..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > Ulaş Tuzak




22 Mart 2012
Saçma Zaman Şeyler  
Ulaş Tuzak
doğayı insanlaştıracağımıza insanı doğalaştırmayı denemeliyiz..


:AEEE:
şu tohumlarını saçma dürtüsü ne kadar da saçma değil mi? ya da bir bakış açısı benimkisi.. belki de saçma olan başka şeyler var, örneğin tersinden bakarsak
bu dürtüyü sınırlandıran kurallar saçma görünebilir. yaradılışta bir sorun yoksa (ki bence yok) yaşayışta bir sorun olduğu aşikar. şöyle bir etrafımıza
bakalım, yani insanlardan uzaklaşıp doğaya doğru.. hep doğayı kendine benzetmeye çalışır insanoğlu, neden kendini doğaya benzetmeye çalışmaz? hayvanları
konuşturur, sebze, meyvelere göz ve ağız çizerler, eşyaların ruhları olduğunu düşünenler bile var. her neyse, her bahar bulutlar kaçışıp ta güneş ışınları
yer yüzüne dik açıda ulaştığında ve sıcaklığın belirgin bir seviyede artışı hissedildiğinde bir kıpırdama başlar canlılarda. önce toprak başlar içindeki
güzellikleri ortaya çıkarmaya, sanki görünmez bir ressam eli çaktırmadan işliyormuşçasına fırçayı tualin üstüne. papatyalar halay çekmeye başlar adeta
nevruz kutlar gibi.. kuru dallar yapraklanır, çiçek açar ağaçlar kuş yavrularının cıvıltısında. lodos alır polenleri bir postacı edasıyla adrese teslim
eder gibi dağıtır tek tek çiçeklere.. kediler yakalambaç oynamaya başlar, köpekler umarsıca ulu orta koklaşır ve horozlar tavukları enseledikten sonra
kanatlarını gerinerek efe gibi dolaşmaya başlar ortalıkta..
peki doğa hiç bir hukuk bilmeksizin, asırlardır süregelen bu aksiyon filminin devamını çekmekte bu kadar basit çalışırken, neden insanlar çekeceği basit bir
kısafilmin senaryosunu yazmakta bile bu kadar zorlanırlar? nedir bu korku, tedirginlik, endişe, panik ve kararsızlık? içgüdülere yapılan bu eziyet niye?
saçma sapan kurallarla akan nehrin önüne set çekmek niye? herşeyi geçelim, kendimize yaptığımız bu haksızlık niye?
tamam herşeyi insanlaştırdık, yeri geldi tanrıyı bile.. ona kitap yazdırdık, kendi yarattığı tüm canlıları serbest bıraktık ta bir tek insanlara kurallar
koyduğunu söyledik. sürekli bir doğadan kendimizi soyutlayış ve kendimizi üstün görme egosuna kapıldık. ne de olsa yarı tanrıydık. dünyadaki diğer bütün
canlılardan akıllıydık ve onları irademizle kontrol ediyorduk öyle değil mi? ama gelgelelim konu kendimiz olunca bir sürü ideoloji ve felsefe ürettik. biz
insan olarak basit olamazdık, bunu kabul edemezdik ve hala edemiyoruz da. hep zor olanı seçtik, önce kendimizi zorlaştırdık sonra da hayatı. dünyayı
kendimize zindan etmeyi başardık sonunda..
geri dönüşü yok mu bunun? bu zindandan bir çıkış, bi kurtuluş yolu yok mu? bence var.. hem de o kadr basit ki herşey gözümüzün önünde. görmek istemiyoruz
sadece. bu kadar basit olduğuna inanmıyoruz. hani basit sorular karşısında afallarız ya sınavlarda, bu kadar da basit olamaz der düşünür dururuz acaba
aldatmaca bunun neresinde diye. yahu doğa şeytan değil ki insanı aldatsın. şeytanlık insanın kafasında var. o güzelim rengarenk çiçeklerde, o sallanan
yapraklarda, cıvıl cıvıl öten kuşlarda, martılarda, kedi köpek ve balıklarda olabilir mi şeytan sizce? yani olsa olsa insan doğayı aldatabilir ve işin
gerçeği de budur. o doğa döngüsünün en önemli zincirlerinden bir tanesi olan insan ırkının dengesini bile bozduğunun farkında olmayan biz çok zeki
insanlar, bir ideolojiye zincirleyip kendimizi körelmeye mahkum etmiş durumdayız. köleleşmişiz, kendimize efendiler yaratıp bizi süründürmelerine izin
vermişiz.
en başta tersinden bakarsak demiştim olaya yani doğayı insanlaştırmak yerine insanı doğalaştırırsak ne olur? kendi yarattığımız duvarları, zincirleri
kırıp içinde hapsolduğumuz zindanlardan kurutlmayı başarabilir miyiz? herşeyi denedik bi de bunu deneyelim ne çıkar.. şimdi bu bahar biz de güneşin
başımıza vuran ışıklarıyla aydınlansak, önce bi doğayı görsek olanları farketsek sonra bi kendimize baksak, sorgulasak, eleştirsek. ardından birbirimize
baksak, tüm yargıları unutup güzelliğimizi farketsek, gülümsesek ve el ele tutuşsak. dürtülerimizi esir etmesek te onları serbest bıraksak ve öpüşsek,
sevişsek tıpkı tüm doğanın yaptığı gibi.. doğal olmaktan korkmasak, bikez olsun 'insan gibi ol' demesek kendimize..

Ulaş Tuzak
22/3/12



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İzmir'de Tiyatroculara Destek Kampanyası
Hayat Arkadaşı
İkibinon
86 Yılda Ne Hale Geldik?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aşka Sabır Gerek [Şiir]
İzmir'in Sokakları [Şiir]
Bana Bi Şiirler Oluyor [Şiir]
İzmir"den Paris"e Yoktu Bi Tren... [Şiir]
Kendimi Bulamıyorum [Şiir]
Mış Gibi [Şiir]
Ruh&beden Ya da Şiş&kebap [Şiir]
Yüksek Yüksek Egolar... [Şiir]
İzin Ver [Şiir]
Buz Gibi [Şiir]


Ulaş Tuzak kimdir?

ilkokul yıllarında şiir yazarak başladığı yazın hayatına ortaokul ve lisede aşk şiirleri yazarak devam etti. üniversite yıllarında tiyatro ile tanıştıktan sonra daha edebi eserlerin etkisinde kalarak çeşitli deneme ve makaleler yayınladı. 1987-2004 bandırma, 2004-2011 izmir ve ekim 2011-halen istanbul'da yaşayan ulaş, oyunculuk ve yazarlığı sürdürmektedir.

Etkilendiği Yazarlar:
Ömer Hayyam, Neyzen Tevfik, Aziz Nesin, Can Yücel


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ulaş Tuzak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.