..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bilge kiþi her þeye þaþan kiþidir. -Andre Gide
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Toplum > Yûþa Irmak




20 Kasým 2020
Haberin Gerçek Yüzü ve Gerçeðin Önündeki Engeller  
Yûþa Irmak
“Ýyi günler sayýn seyirciler!… Þimdi de sizlere Haber Merkezimizin hazýrladýðý ana haber bültenini sunuyoruz…


:GIE:
“Ýyi günler sayýn seyirciler!…
Þimdi de sizlere Haber Merkezimizin hazýrladýðý ana haber bültenini sunuyoruz…

Ermenistan 6 gün arayla yine Azerbaycan’ýn Gence kentine balistik füzeyle saldýrarak katliam yaptý. Sivilleri uykuda yakalayan hain saldýrýda 3’ü çocuk, 13 kiþi can verdi. Enkaz baþýnda yakýnlarýndan haber bekleyenler, “Bu masum insanlarýn günahý ne” diye feryat etti.

Suriye’de hükümet güçlerinin kuþatmasý altýndaki Madaya’da yüzlerce çocuk ve yetiþkinin açlýktan ölmeye çok yaklaþtýðýný bildiriliyor. Onlarca kiþinin þimdiden yaþamýný yitirdiði, çocuklarýn açlýktan çökmüþ yüzleri kuþatma altýndaki kentteki korkunç durumu ortaya koyuyor.

Ve þimdi de günün diðer siyasî geliþmelerini almak üzere Ankara’daki muhabirimiz “Cevat Kelleye” baðlanýyoruz.





Ve þimdi bir reklam arasý verip tekrar haberlere dönelim. Sakýn bizden ayrýlmayýn!”

“… þimdi de, Ve þimdi de…” seyrettiðimiz haber bültenlerinde o an seyrettiðiniz þeylerden sonra seyredeceðiniz þeyle veya daha sonra seyredileceklerle arasýnda en ufak bir baðýnýn olmadýðýný göstermek için kullanýlan tuhaf bir sözcük…
Bu söz, medya tarafýndan þekillendirilen kocamýþ dünyamýzýn hiçbir düzeni ve anlamý olmadýðýný ve ciddiye alýnmamasý gerektiðini kabullenmenin bir ifadesi bence. Haber spikerlerinin, haber aralarýnda sýkça tekrarladýðý “Ve þimdi de, þimdi de…” sözleriyle, bir önceki konuya -isterse bir katliam veya deprem olsun- yeterince uzun zaman ayýrdýðýnýzý, daha fazla o konuya kafa takmamanýzý, dikkatinizi artýk haberlerin veya reklamýn baþka bir parçasýna yöneltmeniz gerektiðini anlatmaya (empoze etmeye) çalýþýyor…

Tüm dünya medyasýndaki gibi ülkemizde de genel olarak hemen her yarým saatte bir, muhtevasý, münasebeti ve duygu dokusuyla bir önceki veya bir sonraki programdan ayrýlan farklý bir programýn yayýnlanmasý tam bir Yahudi medya taktiðidir! Ýzleyicilerin bir programdan diðerine geçerken ayný düþünceleri veya duygularý muhafaza etmelerine rastlarsanýz kurban kesip þükür edebilirsiniz…

Kuþkusuz televizyondaki “Gündem, günün haberleri”‘nde “… Þimdi de, Ve þimdi de” þeklindeki konuþma tarzýnýn en pervasýz ve en sýkýcý biçimiyle kullanýldýðýný hemen fark ederiz. Zira günümüz televizyonlarýnda bize gösterilen yalnýzca parça parça haberler deðil, ayný zamanda baðlantýsýz, neticesiz, deðer yüklü olmayan ve dolayýsýyla ciddî bir öz de taþýmayan, sýrf reyting uðruna aktarýlan haberlerdir.

Televizyonlarý için haber programý hazýrlayanlara baktýðýmýzda program içeriðinde ya eðlence ya hummalý tartýþma ya da bildiðiniz kavga, restleþmeler görmeniz -televizyoncular istemiyoruz- istedikleri bir geliþmedir. Bunun zemini için önce programa müzikal bir tema seçilir. Bütün haber programlarý da bu yüzden müzikle baþlar, müzik eþliðinde ara verilir ve yine müzikle biter…

Müziðin haberle ne ilgisi var? Ya da ne için haber programýna müzik konur?

Haber programýna müzik konulmasýnýn sebebi, bir tiyatro oyununa ve sinema filmine müzik konmasýyla ayný deðil midir? Eðlenceye, tartýþmaya ya da kavgaya uygun bir ruh hali oluþturulmaya çalýþýlýyorlar. Eðer müzik olmasaydý -flaþ bir haberle kesilen herhangi bir televizyon programýnda olduðu gibi- seyirciler hakikaten dehþet verici, belki hayatlarýnýn bile deðiþmesine sebep olabilecek önemli bir haber seyredebilirlerdi deðil mi? Ama programýn çerçevesi müzikle çizildiði için, seyirci de dehþete düþülecek bir þey olmadýðýný, aslýnda aktarýlan haberlerin gerçeklikle ilgisinin bir oyundaki sahnelerden farksýz olduðunu düþünerek gönlü rahat rahat bir þekilde kaldýðý yerden hayatýna devam ediyor…

Bir haberdeki ciddilik duygusunu; akisleri ve tesiri bir dakikadan daha az bir zamanda tükenen bir hâdiseyle iletmek sizce mümkün mü?

Aslýnda, televizyon haberlerinde herhangi bir haberde, herhangi bir sonucun bulunmasý türünden bir þey önerme niyeti taþýnmadýðý da çok açýk deðil mi ben mi kafayý yiyorum… Fotoðraflý haberlerde de sözcüklerin kýsa süreli iç gözlemleri gölgede býrakmasýnda herhangi bir zahmet çekilmez.

Örneðin polis karakoluna götürülen cinayet zanlýsý, kazýklanmýþ tüketicinin kýzgýn suratý, mecliste ceylan derisi koltuklarda kýç büyütmekten öte gitmeyen ama ne hikmetse yorgunlukta uyuya kalmýþ milletvekili veya bakan fotosu, maddi hasarlý kazada hurdaya dönmüþ otomobil… ilaahir…

Bunlar seyircinin istemese de konu haber olunca seyretmekten kendini alamadýðý etkileyici, eðlendirici, zihni bulandýrýcý haberlerdir ki hiç bir haber bülteni bu içeriklerden vazgeçemiyor!

Her ne kadar televizyoncular kendilerini savunmak için; “Bu, bizim aracýmýzýn vazgeçilmez özelliði; akla hitap etmek bizim iþimiz deðil, bu iþi yapmak üzere baþka programlarýmýz var” deseler de, bu noktada iþin çok önemli bir baþka yönü daha ortaya çýkýyor! Günümüzde “bir kesim” medya, televizyonun cazibesi karþýsýnda kendi yayýn tarzlarýna olan güvenlerini de bu sebeple artýk yitirmiþ durumdalar… insanýmýz da bu süreç içinde maalesef ne idüðü belirsiz çakma muhabirlerden, sosyal medya kerestelerinden, kuþ beyinli tiplerden; hem haber, hem de öðüt alýr oldular. Yazýlý basýnda da durum televizyondan farksýz. Vallahi bakýn televizyonda ne kadar bunlar varsa onlarda , kendi çizgisine yakýþýr yenilikler düþüneceðine gidip bu programlarý taklit ediyorlar….

Peki ne olacak?
Sanýyorum evet devam edecek! Çünkü herhangi bir yaptýrým yok! Yalan haber yapanýn kulaðýnýn çekilmediði, sapla samaný karýþtýrýp aptallýðý önceltenlere baþta devlet daha sonra bu halk tepki vermezse; bilgi zenginleri ile bilgi fukaralarý arasýndaki mevcut uçurum gittikçe derinleþip, zavallý halk özellikle aptal Y kuþaðý çeliþkinin çarmýhýnda gerilecek ve bir yandan bilgi fukaralýðýnýn olumsuzluklarýný bütün hayatýnda hissedecek, bir yandan da zihnini, elektronik medyanýn þýrýngaladýðý pislikle günümüz dünyasýnýn, problemleri üzerinde durup düþünecek vakti olmayacak…

Ýnsanýmýzýn duygu ve düþüncelerini köreltip doðru bilgiyi yakalamasýna imkân býrakmayan televizyonculuk, sosyal medya haberciliði, öz habercilik anlayýþýnýn yerle bir olmasýna, hatta siyaseti bile etkilemesine hep birlikte þahit oluyoruz.

Bugün televizyon ve sosyal medya karþýsýnda siyaset de kendini budama mecburiyetinde hissediyor. Ülkenin esas problemleri televizyon diline tercüme edilip saniyelere sýðdýrýlmaya zorlandýðýndan, ayrýntýlý gerekçeler ortaya konarak sürdürebilecek önemli siyasî tartýþmalar televizyon ortamýnda kendilerine yer bulamýyor. Derken siyaset, ideolojik zenginliðini bir kenara býrakýp, az zamanda çok duygu hedefine yönelip, rol yaparak þova aðýrlýk vermeye baþlýyor. Ve zavallý kitleler de hiçbir zaman gerçeðin ne olduðunu bilemiyor…

Haberlerle reklamlarýn bu þekilde yan yana konmasýnýn, düþünce yapýmýza yaptýðý zarar, özellikle dünyaya ve hadiselere nasýl tepki göstereceklerinin ipuçlarýný çoðunlukla televizyondan alan genç seyirciler açýsýndan daha da büyüktür. Gençler, televizyon haberlerini seyrederken, zulüm ve ölüm haberlerinin büyük ölçüde abartma olduðunu ve ne olursa olsun ciddiye alýnmasýna veya saðduyulu bir tepkiyle karþýlanmasýna gerek olmadýðýný varsayan bir düþüncenin tesirine giriyor. Böylece, dinamizmini yitirmiþ, tepkisiz, gününü gün etmeye çalýþan pasif bir toplum oluþmasýna zemin hazýrlanýyor…

Bugün varýlan nokta; televizyonun, esasen dezenformasyon denebilecek bir enformasyon türü meydana getirerek “bilgilenme”nin anlamýnda deðiþiklik yaptýðýdýr. Dezenformasyon, yanlýþ enformasyon demek deðil, yanýltýcý (yersiz, ilgisiz, parçalý veya sathî) enformasyon, yani insanda bir þey hakkýnda bilgi sahibi olma illüzyonu meydana getirme, daha açýkçasý insaný bilgilenmekten uzaklaþtýran enformasyon demektir. Bunu söylerken televizyon haberleri, seyredenleri yaþadýklarý dünyayla alâkalý tutarlý bir anlayýþ sahibi olmalarýný engellemeyi hedefliyor demek istemiyorum, fakat haberler eðlence biçiminde paketlendiði zaman, bu netice kaçýnýlmaz oluyor. Ve bizim gerçek enformasyondan mahrum kalmamýzdan çok daha ciddi bir durum da, iyi bilgileri yansýtan verileri artýk ayýrt edememeye baþlýyoruz. Cehalet daima düzeltilebilir bir durumdur elbette ancak cehaleti bilgi olarak kabul ettiðimiz zaman ne yapabiliriz ki?

Bugüne kadar öðrendiðimiz bütün bilgiler, bizi, kapýlarý üstümüze kapanmýþ bir hapishaneyi tanýmaya ve ona karþý direnmeye göre þekillendirdi. Millet olarak, büyük haksýzlýklar ve zulümler karþýsýnda silaha sarýlýrýz. Peki ya duyabileceðimiz hiçbir çýðlýk yoksa? Eðlenceye karþý kim silaha sarýlýr ki? Ciddi konuþmalar, kýkýr kýkýr gülmeler arasýnda kaynayýp gidiyorsa kime, ne zaman ve hangi ses tonuyla þikayette bulunabiliriz?

Þimdi de haberin ayrý bir tarafýna geçelim: Haberdeki tek bir mesaj insanda belki derin bir iz býrakmayabilir; ama günümüz insaný, televizyon ekranýna gününün önemli bir bölümünü (4-7 saat) hasrettiðinden dolâyý zihinlerin ve vicdanlarýn biçimleniþi bu süreklilik içinde gerçekleþtiriyor. Yani televizyon, gerçeðin idrak edilmesine iliþkin belli bakýþ tarzlarýný, durmaksýzýn yeniden üreten bir makine olup çýkýyor… Hakikat bu kalýptan geçerek bize ulaþtýðýnda bu bizim gerçeðimiz oluyor…

Bütün kitle iletiþim araçlarý gibi televizyonun da her gün sadýk kaldýðý günlük bir formu, bir program akýþý var. Bu program çok ender durumlarda deðiþikliðe uðrar. Diðer zamanlarda, hava ve yol durumunu öðreneceðimiz yayýnýn saati, çocuklarýmýzý eðiten yayýnýn saati, spor sonuçlarýnýn verildiði yayýnýn saati vs. hemen hemen hiç deðiþmez. Televizyon seyircisi, her gün gazetede veya diðer kaynaklarda ilgilendiði yayýnýn saatini bulmak için ciddi çaba sarfetmek zorunda kalmasýn diye bu sistem uygulanýr. Ayný sistem haber programlarýnýn iç sýralanmasýnda da mevcut: Daha düðmeye basmadan biliriz ki, önce devlet büyüklerinin en büyüðü bir konuda bir þey söyleyecek; onu biraz daha az büyükleri seyredecek; sonra muhalefet sözcüleri konuþacak; ardýndan dünya büyükleri uluslararasý mes’eleler üzerinde konuþacak; onlarýn ardýndan da bir taþra kentinden küçük bir haber olacak; sonra kýsa bir dünya turuna çýkýlýp ya bir tren kazasý haberi, ya da bir sel felâketi haberi alýnacak. Derken, spor haberleri, hava durumu ve reklamlar… Ve böylece, yüzlerce gün ayný kalýp içinde devam edip gidecek…

Muhteva, elbette küçük farklýlýklar taþýyacak. Fakat biz, her televizyonu açýþýmýzda deðiþen ile deðil, deðiþmeyen bir dünya ile karþý karþýya geleceðimizi bileceðiz ve bu þuuraltýmýza iþlenmiþ olacak. Böylece, bir yandan zihinlerimiz rahatlayacak; bir yandan da biraz kýpýrdanma, hareket etme, tepki gösterme niyetimiz varsa, o da törpülenmiþ olacak. Sanýldýðý gibi, yeni oluþaný seyretmek için deðil, hep ayný kalaný görüp sakinleþmek için televizyon ekranýný açýyoruz. Zihinlerimize ve vicdanlarýmýza bu temel “gerçek” her gün yeniden zerkediliyor ve televizyon bize durmadan “Bu dünya böyle gelmiþ böyle gider” düþüncesini fýsýldýyor. Ve biz, duygularý dumura uðratýlmýþ yýðýnlar olarak açlýktan avurtlarý çökmüþ bebelerin aðlayýþlarýný, çok çeþnili sofralarýmýzýn baþýnda seyredebilir hâle geliyoruz.

Gerçeklerin karartýlmasý

Bir aile düþünün. Evin erkeði akþam iþinden evine döner ve o sýrada televizyon açýk deðilse açýlýr ve bir dizi film ekrandadýr. Her akþam ailenin karþýsýna çýkan bu dizi aylardýr devam etmekte olduðundan artýk aile fertleri dizi kahramanlarýyla neredeyse akraba olmuþlar, onlarla özdeþleþmiþlerdir. Sevinçleri ve hüzünleriyle o hayali kiþilikler insanýmýzýn günlük hayatýnýn parçasý olmuþlardýr artýk.

“Gerçeðin Karartýlmasý”nda ki tehlike de þudur: Ekranýmýzda bir savaþ filmi yayýnlanýyor. Birtakým askerî araçlar, askerî elbiseli kiþiler ve bir savaþ sahnesi… Az sonra film biter ve siz baþka þeylerle uðraþýrken haberler baþlar. Dünyanýn bir köþesinde meydana gelen bir çatýþmaya ait haberler sunulur. Biraz önce hayalî filmde gördüklerimizin neredeyse aynýsýdýr. Bu tür bir sunuþ tarzýnýn doðuracaðý sonuç, “gerçeðin karartýlmasý baþka birþey deðildir. Asýl korkunç olan ise. Algýlayýþýmýzýn karartýlmasýný seyreden adýmdýr: Duygularýmýzýn, deyim yerindeyse yalama olmasý. Yani gerçek ölüm, katliam ve savaþlarýn artýk insanýmýzý ürpertmemesi þaþýlacak þey deðil midir?

Evet, insan zekasýnýn, bilgiyi yaygýnlaþtýrmak, halký aydýnlatmak üzere keþfettiði medya, bugün tam karþý bir oluþuma: insan aklýný ve duygularýný körleþtirmeye hizmet edebileceðini göstermeye çalýþýyor herkese. Kitle iletiþim araçlarý, özellikle televizyon, hergün önümüze yýðýlan irili ufaklý yüzlerce, binlerce haber ve yorumu, baþkalarýnýn elinde yoðurulup rafine edilmiþ vaziyette bize sunuyor. Bizi binlerce kilometre ötedeki yüzlerini bile görmediðimiz, kendileriyle hiçbir deðeri paylaþmadýðýmýz insanlarla tanýþtýran televizyonlar acaba bizi yakýnlarýmýza, bilhassa kendimize yabancýlaþtýrmýyor mu sizce de!?

Haberin kendisi, sunuþ þekli vs. ile hergün önümüze daðlar gibi yýðýlan bu enformasyonu, önce soðukkanlýlýkla gözden geçirmek ve bütün bunlarýn, yaþadýðýmýz hayatýn hangi gerçek noktasýna karþýlýk geldiðini sormak aklý baþýnda her insanýn vazifesi olmalý. Bu soruyu kendimize sorduðumuzda bize ilk bakýþta çok önemli gibi görülen (veya gösterilen) pek çok haberin, yorumun ve bilginin, aslýnda yaþadýðýmýz hayatla hiçbir ilgisi olmadýðýný ve ebedî saadeti kazanma noktasýnda da bize bir fayda saðlamadýðýný, bunlara ilgisiz kalmanýn ise asla kayýp sayýlamayacaðýný, hattâ zihin saðlýðýmýz açýsýndan daha faydalý olduðunu görebiliriz.

Hangi bilgi ve hâdisenin haber deðeri taþýdýðýný ve bunun nasýl bir sistematikle medyada gösterilmesi gerektiðini ise baþka bir yazý konusu yapmayý düþündüðümüzü ifade etmekle birlikte, eþref-i mahlukat olan insaný yaratýlýþ gayesine uygun olarak madde ve manâsýyla ele alan düþünce kurmaylarýnýn oluþturduðu ferasetli kadrolarýn bu iþi ele almasý gerekir diye düþünüyorum. Hele hele, insanlýðýn ahir zamanda her þeyi ile ilme yöneleceði, hüküm ve kuvvetin bilginin eline geçeceði ve bu bilginin geniþ kitlelere kabul ettirilmesinde “beyan”ýn çok önemli bir yere sahip olacaðý gerçeði ortada iken bu teknolojik kuvvete sahip olup onun sistematiðini oturtmak inançlý beyin mimarlarýna düþmelidir diye düþünüyorum ki o beyinler de beynini kaybetmedilerse tabii.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplum kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Nasýl Bir Ýnsansýnýz?
Elveda Bilgi Elveda Akýl
Birey mi, Bencil mi?
Milliyetçilik Üzerine Lakýrdýlar
Aklýmýn Çengeline Takýlanlar…
80’ler Ölebilir mi?
Nezakete Davet!..
Ey Aðlamak Unuttuk Seni
Cüz'i ve Kapsamlý Laiklik
Entelektüel Namussuzluk!

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýstanbul’u Düþünmek
Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi'nin Düþündürdükleri
"Bu Dünya Ýþi Oyundur Oyun"
Üç Elma, Üç Yýldýrým
Ýki Burçlu Bir Kale: Zaman!
Sözcükler Ýçindeki Evren
Bir Çýðlýk
Kendini Anlatma Þekli
Yabancý Gözüyle Türkler
Çýlbýr (Yoðurtlu Yumurta)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sözün Çiçeði [Þiir]
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.