Doğaüstü henüz anlayamadığımız doğal şeylerin adı. -Elbert Hubbard |
|
||||||||||
|
_Düşüncemi açıkça belirtiyorum, hiçbir şey güzel olmayacak. Nedensiz değildir düşüncelerimiz. Ama insanlara düşüncelerimizi anlatmaktan zorlanıyoruz. Ya da anlatamıyoruz. Anlatmamıza fırsat vermiyorlar. İkilem arasında sıkıştırıp bıraktırıyorlar bizi. Neyin ne olacağını, neyin nasıl olacağını ve her şeyin en iyisi kendileri bildiklerini göstermeye çalışıyorlar. Söylenenin tam aksini yapan bir iktidar ve koltuk korkusuna göre tavır belirleyen iktidarın yöneticileri oldukları sürece hiçbir şey güzel olacağına dair kimse beni inandıramaz. İnanamam, mevcut iktidarın da beni inandırmak gibi bir dertleri olmadıklarını da iyi biliyorum. Ama inandıramazlar. Bitlis ve ilçelerinde kazandıkları belediyeler, Kürt ve Kürtçeye karşı nefretlerini kusarken, Kürtçe yazılı tabelaları indirip, yerine şoven olarak tek dil ile yazılar yazan zihniyete sorsan, Kur-anı kerimin bir ayetini inkâr eden kâfirdir diyecekler. Ama kendileri bir halkın varlığını yok sayıyorlar ve Allah’ın yarattığı bir dilin var olmadığını kabul ediyorlar. Ama ne olsun Cuma güne camiye konvoylar halinde gidip namaz kılıyorlar. Oysa inkâr etmek, Allah’a şirk koşmaktır. Allah’a şirk koşmak İslam dinine göre kâfirdir. Kimsenin inancı sorgulama hakkı kendimizde bulamadığımız gibi, kimin neye taptığı ve kâfir olup olmadığı zerre kadar beni ilgilendirmez. Ancak insanların inançlarını sömürerek devlet kademeleri işgal edenlere inananları uyarmak ve yanlış kişileri desteklediklerini açıklama gereği duymak zorunda hissediyorum. Fosseptik çukurundan daha fazla kirli olan ağızlarından çıkan “Kürt kökenli vatandaş” kelimesi beni gereğinden fazla rahatsız ediyor. Bir taraftan Kürtçe dilin varlığını yok sayacaksınız. Bir taraftan Kürdistan kelimesi kullanacaksınız. Diğer taraftan Kürt kökenli vatandaş diyeceksiniz. Bu ikilem arasında sıkışıp kalmaların amacı İstanbul seçimi için Kürtlerin kafalarını karıştırmak. Ancak her ne yaparlarsa yapsın, başarılı olmayacağına inanıyorum. “Kürt kökenli” demek, doğrudan Kürt ve Kürdistan’a hakarettir. Kürt insanları aşağılamadır. Diğer açıklaması da, önceleri Kürtlerin var olduğudur. Ama bu gün ise Kürtlerin varlıklarını kabul görülmediğinin anlamıdır. Kürt ve Kürdistan 10 bin yıllık geçmişe sahip, Mezopotamya coğrafyasında yaşamlarını sürdürüyorlar. Bu gün birileri Kürt ve Kürdistan vardır demeyle var olmayacak, yoktur demekle de yok olmayacak. Kürt ve Kürdistan’ın varlığını, tarihi kalıntılarını, geçmişini, dillerini yok edilmeye bin yıldan fazladır uğraşıyorlar. Ecdatları başaramadıkları kendileri başaracaklarına inanıyorlarsa, ahmaklıktır. Kürt şehirleri toplarla dövülürken, Kürt kültürlerini yıkmaya çalışmaları ta uzun geçmişe dayanıyor. Ecdatları olan Moğollar gelip, Kürdistan da şehirleri yıktılar, kütüphaneleri yaktılar. Ama Kürt ve Kürdistan varlığın izlerini silemediler. Belki yeterince gelişmelerine, ilerlemelerine engel oldular. Ama başarmadılar. 10 bin yıllık geçmişe sahip olan Cizre Nuh tufanına ev sahipliği yapmış. İnsanlığın tekrar yeniden başlama noktası olan Kürt şehrini yıktılar. Kütüphaneleri yaktılar, bodrumlarda gençleri yaktılar. Sokaklarda vahşice şehit ettikleri, Kürt annelerin cansız bedenleri sokakta beklettiler. Ama Kürt kökenli kardeşimiz diye aşağılayıcı kelimeler kullanmaları ne kadar Kürtler inanabilirler ki. 10 bin yıllık geçmişe sahip Hasankeyf, en büyük zararı ecdatları olan Moğollar verdiler. Daha sonra Osmanlılar daha fazla tahrip ettiler. Tarihin kalıntılarını yok etmeye çalıştılar. Şimdi torunlar tarihin izlerini tamamen silmek için, suyun altında bırakıyorlar. Suyun altında bırakılacak koca tarihin yanı sıra, koskoca bir coğrafi kesimi de suyun altında yok etmek istiyorlar. Yaptıkları bu doğa ve tarih katliamın nedeni enerji olduğuna inananlar varsa ahmaktır. Saftır, rezildir. Kale gölgesindeki Katil romanı yazarken, gerçek doğa ve tarih katiline dikkat çekmek istemiştim. Ama yetersiz olduğunu görüyorum. Kürtlere bütün bunları yaşatırken, bu gün utanmadan, yüzleri kızarmadan İstanbul büyük şehir belediyesini kazanmak için her türlü yalan ve çirkefliği yapıyorlar. Seçime kadar Kürt kökenli (ki bu kelimeyi aşağılama olarak görüyorum) kardeşimiz. Ama seçimden sonra terörist kelimeleri havada uçuşacağını hepimiz iyi biliyoruz. Kürdüm ama diyen soysuzlar (ki bunların Kürt olmadıklarına dair tezlerim var) saymıyorum. Hiçbir Kürt iktidar partiye oy vermeyecektir. Hiçbir Kürt liderleri de iktidar partiye oy vermeleri yönünde çağrı yapmayacaktır. Böyle bir çağrı da bulunacak olan, kendi saygınlığını yitirecektir Mahsun Yiğit 21.06.2019
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mahsun YİĞİT, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |