..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Mudarkeş KANIK




20 Aralık 2002
Boş Sandalye  
Hızlı okuma yarışında değilsin, daha yavaş, sayın okur!

Mudarkeş KANIK


Rakı şişesinde, bir Balık


:CECD:
Düşündüm. Çoğu zaman yaptığım işi yaptım aslında ama bu sefer bir fark vardı. Ümitsizliğimi düşündüm ilk defa. Daha önce kendimi hiç ümitsiz hissetmemiştim. Bazen hayal kırıklıklarım olmuştu ama hep bir çıkış bulmuştum kendime. “nereye ve neden gidiyor hayatım?” kafamı meşgul eden ve beni hayatımda ilk defa ümitsizliğe götüren soru buydu. Tabi ki daha önce bir çok defa bu soruyu sormuştum kendime ve hatta çoğu tartışma ortamlarında bu soru sorulmuştu bana. Cevap o zamanlarda hazırdı; “bilmem”. Bilmem gerektiğini düşünmediğim ve bu sorunun gereksiz olduğunu düşündüğüm için bu cevabı vermekte hiç bir sakınca bulmuyordum. Fakat bir yerlere varma amacı güden insanlardan biri olmaya başladığımı fark ettim ve artık bu soru o kadar da boş gelmiyor. Daha önceleri bir yaprak olmayı seven ve yarınını bilmeden-bilmek istemeden yaşayan. bundan çok zevk alan bir yorulmuşluğa sahiptim. Ta ki; dünün yarına bıraktığı pek bir şey olmadığını anladığım şu günlere kadar. Gerçekten de dün eğlenceli ve tasasız olmasına karşın yarına karşı o kadar bencildi ki; ona sadece film gibi anılar bırakıyordu. Ve bu anılar o kadar siliktiler ki; verdikleri mutluluk ikinci anımsamada hüzne dönüşebiliyordu. Özellikle en mutlu olunan o sevgilili anılar. İnsan o güzelliklerin gerçekliğine inanmak istemediği gibi sadece bunların anı olması sebebiyle de bir üzüntüye kapılıyor. Olmasalardı daha mı iyiydi acaba? Oldular da ne oldu diye düşündükten sonra vermek gerekir bu sorunun cevabını. Bakalım: oldular ve güzel günler geçti. O günleri yaşarken insan gerçekten mutlu oluyor. Tamam, günü kurtarma adına geçerli bir sonuç. “Daha başka ne getirileri var bu eski aşkların?”. İnsana tecrübe kazandırıyor. Ve bu tecrübeyle bir sonraki beraberlik daha sorunsuz olabiliyor. “Peki bu tecrübeyi kazanmak için ne kadar kişiyle bu paylaşımı yakalamak gerekiyor? Ve her beraberlik insana yeni tecrübeler kazandırabiliyor mu, yoksa bir yere kadar gelip tıkanıyor mu insan?”. Bunun belli bir sayıda olmasını beklemek ahmaklık olur. Bazı kişiler şanslıdır ve bu şansa zekaları da eşlik ederse çok sayıda kişiyle beraber olmak zorunda kalmadan ne istediklerinden emin olurlar ve bu insanı arama yoluna girip, yanlış kişi olduklarına inandıkları kişilerle beraber olmadan tekrar aynı şeyleri yaşama riskinden kurtulurlar. Fakat insan sürekli olarak aynı tarz ilişkiler yaşıyor ve bunlardan tecrübe kazanıp bir üste, yani daha olgun bir ilişkiye çıkamıyorsa, o kişi merdivendir. O tecrübe kazanmaz, kazandırır. Ne yazıktır ki bu hayata sahip insanlar da vardır. Aslında günümüzde bu tip insanların artışını gözlüyorum. Bunun sebebi olarak da, artık insanların sevgililerine karşı daha az toleranslı olmaları ve güvensizlikleri olduğunu düşünüyorum. Daha az toleranslılar çünkü özgürlüklerini o kadar zor ellerine alabildiler ki, kısıtlanacak olmanın düşüncesi bile onları dehşete düşürmeye yetiyor. Her istediklerini yapmayı ve hesap vermemeyi en doğal hakları olarak görüyorlar. Bunun sebebi de; hayatta başarılı olmanın iyi bir meslek, iyi bir mesleği de çok çalışmak olarak görmeleri. Normal olarak da çok para ve daha çok para kazanmak başarı sanılıyor. Ve insanlar kazanmayı bir sorumluluk değil, bir marifet sanıyorlar. Örneğin; artık şu kelimeler çok kullanılıyor ailelerde; “kendi paramla aldım, sana ne kaç para olduğundan?” yada “ben de çalışıyorum ve yoruluyorum, niye yemek yapmak benim görevim?”. Tabi ki kendi paranızla aldığınız şeyin hesabını vermeyebilirsiniz. Fakat unutmayınız ki; evlilik bir nevi ortaklıktır, bir şirkettir. Ve, borçlarla kazanılanlar her iki tarafın olmalıdır. Parayı bile paylaşamadığınız bir insanla, hayatınızı niçin paylaşıyorsunuz? Parayı tekrar kazanabilirsiniz ama hayat öyle değil.
Yemek yapma konusuna gelince; insan yemeğini yapmaya bile üşendiği yada bunu bir enayilik olarak gördüğü biriyle neden beraber olur ki? Sevgi denen duygu yemeğini yapmayı bırak, altını bile temizletir karşısındakinin. Bu bir çocuğa duyulan sevgi olabilir, bir köpeğe veya bir eşe. Hiç fark yoktur aslında. Onun için bir şeyler yapmak ve bundan zevk alabilmek gerekir. Zevk almak yerine, eziyet çekmek gibi geliyorsa harcanan emekler, hiç anlamı yoktur daha fazla beraber olmanın. Evet, tabi ki karşınızdaki sizden emek alıyor ve size emek vermiyorsa, burada yine sizden kaynaklanan bir sorun var demektir. Sizi değil, rahatı seven birisiyle berabersiniz ve sevgiyi tanıyamayacak kadar bilinçsizce başlamış bir beraberliktesiniz.
     İşte bu olayların olabilme ihtimali söz konusuyken gerekliliği kalıyor mu acaba, tecrübe ihtimali dahi olsa, aşkın?
     Diye uzayıp giden bir sohbete tanık oldum. Adam kendisiyle tartışıyordu rakı bardağında. Düşüncelerini duyabileceğim kadar yakınımdaydı. Bir sigara yaktım, kafamı kaldırıp karşı masada oturan çifte baktım. Sonra da yanımdaki boş sandalyeye oturttum hayalimdeki alkolik ama oturaklı sevgiliyi.
     Çok zor değildi benim için hayali bir sevgiliyle paylaşmak düşlerimi. Çünkü O, tanırdı düşlerimi, geldiği yeri.
     Martı çığlıklı bakışlar, karanlığı yaran saçlar ve susmayı tanıyan dudaklar... Ancak gözleri kapalıyken görür insan onu ve ancak kendine bile yalan söyleyemeyecek kadar içtiğinde alır, nefesindeki rakı kokusunu...
                    26 kasım 2002 06:10 MsK

.Eleştiriler & Yorumlar

:: rakı şişesinde balık mı sevda mı..?
Gönderen: pelin / izmir
11 Ocak 2003
oldukça güzel bir yazı..içinde ilişkilere, paylaşımlara, olması gerekenlere dair bir çok duygu var..ve alkol girince damarlara, insan nasıl da dürüst oluyor kendine bile..bilinç altı nasıl da dışarı çıkıyor..bu yüzden rakı şişesinde balık olmak bir yana sevda da oluyor insan sanırım..kutlarım sizi..

:: Yazılarını okudum ve..
Gönderen: Guvercin / Ankara
10 Ocak 2003
Gerçekten keyif aldım.Anlatımın gerçekten kendini belli ediyor bence yorumlaman ve yazdığın senin gönlünün güzelliğidir insanın gönlü ne kadar güzel yazdığı ve söylediği şeylerde onunla paraleldir.Ve bunlarıda okuyana ve karşısındaki insana hissettirmek ayrı bir sanattır.Güzel dileklerimle...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Duvara Mektup
Vakitsiz Duygular
Sonbaharda İlk Bahar

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Kadın
Gülen Adam
Nerden Nereye
Kukla
Düşünmemek Lazım
Yakın Gençlik
Ağladıkça
Boyacı Sandığın
Kahve Tadında
Kelle Avcıları

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Saçlarımı Okşa [Şiir]
Bunların Balataları Yanmış [Deneme]


Mudarkeş KANIK kimdir?

Aşkın olmadığı yerde; su olsa, hava olsa kaç yazar. Boş bir kalple ne kadar yaşıyor sayılır ki insan?. . Hayatta kalmak değil, yaşamaktır zor olan ve insanı en çok korkutandır hayattan değil, yaşamdan "kopartılmak". . .

Etkilendiği Yazarlar:
....


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Mudarkeş KANIK, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.