..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir deliyle baþederken, yapýlacak en mantýklý þey normal rolü yapmak. -Herman Hesse
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yaþam > Yûþa Irmak




31 Aralýk 2021
Hiç Bitmeyen Deneyim  
Yûþa Irmak
Küçük bir çocukken bir an evvel büyümek için sabýrsýzlandýðýmý düþünüyorum þimdi… Belli ki bir þeylerden hoþnut deðildim. Yani, 7 kardeþin en küçük olanýydým ve annemle babamdan sonra büyük kardeþlerimin ayak iþlerinin hepsini ben yapmak zorunda kalýyordum. Her ne kadar bu duruma sinir oluyor olsam da kardeþlerim tavýr alýrlar endiþesiyle yapmak zorunda kalýyordum.


:FCD:
Küçük bir çocukken bir an evvel büyümek için sabýrsýzlandýðýmý düþünüyorum þimdi… Belli ki bir þeylerden hoþnut deðildim. Yani, 7 kardeþin en küçük olanýydým ve annemle babamdan sonra büyük kardeþlerimin ayak iþlerinin hepsini ben yapmak zorunda kalýyordum. Her ne kadar bu duruma sinir oluyor olsam da tavýr alýrlar endiþesiyle yapmak zorunda kalýyordum.

Ýlkokul yýllarýmda Aziz isminde sýnýf arkadaþýmdan bir günlüðüne ödünç bir kitap almýþtým. Aldýðým kitabý büyük bir hevesle eve getirip, evde kimsenin girmediði -hatta girmeye cesaret edemediði- misafir odasýnda okurken, anacýðýmýn beni çaðýran sesiyle irkilmiþtim. Annem beni çaðýrýyordu çaðýrmasýna ama okuduðum kitaptan kopamýyor, beri taraftan duyduðum sese de kayýtsýz kalamýyordum. Hâl böyle olunca ne okuduðumdan bir þey anlýyor ne de “lütfen beni rahatsýz etmeyin” diye sitem edebiliyordum. Zira çaðýran kiþi annemdi! Ve annem içimizden birine seslenmiþse, o sese aile fertlerinden birinin kayýtsýz kalma lüksü olamazdý. Hatta içimizden biri annemin gölgesine bilerek bassa ya da onun istediði bir þeyin tersi yapýlsa akþamýna divan kurulur, babam tüm kardeþlere büyükten baþlayýp en küçüðe kadar hesap sormaya baþlardý… Tabii ki bu sadece bizim aileye has bir durum deðildi. Doðu ve Güneydoðu bölgelerinde her aile de ayný þeyler yaþanýyordu. Uzun lafýn kýsasý Doðu’da anneler çocuklarýndan bir þeyi yapmasý için seslendiðinde, o sesin buyruðuna kayýtsýz þartsýz itaat edilmesi ve yapýlmasý gerekenin hemen yapýlmasý için gerekli olan kodlar daha onun karnýndayken genetiðimize iþlenivermiþti…

Evet, anacýðýmýn sesini duyduðum o an biraz gecikmiþ olsam da nihayetinde; “efendim” demiþtim. Anam: “oðlum hadi fýrýndan ekmek al gel” deyince suratým ‘mahkeme duvarý’na dönmüþtü! Garibim yüzümün asýldýðýný görünce engin merhametiyle; “bir dahakine Mustafa abini gönderecem söz” deyip beni yumuþatmaya çalýþmýþ, bir taraftan da ekmek parasýný çaktýrmadan avucuma sýkýþtýrývermiþti. Ben de mecburen yola çýkmak için hazýrlanmaya baþlamýþtým. Tabii öfkemden, diþlerimi sýka sýka ayakkabýlarýmý giymeye çalýþýyor bir taraftan da anneme: “niye o kadar kiþi varken hep beni fýrýna gönderiyorsun” diye sitem ediyordum. Ben bu adaletsizliðe kendimce kahrolurken en büyük abim: “Hazýr ayaðýnda ayakkabý varken sana zahmet akan çatýmýzý da tamir et edesi (“abisi” demek)” demez mi! Abimin bu gýcýk tavrý karþýsýnda iyice çileden çýkmýþ; “keþke büyük olaydým da sen de karþýmda böyle konuþsaydýn…” diye iç geçirmiþ, büyümek için her gün Allah’a dua etmeye baþlamýþtým… Nihayetinde o gün sinirimden aðlaya aðlaya fýrýna gidip, aðlaya aðlaya fýrýndan ekmeði getirip, aðlaya aðlaya diðer kardeþlerimle hep birlikte ayný sofrada yemeðimizi yemiþ, günü böylece bitirmiþtik…

O günden bugüne yýllar su gibi aktý geçti ve bendeniz þu an 41 yaþýndayým. Fakat yýlýn baþýnda 42. yaþýma girmiþ olacaðým… Acaba diyorum, þimdiki aklýmla o gün büyümek için gözyaþlarý içinde tekrar Allah’a dua etmek ister miydim?

Evet isterdim!

Ýsterdim, çünkü ben o yaþlarda bile insanýn baþýboþ bir varlýk olmadýðýný; sýkýntýlarýn insan için var olduðunu idrak edebilmiþtim. Yaþlýlýða doðru yaþ aldýðýmýz bugünlerde bile hâlâ sorunlarla, sýkýntýlarla uðraþmaya ve yaþamaya devam ediyoruz… Bu dünyaya; ne gülmeye, ne eðlenmeye, ne de gününü gün etmeye gelmedik deðil mi? Zengine bakýyorsunuz, bilinmez bir hastalýða yakalanmýþ hastane koridorlarýnda bir gýdým nefesi rahat çekebilmek için servetini ortaya döküyor, fakire bakýyorsunuz sýrf zengin olma uðruna yemediði nane, çekmediði çile kalmýyor, hatta tam “zengin oldum” dediði an ‘tahtalý köy’ü boyluyor. Sanýyorum insanýn mutlu günler ve güzel anýlar biriktirmesi herkese nasip olmuyor… Ýþte o nasipsizlerden biri de benim. Anlýyorum ki hayatýn içinde sorumluluklar yüklenmeye, sorunlarla, sýkýntýlarla, dertlerle, yaralanýp daha büyük darbelerle karþý olgunlaþa olgunlaþa yaþamaya devam etmek gibi bir zorunluluðumuz var hepimizin…

Bugün böyle düþünüyorum ama bu düþüncem küçük yaþlarýmda da böyleydi benim. Hatta o yaþlarda beni yerden yere vuran, içimi kor ateþler gibi yakan, hiçbir aþk deneyimini de yaþamamýþtým. Büyüdükçe böyle bir derdin olduðunu da öðrenmiþ oluyorsunuz nasibiniz varsa… Bugün, küçükken; biçimlendirdiðim, düþlediðim, özendiðim, hayatýn tüm renklerinin en alacalýsýný kullandýðým o resmimin aslýnda benim kalemimle þekillenemeyeceðini öngörebilseydim hiçbir þeye o kadar kýzmaz, düþ kurmaz, öfkelenmez, susar geçerdim…

Bugün ben de susuyorum. Bir taraftan susuyor, bir taraftan susuyor’um… Aslýnda ne var biliyor musunuz ister bir kýz çocuðu, isterse bir erkek çocuðu olsun þayet taþýdýðý o kalbe daha o yaþlarda hassas davranabiliyor, yaklaþabiliyorsanýz, elinize aldýðýnýz kalemle; çizerek ve yazarak derdinizi anlatabiliyorsunuz. Ben de o yaþlarýmda yazmayý tercih etmiþtim. Evet yazýyordum, hem de deli gibi. Çünkü yazmak benim zamanýmda zordu! Ben de hep zor olaný sever, imkansýz olaný daha o yaþlarýmda tercih etmeye baþlamýþtým. Düþünsenize kurþun kaleme; yeþili nasýl anlattýrýrsýnýz? Ben onu yazarak belletmeye çalýþýrdým kaleme. Bu yüzden de hep zor olanýn cazibesine kapýldým, gittim. Hani karþýmda duran bir kapýdan deðil de gözükmeyen ama var olduðuna emin olduðum baþka bir kapýdan girmeyi veya çýkmayý seçtim hep. Ve giremeyince de kendimi suçlamak yerine çocukken küçüklüðüme, büyüdüðümde de yazgýma baðýrdým çaðýrdým…

Þimdi gülüyorum halime. Çünkü düþtüðüm bu tuzaklarýn hepsini kendi ellerimle hazýrlayan da bendim! O zamanlar hiçbir þey gibi gelen yenilmiþliði bu yaþlarýmda tekrar yaþayýnca hayal kýrýklýðýný iliklerime kadar hissediyorum. Artýk ne elimdeki kaleme güveniyorum ne düþündüklerime, ne de canýmdan çok sevdiðim insanlarýn; sevgisine, aþkýna, merhametine, muhabbetine…

Evet, onunla göz göze ilk geldiðimizde ve bir süre sonra “olmaz” dediðim ama nihayetinde âþýk olmaktan kurtulamadýðým zaman da ruh halim tam olarak böyleydi benim. Kapkara bir deliðe bakarak, görmezlikten geldim yýllarca yüreðimde hissettiklerimi. Hadi küçüktüm, bilmiyordum siyahýn deðil, yeþilin yakýþtýðýný kendime; ama yýllar sonra bile siyah diye diretmem neyin kafasýdýr dersiniz? Ýnsan yýllar sonra anlýyor ki: suçlu ne kurþun kalem ne de renkler… Suçlu, renkleri kullanmasýný bilmeyen ve artýk büyüdüðünü gecikmiþ bir farkýndalýkla görebilen bu adamda! Ýlla sabahý sabah etmek gerekiyormuþ acýsýný kabullenebilmesi için insanýn… Yaþamasý þart mýymýþ bu kadar abartýlýsýný bilemiyorum; ama abartmak da kendi seçimimmiþ.

Evet, çok abarttým. Onun da dediði gibi: “bu abartýlý hislerin seninle ilgili biliyorsun deðil mi?!” O kadar ki þimdi neye içimin yandýðýný bile unuttum, kendimi kaybettiðim dakikalarda…

Artýk durdum ve duruldum.

Ýçim hiç yanmýyor mu?

Elbette yanýyor!

Ancak sebeplerimi artýk olgunlaþtýrdým… 42 yaþýna girmek üzere olan bu çocuðun bu zamana kadar, hayatýnda kocaman yer edinmiþ, intihara teþebbüs ettirmiþ, hiç bitmeyeceðini sandýðý o aþk ve onun aþkýna giden tüm yollarý nihayet kapattým. Bu öyle bir kapatma ki aþk bile benim gibi tuzaða düþmeye hevesli bir avýn kaçýp gitmekte olduðunu fark ettiðinde þaþýrýp kalacak, biliyorum.

Ey beni yerden yere vuran, halden hale sokan aþk!
Nedir bu kaprisin bilmiyor, anlamýyorum. Ancak artýk oynadýðýn usta taktikli oyunu görüyor ve biliyorum. Ne var ki bunu bilmek benim sana karþý taarruza geçmemi saðlamayacak! Zira sen! Beni her defasýnda küçümseyen ustalýðýnla, yine üzecek, yine yaralayacaksýn! Almýþ olduðum bunca yaraya, çektiðim bunca sýkýntýya, üzüntüye, vefasýzlýða raðmen istemekten, hayal etmekten vaz mý geçeceðim?
Elbette hayýr!
Ben yine imkansýzý istemekten, imkansýzý hayal etmekten bu can bu tenden ayrýlana kadar yüz çevirmeyeceðim... Sabahattin Ali'nin dediði gibi: “Periþan bir haldeyim. Fakat içimde kendimden bile sakladýðým bir ümit var…”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yaþam kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi'nin Düþündürdükleri
Ýki Burçlu Bir Kale: Zaman!
Kendini Anlatma Þekli
"Güzel"in Anadilini Konuþursak Ne Olur?
Yürek Evinde Oturmak
Dünyaya Açýlan Yol
Güzelliðin Evine Kurulmak
Kendini Çimdiklemek!
Zamaný Tende Durdurmak, Ruhu Cumada Diriltmek
Ýnsanlara Bakmaya Alýþtým

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
"Bu Dünya Ýþi Oyundur Oyun"
Üç Elma, Üç Yýldýrým
Sözcükler Ýçindeki Evren
Bir Çýðlýk
Çýlbýr (Yoðurtlu Yumurta)
High – Rise (Gökdelen)
"Ýyi", "Kurt", "Ceberrut", "Sosyal" Deðil "Kerim Devlet"
Eski Kitaplar Neden Okunur?
Sevgili
Nasýl Bir Ýnsansýnýz?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sözün Çiçeði [Þiir]
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.