Yedi iklim dört köşeyi dolandım / Meğer dünya her tarafta bir imiş. -Dadaloğlu |
|
||||||||||
|
Seslerini ayırabildiğim , diğer seslere benzemeyenler . Dört işlemde detone olan bir sükût. Yoksa suikast mi? Doğrult o zaman namluyu çarpım tablosunda rakamlara gerilen hislere. O hisler ki imzası kendisi... Kısaltılmış bir denklem panayırı. Eli yüzü şaraba boyanmış palyaçolar. İplerin üzerinde küfürlerle düşürülen uçurtmalar. Ve bir mim gösterisinde sessizliği kopartılan aynalar. Hayatı , heyecanı ağzında , eti ile kemiği ile yaşayanların sesi. Seslerin efendileri bu depresyonum şerefinize... Alın bu kimlik bölünmesi sizin onurunuza. Dayayın steteskoplarınızı şiirlerime... Dinlerken ne de heyecan verici değil mi? Doktorlar , psikiyatri klinikleri ve terapileri önermekte, Asal seslerin ,asil sahiplerine . Oysa ki hassas hipotezleri bilimsel masallarda tez konusu edilmekte. Ve deneyler yapılmakta psikanalitik çöplüklerde. Deli gömlekleri , İçki şişesi , Enjektör , Ucuz rujlar .. Hepsi ama hepsi Öklid denli hassastır. Oysa kaç gömlek Diogenes eskittim ben bilir misin? Bilinçaltıma inme başka ihsan istemez!!! Ey tehlikeli bir dinin ve kader mahkumu bir tanrının kulu insanlar, Ey dinsiz bir tanrının kader paranoyasına sırt dönen ulu insanlar, bu sözüm sizedir; beş vakit akinatonla onurlandırın sanrılarınızı... Birer marangoz ustalığıyla işlemeleri değil , beni kışkırtan . ahlaksız , günah dolu .. hadsizler .. buna rağmen kanserli ruhları hala kendilerini utandıracak bir hayal , bir düş bulabiliyorlar ya ,bu , hayranlığımın , kıskançlığımın sebebi. ruhları incecik şeytana bir çelme takarlar ama ruhlarına dolanır ayakları dil kemiği kanca gibi eğrilir , ruhları hayata değdikçe . Her sabah alçı tutmaz bir heykelin gölgesinde, mermerden rüyalar yontarlar. Utanmadan... Arlanmadan... Hayasızca... Ki sigara dumanının eflatun labirentlerinde cümlelerini yitirmekte sözlükler. Vurun şimdi ayraçlarınızı skalasında körleştirilen hipotezlerinize. sözleri boşluğu delik deşik eder ..saat başı tüyler ürpertici beş dakikalık sessizlik bildikleri işe yaramaz şeyleri , yaşadıkları hayatı , bölüşecek kimseleri yok .. kendi kendilerine .. ana avrat .. ya da sevgilileri .. mezar taşlarına sarılarak , derin derin nefes alanlar . ne bir saat çaldı , nede bir alarm uyumaksızın , ayılmaksızın , sarhoş , varlık ve sefalete batmışken , hayatı ve etlerini kemirip , yinede yaşadılar . parçalanmış aşıklarının cesetlerine sarılıp yine yaşadılar . seslerini tanımak , başı ve sonu ölüm olan hayatı , tanımak gibi . bir fahişe gibi açarım ruhumu ölüme ve aldığım nefese değer katar bükülmüş acılarıyla delinmiş , genel ev duvarına dönmüş , eskimiş göğsüme gelir sesleri . üstünde sineklerin gezdiği , kapanmayan bir yaradan girer..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Berkant Eker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |