..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Anka kuþu gibi yalnýzlýðý adet edin! Öyle hareket et ki, adýn daima dillerde dolaþsýn ama seni görmek olanaksýz olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Sinema ve Televizyon > Yûþa Irmak




18 Nisan 2021
25. Saat Filmi  
Yûþa Irmak
Þehirler ve insanlar, ancak keder ve acý ile inþa olurlar; ama, fakat ve lakin önce tahrip olmasý gerekir týpký Anka kuþunun küllerinden doðabilmesi için önce yanmasý gerektiði gibi… Keskin duruþlarýn iyi kalite politik bir bakýþ açýsýnýn, insanlýk hallerinin yuvarlak ve yumuþak hatlarýyla iç içe geçebildiði, baþarýlý bir film olan 25. Saat’i yýllar sonra tekrar seyredip kritiðini yapmak ancak bugüne nasip oldu…


:AJCG:
Þehirler ve insanlar, ancak keder ve acý ile inþa olurlar; ama, fakat ve lakin önce tahrip olmasý gerekir týpký Anka kuþunun küllerinden doðabilmesi için önce yanmasý gerektiði gibi… Keskin duruþlarýn iyi kalite politik bir bakýþ açýsýnýn, insanlýk hallerinin yuvarlak ve yumuþak hatlarýyla iç içe geçebildiði, baþarýlý bir film olan 25. Saat’i yýllar sonra tekrar seyredip kritiðini yapmak ancak bugüne nasip oldu…

Her ne ise, gelin þimdi biraz da “baþka” yaralara bakalým. Kafasý iyi çalýþan aktörler grubuna giren Edward Norton’un betimlemesiyle “ahlaki pasiflik” yaralarýna þöyle bir gözatalým. Çoðu haksýz edinimlerle saðlanmýþ yüksek standartlarýn bedelini içten içe, devamlý ödeyenlerin yaralarýdýr bunlar. 11 Eylül ile içi girmiþ, altý çizilmiþ New York’un öðretmeni, yuppie’si ve uyuþturucu satýcýsýnýn, derinleþtikçe filizlenen üzüntüleri bu sefer yazýlanlar…

Monty Brogan’ýn 24 saati kalmýþ. Zaman hýzla ilerlemekte; saatler ilk gün dövüleceði ve muhtemelen tecavüze uðrayacaðý bir cezaevi gerçeðinin boðazýndan aþaðý akmakta. Uyuþturucu satýcýlýðý sayesinde iyi bir yaþam süren Monty süre bittiðinde New York’a veda edecek. Son anlarýný mesleði yüzünden kendisine meþruiyet brifingleri veren ama açtýðý bar için oðlundan borç para almayý da içine sindirmiþ bulunan bir baba, kendisini polise ihbar etmiþ olmasý ihtimali bulunan kýz arkadaþ Naturalle, ailesinin servetine sýrt çevirmiþ ve kolej öðretmeni olmayý seçmiþ eski bir dost Jacob, parayla oynama konusunda çok iddialý ve hýrslý olan öfkeli yuppie-dost Slaughtery ile konuþarak, eðlenerek geçirmeye çalýþýyor zamaný… Öte taraftan hiçbir þeyden de emin deðil. Onlara, olanlara nasýl yabancýlaþtýðýný hatýrlamýyor, onlarýn kendisi hakkýndaki gerçek düþüncelerini bilmekten ise çok aciz.

Spike Lee’nin býraktým/yarýn býrakýyorum kývamýnda yaþayýp giden ama paçayý çok feci bir þekilde ele veren uyuþturucu satýcýsýyla, göbeðine yediði zýpkýndan dünyasý þaþan New York’u ayný enlemde ele almasý da hiç de öyle tesadüfi filan deðil bana göre… Senaryoya sonradan eklenen 11 Eylül gerçeði, filmin hiç de sempatik olmayan “uyuþturucu satýcýsý” karakterine ve onun arkadaþlarýnýn giderek sýkýntýya giren psikolojilerine öylesine güçlü bir uyumla eklemleniyor ki; Spike Lee’nin cümlesine bakýp gökyüzüne þöyle bir içten kahkaha atmak geliyor insanýn içinden: “New York’u 11 Eylül hiç olmamýþ gibi gösteremezdik” diyor Lee. O vakit sormak lazým, sayýn Spike Lee’ye: Bu hikâye 11 Eylül’süz bu kadar anlamlý olur muydu acep? Þahsen ben emin deðilim. Çünkü Monty’nin bir barýn tuvalet aynasýnýn karþýsýnda Eminem þarkýlarýný andýran bir öfke salvosu var ki bu sahne gücünü büyük oranda 11 Eylül trajedisinden alýyor. New York’a ve onu oluþturan etnik, ekonomik, kültürel ve sosyal olgularýn hepsine; yuppielere, brokerlara, Korelilere, Çinlilere, Hindulara, siyahlara, Usame bin Laden’e, babasýna ve arkadaþlarýna küfür ettiði ve hepsine “canýnýz cehenneme” diye haykýrdýðý aynanýn önünden gerçek muhatabýný bularak ayrýlýyor Monty: “Hayýr dostum, asýl senin canýn cehenneme. Elinde bir fýrsat vardý ama sen o fýrsatý kullanamadýn”. Norton’un 25. Saat’in neyi anlattýðý sorusuna cevap mahiyetinde söylediði “ahlaki pasiflik” burada anlamlý bir yere oturuveriyor. Olay yaptýðý iþin iyi olmadýðýný bilen adamýn, doðru kararýn ne olduðunu bilen bir adamýn bu kararý almada gösterdiði üþengeçlikten baþka birþey deðil aslýnda. Fonda, ikiz kulelerin enkazlarý arasýndan gökyüzüne uzanan hayalet vari ýþýklar var. Bir baþka açýdan, gençleri zehirleyen ve aslýnda kötü bir adam olmayan uyuþturucu satýcýsýnýn üþengeçliði ile üçüncü dünyada gereksiz faaliyetlerde bulunan ve buna karþý olmasý gerekirken “hareketsiz kalan” siyasi ve hukuki süreçlerin ahlaki üþengeçliði arasýnda bir benzerlik söz konusu. El hak pekâlâ bu da mümkün diyelim geçelim…

25.Saat’in Amerikalýlýk durumu ne John Woo’nun Rüzgarla Güreþenler -pardon- “Rüzgarla Konuþanlar”ýndaki kaba “birlik, beraberlik” vurgularýyla, ne de Scorsese’nin “Bringing Out the Dead”te çizdiði naif New Yorkluluk tribinin çýldýrtýcýlýðý ile doðru orantýlý. Spike Lee Amerikan tarzý hayatýn, daha spesifik olarak New York’ta yaþamanýn içinden samimi bir ses veriyor diyebiliriz. Bu þehir ve hayat tarzý onlarca düþmanlýða raðmen çok güzel þeyler de içeriyor. Ýlk sekanslarda bu son günün Monty’ye elveda deme günü olduðunu, çünkü onun sað kalamayacaðýný, kalsa bile onunla artýk kimsenin görüþmek istemeyeceðini soðukkanlýlýkla dile getiren Wall Street’in harika çocuðu Slaughtery’nin giderek “çözülüþü” ise filmin omurgasýný oluþturan etmenlerden yek diðeri. Hayat kalitesi üzerine yüzlerce diskur çekebilen bu adamýn kabuðu kalkýverince hicranlanmýþ tuhaf bir yara çýkýyor meselenin altýndan. Bu hal bir yönüyle biraz trajik. Ama filmin genel haline sinmiþ hava burada da esintileniyor: Þehirler ve insanlar, ancak üzüntü ve acý ile inþa olurlar; önce tahrip olmasý gerekir, anka kuþunun küllerinden doðabilmesi için önce yanmasý gerektiði gibi. Lakin bu iþ o kadar da kolay deðil! Lee’nin filmin finaline doðru, Monty’nin babasýnýn aðzýndan anlattýðý neredeyse folklorik “sýfýrdan baþlama” hikayesi için artýk çok geç. Ne Amerika için ne de onun suçlu çocuklarý için kaçacak bir delik ve sýðýnýlacak bir liman yoktur artýk. Zaman yeni hikayeler dayatmakta; akleden için “sorumluluk duygusu”nun baþrol oynadýðý, “ahlaki pasiflik”in býraktýðý izlenim gri alanlarýn ise çürük yumurtalara boðulduðu bir metin konmalýdýr sahneye.

Evet, 25. Saat için kýsaca: Keskin duruþlarýn, iyi kalite politik bir gözün insanlýk hallerinin yuvarlak ve yumuþak hatlarýyla iç içe geçebildiði, baþarýlý bir film diyelim.

Sözü artýk filmi seyredenlerin yorumlarýna býrakalým…

Ýyi seyirler diliyorum…




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sinema ve televizyon kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sinema Kültürel Meselemiz Haline Ne Zaman Gelecek?
Türk Sinemasýnýn Ezberini Bozan Yönetmen
The Man Who Wasn’t There 2001 (Orada Olmayan Adam)
Çit Filminin Düþündürdükleri (Rabbit - Proof Fence 2003)
Scenes Of A Sexual Nature (Aþk Manzaralarý) Filmi Üzerine
Bize: "Bol Acýlý" Aþk Lütfen…
Amistad Filmi ve Türkiye’ye Gelen 70 Afrikalý Devlet Baþkanlarý
Big Eyes (Büyük Gözler) 2014 Filmi Üzerine
Dünyanýn Bütün Sabahlarý (Tous Les Matins Du Monde 1991) Filmi Üzerine Birkaç Kelam…
Yapay Zeka (Artificial Intelligence 2001) Filmi Üzerine Birkaç Kelam…

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Neyimizi Kaybettik
Chp, Gerçekten ‘demokrat’ Mýdýr?
Seviye
Bir Çatýþma Zemini Olarak Kültür
Dikkat Bu Bir Siyasi Yazýdýr!
Milletlerin Ruhunu Taklit Öldürür
Hizipçi Memur Partisi Chp
Arzu Yeterli Deðil
Chp’nin Psikopatolojisi
Yarýn Bekleyebilir Þiir Kitabý Üzerine

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sözün Çiçeði [Þiir]
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.