Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim |
|
||||||||||
|
Ceyda’ya Ben bir zamanlar çocuk olmadım Ceyda Bebeklerim de olmadı saçlarını tarayacak Üstelik taranacak saçlarım yoktu Onlar da çocukluğum gibi darmadağın ve kısacıktı Öyle uygun görmüştü babam Oğlan tıraşıyla dolaştım yıllarca Erkek Fatma derlerdi bu yüzden Gülerek geçiştirirdim arkadaşlarımın bu şakalarını Ben gülerek geçiştirmeyi her acıyı İlk o yaşlarda öğrendim Belki saçlarım uzun olsa bunca şey gelmezdi başıma Annem, kızım diye kucağına alır, Saçlarımı tarar, okşar severdi beni Severdi, değil mi Ceyda Uçsuz bucaksız yulaf tarlalarına atmazdım o zaman kendimi Anne diye sarılıp ağlamazdım otlara, canım her yandığında Mutsuzluğumu koynunda büyütmez Bu yaşta bile, anne denilince O yeşil saçlı üvey anne gelmezdi aklıma Ceyda’m sen benim çocukluğum, yazgımın tesellisisin Bebeklerinin saçlarını tarayıp onlara ninniler söyledim seni uyuturken İlk seninle gittim lunaparka, doya doya ip atladım Koştum sokaklarda deli gibi, top oynadım Sen büyürken ben çocuklaştım Bu yüzden iyi anne olamadım Ama saçlarını daima uzattım Taradım, ördüm, okşadım, sevdim Ben seni çok sevdim Ceyda Bir yulaf tarlasını kendine anne yapmayasın diye Ben her acıya göğüs gerdim Bir krematoryum vardı içimde Gözyaşlarımı odunum yaptım Anne diye sarıldıkça siz bana Tuttum o ateşte size patates kızarttım Ben yaşadığım her gün yandım Ceyda Dokununca siz bana bir musikar gibi yeniden canlandım Kulağınıza sevgi dolu şarkılar fısıldadım Mutlu anneler gibi şişleri elime alıp örgüler örmeye başladım Bir ters bir düz ilmekler attım, bir ters bir düz gitti hayat Düşüp düşüp yeniden kalktım Ben hiç çocuk olamadım Ceyda, ama Büyüyünce ne olacaksın diyenleri “Anne olacağım” diye cevapladım Büyüdükçe siz günden güne Ben hep bir çocuk olarak kursağımda kaldım Yutkundum gitmedim Kustum çıkmadım Yumru gibi oturdum kendi boğazıma Ses tellerimde taşıdım o çocuğu yıllarca İşte bu yüzden çok kırılgandım İnsan kendine batar mı Ceyda? Ben kendime saplanan bir bıçaktım İnsan kendini ölmeye adar mı? Ben dünyaya ölmesi için gönderilmiş bir adaktım Affet beni çocuğum, affet beni çocukluğum Ben yaşamayı başaramadım İçimdeki o krematoryumda sizi de kendimle yaktım Şimdi size çok uzaklardan sesleniyorum; Sarılın bana, sesinizle, kalbinizle sarılın Canlandırın içimdeki o dev kuşu, o musikarı Yaşamak istiyorum sizinle, susmasın hayat denen bu şarkı Söz veriyorum yaşadıkça büyüyeceğim Söz veriyorum, büyüyünce ben anne olacağım 24.07.2016
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fatma Kara (Fatoş Kara), 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |