..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Sürrealizm > Edibe Toğaç




8 Ocak 2014
Görünmeyenler...  
Edibe Toğaç
http://sayfamdakalancumleler.blogspot.com/


:AFGD:
İçimizdeki sese yönelmekten, neden bu kadar korkarız diye söze girdi bir anda Anna. Bense ona gülümseyerek, Dışarıdaki sese o kadar çok alıştırıldık ki şimdi kendimize dahi yabancıyız dedim. Dışarısı çok soğuk fırtına,yağmur,anlaşılan o ki, doğa işleyişini tam anlamıyla sürdürmekte kararlı. Üşümekle birlikte, sıcak bir his kaplıyor o anda içimi,bu aşkta duyduğum bir hazda değil üstelik ,anne sevgisinden aldığım hazda değil, yada baba sevgisinden, belkide bir dostun sevgisiydi, hayır bu hissiyat onlardan hiç biri değildi. Bu doğayla vede yaradılışımla, başbaşa kalmanın, kalabilmenin verdiği muhteşem bir histi. Bizi neden buraya bıraktılar sence dedi Anna ,yüzüme endişeli bir bakışla. Hissediyor olmalısın dedim, aynı türün örneğiyiz sonuçta. Hissetmekmi neden ve neyi.Bir an için gerçekten mantığımla vede algımla dünyada yapayalnız oduğumu hissetmeye başladığım anda; Anna yüzüme gülümseyerek, şaka yaptım, hissediyorum elbette, doğanın kapı ardındaki işleyişini, havanın gürlemesini, yağmurun damlalarını, kuşların sığınacak yer aramalarını.. Yalnız değilsin dedi bana teskin edici gözlerle bakarak. Saatlerce ona bakabilirdim ama yanış anlaşılmaktan korktum. Bir ruhun kendini sevmesini ve sadece kendine güvenmesini anlayabilirim dedi,samimi bir dille. Sanki beni sınıyor gibiydi,ondan korkmuyordum sadece alışmaya çalışıyordum bu duruma. Profesörler bizi bir haftalığına buraya kapatmıştı. Siz dahiler demişlerdi, siz kimlikleri vede kişilikleri sorgulanması gerekenler, sizi istediğiniz dünyanın, o saf ve hala bir yerlerde temiz kalmış tarafına havale ediyoruz. Buna evet dediğimiz için buradaydık,üstelik daha öncede hiç tanışmamaış ve bir arayada gelmemiş getirilmemiştik. Rüzgarın sesi gittikçe şiddetleniyordu ,canı yanmış ve kapana kısılmış bir kurt gibi adeta ulumaktaydı rüzgar, ve beraberinde de akşamı getirmekteydi. Şömineye göz attığımda odunun sönmek üzere olduğunu fark ettim bir anda. Diğer odaya girip odunların olduğu yeri aramaya başladım. Bu dışarıdan bakınca küçük gibi görünen, ama aslında epeyce bir karmaşık duran ahşap evde, neyin nerede olduğunu yeni geldiğimiz için henüz kestirememekteydik.Ben odada odunların yerini arar iken Annanın gölgesi ışığın etkisiyle önüme düşüverdi. Sanırım aradığın şeyi diğer odada buldum,burada sadece yiyeceklerimiz var dedi.Bunu söylerken kendinden pek bir emindi. Elbette dedim ve sallana sallana gri koltuğuma kadar gidip uzandım. Neden gri dedi, biliyorsun hepimizin bir rengi vardır, mesela benimki turuncu, gördüğün gibi dedi,yani benim koltuğum turuncu dedi. Öyle istedim dedim, ama bu içini daha fazla karartmazmı dedi,ben sadece gerçeklere bakarım dedim.
Anlıyorum elbette, daha buraya geldiğimizin ilk saatlerinde bana aynı türün örneği olduğumuzu hatırlatmıştın dedi. Sadece neden daha fazla sessizliği seçtiğini merak ettim dedi. Bazen konuşmak bana haddinden fazla anlamsız ve ağır geliyor,buna alışkanlık diyelim olmazmı dedim.Nitekim karşımda bunca zaman beni anlamayanlar vardı, sesime karşılık, çığlığıma karşılık beni anlayamayan algılayamayan koca bir sessizlik vardı. Sanırım buna alışmak epeyce bir zor olacak gibi, ama şuanda kurmuş olduğum bu kadar cümlelerle, rekoru bir adım daha öne taşıdığımı düşünmekteyim,tabi sayende dedim ve ona gülümsedim. O da sıcak bir kahkahayla bana geri döndü .Bekle dedim ne oldu dedi, lütfen bir an için susarmısın,atladığımız bir şeyler oldu, nedir dedi,nedir mi dedim daha ilk dakikalarda hissettiğimiz o mucizevi döngüyü duyamaz olduk şimdi! farkında değilmisin dedim. Ahh evet,sanırım yağmur durmuş olmalı, yada şiddeti azalmış olmalı dedi. Hayır dedim biz konuşmaya başladık,doğaya kulaklarımızı kapadık tıpkı gerçeklere karşın gözlerimizi kapadığımız gibi. Bir süre sessiz kaldık,sessizliğimizin henüz beşinci dakikasında,aslında hiç hızını kesmeden aynı derinlikte yağan yağmuru, gürüldeyen göğü,çakan şimşeği ve uzaklardan gelen hangi hayvana ait olduğunu seçemediğimiz hayvanların, kısaca doğanın sesini yeniden aynı frekansta duymaya başladık. Bu çok iyiydi dedi, gülümseyerek, dalgınlığıma geldi dedi, nasıl da bir anda bunu duymayı red ettim anlam veremedim dedi. Pencereye yaklaşıp başını cama dayayıp, bu henüz başlangıç ve sanırım uyusak iyi olur dedi. Başımla onu onaylayarak bana ayrılan odaya gittim, yatağıma girdim ve çatıya vuran, beni belkide en enteresan rüyalara sürükleyecek o büyüleyici senfoni konserinde, yani doğanın yağmur konserinde uyumaya koyuldum...

Bakmasını bilen görmesini de bilir...
Yazan-Edibe Toğaç-Devam Edecek...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sürrealizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kan Kaybediyorum...

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Görünmeyenler Bölüm 18
Kaçamak Sonlar
Dışarıda Herşey Aynı...
Görünmeyenler...
Seni Beklemek
Görünmeyenler - Bölüm 17
Mathilda'nın Hikayesi...
Anlaşılması Gereken Şey Çok Basitti Aslında,görmek İsteyene Tanrı Herşeyi Gösterir...
Sanırım Sizi Deliler Gibi Seviyorum...
Anna'nın Hikayesi...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Amacı Olmalı İnsanın! [Şiir]
Her Gün Ölüyorum Aralarında [Şiir]
O Gün Bugündür İşte [Şiir]
Sen Beni Unutsanda Ben Seni Unutmam! [Şiir]
Parçalansa Kelimeler [Şiir]
Layık Değilsin [Şiir]
Biraz Sana Biraz da Ölüme Hasret [Şiir]
Bana Sorarsanız [Şiir]
Yüreğinde Yer Yok Bana [Şiir]
Umutsuz Bir Aşk [Şiir]


Edibe Toğaç kimdir?

Naçizane yazan-Minimalist Şair. . . Edibe Toğaç http://sayfamdakalancumleler. blogspot. com. tr/

Etkilendiği Yazarlar:
Susan Sontag, İngeborg Bachmann,Montaigne,Dostoyevski,Henry David Throe, Tolstoy,Gogol,Albert Camus,Paul Auster,Susanna Tamaro,Paulo Coelho,Tezer Özlü vb...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Edibe Toğaç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.