..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tüm insanlık bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Engin Koca




23 Ağustos 2013
Fasulyeden Nameler  
Sırık Beğenmeyen Fasulye

Engin Koca


Vallahi hasat masat zamanını beklemez senin badıçlarını koparır, öldü fiyatına pazarda satarım. Bu iş, it yazar kedi bozara döndü. Tekrar ayırdım o adalet terazisi tezekten olan jale pardon ayşe kadın (fasulye) isimli yapışkanlı sarılgan bitkinin kollarını bacaklarını sarıldığı mendebur çubuktan. Doladım bizim Notre Dame’ın Kamburu’na. Bu da son olsun Hüsniye hanım, pardon ayşe kadın. Okşayan elin kıymetini bilmeyen tekmeleyen ayağı öper unutma. Vallahi tallahi söküp yerine sümüklü bamya dikerim.


:ADHF:
Mutfakta yere düşmüş bir fasulye tanesini, içindeki çiçekleri kurumuş cam kenarındaki saksının içine gömdük. Bir hafta içinde filizlendi boy attı. Bizim zamanımızda okullarda tarım dersi vardı. Gerçi matematik hocası girerdi derslere. Müzik derslerine de beden eğitimi hocamız verirdi. Çok detaylı hatırlayamadım ama mısır (darı), biber gibi şeyler ekmiştik okulun arka bahçesine. Fasulye ekmiş miydik acaba? Tarım hocamızdan mükerrer kere özür dileyerek hatırlayamadığımı söylemek zorundayım. Ama buradan, fasulye konusunda bilgisiz olduğum anlaşılmasın sakın. Gerçi fasulye ekimi konusunda yediden yetmişe herkes uzmandır. İlkokulda bir kaptaki ıslak pamuk içinde fasulye çimlendirip yetiştirmeyenimiz yoktur sanırım. Ayrıca benim en sevdiğim yemektir taze fasulye. Huri budundan köfte olsa bıkılır zamanla. Ya fasulye öyle mi? Türlüsünü yap, konservesini yap, zeytinyağlısını, etlisini, kavurmasını, olmadı turşunu yap. Taze, kuru, dondurulmuşunu yap sakla. Yüze yakın yemek çeşidi yapılıyor bu nimetten. Biz Türklerin milli yemeğidir kuru fasulye, pilav ve cacık. Esnaf lokantalarında “ Çek bir kuru, salçası bol olsun. ” diye bağıran garsonun kendisi de cümlesiyle birlikte tescillenmeli. Bu bizim kurumuz, bizim garsonumuz. Yoksa Yunanlılar ileri de sahiplenir ve kendi şiveleriyle “usta çek bi kuru” derse şaşırmayın.
Fasulyemiz gün be gün serpiliyor. Bizimkisi “ Ayşe Kadın ” türünden galiba. Bir de eşek fasulyesi vardır, fasulye küsüratı. Hiç fasulye tarlasına girip dolaştınız mı? Tavsiye etmem. Fasulye yaprağı mıknatıs gibidir, her tarafınıza yapışır. Üst baş yapraklarla dolmuş, fasulye hereğine dönersiniz. Bizim oralarda mısır, kabak, salatalık ayrılmaz kardeşleridir fasulyenin. Bunlar ayrı ayrı ekilmezler. Her biri sarılacak bir dostluk kurmuşlardır kendi aralarında. Neyzen Tevfik’in dediği gibi bazı adem oğulları da öyle değil midir, yükselmek için fasulye sırığı gibi birilerine sarılarak büyümezler mi? Fasulye mi kendini nimetten sayar yoksa sırıklara sarılarak yükselenler mi nimettir, ad Ayşe’nin namı Menekşe’nin. Bilirim fasulyelerin dibine herek (sırık) dikilir sarılsın diye. Sarılgan bitkilerdir. Yeter ki tutunacak bir dal uzatın. Bizim fasulyenin Jack’in sihirli fasulyesi gibi göğe kadar yükselmeyeceğini biliyoruz ama yine de bir sırık dikelim de sarılsın diye sokağa çıkıp iki kuru dal parçası bulup getirdim, diktim bizim saksıdaki tarlamıza. Sabah hanım, öğleyin çocuklar akşam ben hiç boş durmuyor suluyoruz tarlamızı. Şimdiden yarım okka yağsız kuşbaşı eti aldım koyduk buzluğa o hazır. Bartın domatesleri de beklemede. Fasulyeler de yetişsin hele. İnşallah hasat zamanı toplayıp, beklemekten mahcup kızarmış haldeki domateslerimizi etle karıştırdık mı tek heceli güzellik.
Fasulyemiz boy attı tevekleri uzadı, sırığa sarılmaya başladı. Sırığa diyorum. Çünkü kendini nimetten sayan ayşe kadın bizim sırıklardan birine hiç sarılmıyor, bütün kolları, bacaklarıyla tek sırığa yükleniyor, ondan elektrik alıyor. Öbürüne yan gözle bile bakmıyor. Bizim gariban herek, rüzgârdan mıdır, üzüntüden mi bilinmez, eğildi, büküldü, Notre Dame’ın Kamburu gibi kaldı ortada. Tuttum teveklerden birini ellerimle bir güzel Notre Dame’ın Kamburuna doladım sıkıca. Ertesi günü baktım bana inat, benim doladığım yerden ayrılmış tekrar öbür sırıkla tenha ilişkiler içinde. İnat değil mi, ben de ordan aldım el yordamıyla ve tekrar doladım Notre Dame’ın Kamburuna.
Perdenin arkasından gizliden gizliye kemirgen gözlerle gözetliyorum çiğ adaletsiz ayşe kadının teveklerini. Acıdık dal verdik bizi keriz yerine koyuyor. Neyse ki o gün sardığım yerde kaldı. Ertesi gün akşamı baktım, yine bizim kambur dal yalnız. Bizim herek cezalı cezve ya, ayrılmış ordan ayşe hanım, kendi bildiği sırığa sarılmış, dal benim tevek benim, sarılırım, sarılmam sana ne der gibi. Eee yetti artı fasulyeden nameler. Vallahi hasat masat zamanını beklemez senin badıçlarını koparır, öldü fiyatına pazarda satarım. Bu iş, it yazar kedi bozara döndü. Tekrar ayırdım o adalet terazisi tezekten olan jale pardon ayşe kadın (fasulye) isimli yapışkanlı sarılgan bitkinin kollarını bacaklarını sarıldığı mendebur çubuktan. Doladım bizim Notre Dame’ın Kamburu’na. Bu da son olsun Hüsniye hanım, pardon ayşe kadın. Okşayan elin kıymetini bilmeyen tekmeleyen ayağı öper unutma. Vallahi tallahi söküp yerine sümüklü bamya dikerim.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Teşekkür
Gönderen: Engin Koca / /Türkiye
9 Kasım 2013
Sayın Kâmuran Esen , yorumunuz için teşekkür ederim.

:: ....
Gönderen: Kâmuran Esen / ,
3 Ekim 2013
Başarılı bir anlatım. Akıcı olan yazı diliniz, zevkle okuttu. Sevgiyle.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kuğulu Konak


Engin Koca kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Engin Koca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.