"Denemeler"de gördüğüm şeyi Montaigne'de değil, kendimde buluyorum. -Pascal |
|
||||||||||
|
Bu satırı adını bilmediğim bir şarkının intirosunda, yazıyorum. Yazmaya anlam yüklemeyecek kadar yorgunum. Sevgilim, Volkan Konak akıllı olsun akıllı… Giderken susan adamlardan, kadının susup gözünün içine bakabileninden, babamdan, polislerden, jandarmadan, serçe parmağımın sehpaya çarpmasından, hep korktum. Korktuklarım başıma geldi. Manav hacının tabelasını tekrar okudum her seferinde; “Allah’ın dediği olur” Kül tablasında (ya da kül tabağında) izmaritini yakan o kadar çok sigara unuttum ki. O izmaritlerden kapına iki şerit gidiş iki şerit geliş yol yapar başbakan. Bir gün otobüs bekliyorum. Sen yine yoksun. Sevgilim ben çok otobüs bekledim. Duraklarda hep hüzünlü, havalı bir şekle bürünürüm. Ama sen bunları bilmezsin. Çünkü beni otobüs beklerken hiç görmedin. Görsen aslında çok seversin. Beni otobüs beklerken hep yabancılar görür. Beni tanımayanlar tanıyanlardan daha çok sever. Sevilmekle alakalı içime yaralar serpiştirdiler. Tohumlar tuttu. Çiçek açtı. Sevilemiyorum. Elimde değil, edilgenim. Etkenliğim, üçüncü dubleden önce meze olmaz hiçbir masaya. Yer sofrasında yemek yemeden büyüyen bir kardeşim var. “Dalgalandım da duruldum.” Modern erkeğin vazgeçilmezi, durgun geldim durgun gidiyorum demek çok ayıp sevgilim. Karadeniz çok acayip bir yer. Çok az gittim. Ama çok param var. Seni benden uzak tutmak da ayıp, ikinci rekâtta ayağa kalkmak kadar ayıp. Ayıbından utan! Ayıplarımdan ilk seferinde hep utanırım, ama ikinci de aynı utancı yaşıyorum dersem ayıp olur. Ama bu ayıp olsa da utanmam. Sevgilim, Bu satırı adını bilmediğim bir şarkının sontorusunda yazıyorum. Onun için şimdi bildiğim bir şarkı dinlemek istiyorum. Ahmet Özhan-Kemancı diyor. Bu şarkı, şuan durakta otobüs bekleyenlere geliyor. Sevgilim sen bilmezsin benim kemancı Polat ağabeyim var. Muğla’da mahalleden ağabeyim var. Roman tabiî ki de. Ağlayan bir kemanı var. Kafamızın kıyak olduğu akşamlar Süleyman ağabey ile esir alırdık. Şimdi, Latif Doğan’ın arkasında çalıyormuş. Yaşlanıyoruz, sevgilim. Yaşlandıkça insanlar, yaşlanırlar. Yaşlandıkça yaşlanırlar, sonra da ölürler. Kadifeden kese nasıl olur bilmiyorum. Ama Ahmet Özhan’ın sesi kadife gibi. Kadife gibi sesim hiç olmadı. Şarkı söylememem gerektiği konusunda yakın ve uzak çevremden binlerce uyarı almama rağmen şarkı söylemeye devam etmemin hiçbir anlamı yok. Haftada iki kere sen de istiklal marşı’nı okuduysan beni anlıyor olmalısın sevgilim. Kestik istiklal marşı’nı dilime vurdu… Arabesk müziğe destek vermek adına bir şarkı sözü yazıyorum; yarım kafiye Hançer gözlerini kimlere saplıyorsun, Ben elimde sustalı tahtalara çeltik atıyorum. Sen ardına bile bakmadan kaçıyorsun Ben sensiz gecelerin ecdadını sorguluyorum. Bu sen olamazsın, olmamalısın Ben buyum işte bu kadarım. Bu sen olamazsın, olmamalısın Ben buyum işte bu kadarım. Bu sen olamazsın olmamalısın Ben buyum işte bu kadarım. (Burası nakarat anlamışsındır.) Al beni götür falakayı yatır, İçime saplanıyor her daim bir satır Sen gidersen olmaz bu işte hayır Bırak ellerimi yazayım sana iki satır Bu sen olamazsın, olmamalısın Ben buyum işte bu kadarım. Bu sen olamazsın, olmamalısın Ben buyum işte bu kadarım. Bu sen olamazsın, olmamalısın Ben buyum işte bu kadarım. Şarkının adını da koyuyorum, “bestelenmeyen şarkı” Sevgilim, Müsaade varsa artık konuya girebilir miyim? Ders: Tarih Konu: Hürrem’in memeleri. Şaka yaptım. Gülmediysen şaşırmış numarası yaparım. Espriyi anlamadığın için kendini salak gibi hissetmeni sağlarım. Yine de oralı olmazsan, seni kırıcılıkla suçlar. Zeytinyağı gibi üste çıkarım. Aptal esprilere gülmeyi öğrenmelisin. İnsan sevdiğinin saçmalıklarına gülemezse, o sevgiyi mahkemeye veririm. Karşı taraf iadeyi itibar davası açar, konu bir üst mahkemeye kadar gider. Ama bir şey çıkaramazlar. Dava düşer. Renkli gözlü insanların gözleri hastadır, hasta. Bozuktur. İnsan sevdiğine cevabını bildiği soruları sormaya korkmalı, yoksa korktukları başına gelir. Benim hep başıma gelir. Korktuklarım başıma gelir. Ama sevgilim başıma gelmez. Açılmamış bir paket cipsten daha güzelsin, ama cips yanımda. O zaman cips daha güzel. Bir cips kadar olamadın. En değerli mal varlığım; balina dişi tespihimi kaptırdık sonra bir daha hayattan tat alamadım. (tad yazmak o kadar çok istememe rağmen neden yazmadığımı bilmiyorum) Çok konuşan insanların sadece konuştuklarını, susanların ise sadece sustuklarını öğrendim. İnsanlar da kadınlar gibi ikiye ayrılır. Susanlar ve konuşanlar. Kadınlar ise kendi içinde ikiye Adriana Lima ve diğerleri olmak üzere ayrılır. Bu ikiye ayrılmalar devam ederse, amip bile olabilirler. Kadınlar amip midir sevgilim? Kadınlar amipse, terliksi hayvanın olabilir miyim? Amipler ile terliksi hayvanlar ayrılmazlar. Çünkü biyoloji böyle bir şeydir. Tahtaya kafayı börtü böcüye takmış bir kadın gelir. Ve acayip şeylerden bahseder. Şimdilerde öğreniyorsa, ilaç mümessili de olabilir. Kimya ile biyoloji çok popüler sevgilim. Burnum aşağı yönde hareketine devam ediyor sevgilim. Yer çekiyor diyorum. Babam Lazsın gen çekiyor diyor. İyi geceler sevgilim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cem Mahlas, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |