Yaþamýn her aný hakkýný ister. -Goethe |
|
||||||||||
|
Bouvard ve Pécuchet, bu iki “zavallý salak” romaný Türkçeye çeviren Tahsin Yücel’in de dediði gibi, yarý aydýn tipinin en kötü örneðini sunarlar, çoðu zaman; bilginin her türlüsünü eþdeðerli olarak görür, düzeysiz yapýtlarla gerçek araþtýrma ve düþünce yapýtlarýný ayný kefeye koyar, hatta daha çok düzeysiz yapýtlardan yararlanýrlar. Her þeyden önce beylik bilgilere, ucuz genellemelere baðlanarak sorunun özünü gözden kaçýrýr, konularýn yüzeyinde çeliþkiden çeliþkiye sürüklenip dururlar… Flaubert’in, Bouvard ve Pécuchet’yi Aydýnlanma’nýn bilgi konseptini ve “Ansiklopedi” düþüncesini eleþtirmek için kurguladýðýný biliyoruz. Edward’ýn “bilgiyi az çok doðrudan doðruya yaþamaya, uygulamaya çalýþmaktan yola çýkarak, eleþtirellikten uzak bir biçimde bir metinden diðerine bilgi aktarmakla yetindiklerini” söylediði o iki “Zavallý Salak” da kýsaca; Bouvard ve Pécuchet sýradanlýk, bayaðýlýk ve aleladeliði tipleþtirirler. Basmakalýp düþünceler, yerleþik fikirler, harcýâlem görüþler! Bouvard ve Pécuchet’nin tam olarak özü bunlardýr. Milan Kundera’nýn unutulmaz eseri “Roman Sanatý”nda ise o basmakalýp düþünceler, yerleþik fikirler ve harcýâlem görüþler, “budalalýk” diye tanýmlanýr. Kundera’nýn “budalalýk”ý Gustave Flaubert’in, “Bouvard ve Pécuchet’nin yazarý Gustave Flaubert’in keþfettiðini” söyler. Kundera’ya göre, budalalýk Flaubert’in romanlarýnda varoluþun “olmazsa olmaz” bir parçasýdýr. Madame Bovary’nin kahramaný Emma Bovary’nin hayatý, budalalýklarýn bir çeþit tarihidir. Budalalýk, Emma’yý ölene kadar takip eder. Hatta ölüm döþeðindeyken bile baþucunda, týpký Bouvard ve Pecuchet gibi, “iki budala” vardýr. Birisi Eczacý Homais diðeri de Bournusien! Zavallý Emma, ölürken bile bu iki salaðýn budalalýklarýndan kurtulamamýþtýr. Kundera’ya göre, Freud’un ve Marx’ýn en sarsýcý düþüncelerinden bile önemli olan bu keþif; bayaðý, basmakalýp ve yerleþik düþüncelerle dünyayý anlamaya ve yorumlamaya çalýþanlarýn yani budalalýklarýnýn da keþfidir. Kundera da diyor ki; Gustave Flaubert müthiþ bir tutkuyla çevresindeki insanlarýn akýllý ve uyanýk görünmek için ortaya koyduklarý kliþeleri derleme iþine girmiþti. Üstelik derlediklerini 1850’lere doðru bir sözlük biçiminde bir araya getirmiþ ve “Yerleþik Düþünceler Sözlüðü” (Le Dictionnaire des Idées Recues) adý altýnda kitaplaþtýrmýþtý! Söz konusu sözlüðü, Türkçeye çevirenlerin önsözünde dile getirdikleri gibi; “Sözlük, beklenen tanýmlar deðil de bunlarýn yerine geçen ve gerçek taným süsü verilmiþ karýþýklýklar, yargýlar, halk arasýnda yaygýn olan yanlýþ kanýlar, saçmalýklarla” doludur. Flaubert, hýnzýrca bir tavýrla gerçekleþtirmeye çalýþtýðý amacýna ulaþmýþ gibidir: “Okur bu tanýmlarý hiç çekinmeden benimsesin mi, bunlara katýlsýn mý, yoksa kuþkuyla mý yaklaþsýn, bilemez! Çünkü, Jean-Paul Sartre’ýn Flaubert üzerine yazdýðý o aðýr incelemenin adý “LIdiot de la Famille” yani “Ailenin Budalasý” olarak biliniyor. Bayaðý, yerleþik, harcýâlem düþünceler veya þýk sýradanlýk! Flaubert’in kavurucu bir öngörüyle ortaya koyduðu gibi, budalalýk, her þeyin önceden verilmiþ, sakýz gibi çiðnenmiþ, alelade sloganlarla dünyayý, toplumu ve insanlarý anlamaya çalýþma çabasýndan baþka birþey deðildir. Konu ile ilgili Hilmi Yavuz’un “Budalalýðýn Keþfi” adlý kitabý okuyunca insan, Bouvard ile Pécuchet, Homais ile Bournusien gibi insanlarýn çevremizde ne kadar çok olduðunun farkýna varýyor… Bu insanlarýn ellerinde kendilerinin derledikleri “Yerleþik Düþünceler Sözlüðü” ile konuþup, düþünen(!) ve yazan Bouvard’lar, Pécuchetler’dir daha ötesi yok! Bunlar bu ülkenin, televizyon ekranlarýnda, edebiyat dergilerinde, gazete köþelerinde, politikada, hatta ve hatta sosyal yaþamlarýmýzýn içine kadar sýzmýþ bir parazit gibi yaþamaya devam ediyorlar maalesef. Son söz olarak Dostoyevsky’nin Budala’sý ile deðil Flaubert’in budalalarý ile yirmi birinci yüzyýla girdiðimizi söylüyor kýymetli hocamýz Hilmi Yavuz… Evet, sanýyorum yirmi ikinci yüzyýla da ayný durumun belki de daha beteri versiyonlarý ile gireceðiz galiba… Ýþin güzel tarafý o asrý biz göremeyebiliriz, ama görecekler için bu yazýnýn burada, durmasý gerektiðini düþünüyorum… Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |