşırıyor.Yetinememezlik yine kıskançlıkla birleşiyor konu komşunun temizliğini,yemeğini yani kadınlığını ?!? eleştiriyor. 'kötü komşu ev temizletir' sözünün lügatımıza girmesine sebep oluyor. Bununla da yetinmiyor Türk kadını ; altın,dolar,para günlerini kovalıyor. E ikramlar da mükemmel olmak zorunda. Yine zor yöntemler , yine çeşit çeşit ikramlar. Sonunda alınan kilolar ve Ehl-i keyif in cılkını çıkarıp toprak ana figürü Türk kadınına dönüşüm (bkn.sadece 3G li kadın olmak.normali 4G dir nyse karıştırmayalım ) kaçınılmaz olduğunda Türk erkeği isyan bayrağını çekiyor. 'E be adam hem herşey süper olsun istiyorsun hem de isyan ediyorsun 'deyip kafa ütülemeye başlıyoruz sonrası zaten toz duman,kavga gürültü,ağlama krizleri vs.. Sonra adam kalkıyor 'Koreli eşim olsun dünya kadar borcum olsun' diyor sinirlerimizi zıplatıyor.İşte burda biz çekemiyoruz Koreli kadını.. Ne gerek var şimdi okadar çevik olmaya,sabahın köründe tabakhaneye yetiştirilmesi gereken birşey mi var da okadar çabuk olmak zorundasın be çekik gözlü kadın.. Neden durduk yere bizi sosyolojik buhrana itip,erkeklerimizin aklını çeliyorsun? Ehli keyifçiliğimizin süper egoya yol açmasının saçmalığını hoi hoi haa? diye yüzümüze yüzümüze aikido hareketleri yaparak vuruyosun. Ama şunu asla unutma o çocukcağzı japon korku filmlerine yakışır şekilde kaldırdığında 'anneee yaaağğğ neeaapıyosun' deyip kendini yerden yere atmıyorsa bil ki o çocuk sayesinde 5 dk.da bukadar maharet sergiliyorsun. Yoksa o cırlamayı,çirkefliği,ağlamayı 5 dk değil 60 dk da susturamazsın :) Çünkü bizler , 'benim oğğğğğlum doktor olacak' poh pohuyla yetiştirilmiş neslin evlatlarıyız. Çünkü bizler, oğlu doktor değil; odun olduğunda onu hemen 'adam gibi adam' yapan kayınvalidelerin gelinleriyiz Çünkü bizler, o annelerin yetiştirdiği Ezel,Seymen Ağa,Boran Ağa gibi tiplere adam!?! demeyi halt sanan kadınlarız Çünkü bizler, o adamların bize biçtiği ev kadını ve iş kadını olabilen süper kadın olmaya boyun eğen kadınlarız..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Melike Karaca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |