İlk cümleyi nasıl kurmalıyım, nasıl başlamalıyım diye düşüncelere dalıyorum Giderek yazamayacağımdan, konuşamayacağımdan, hayal edemeyeceğimden korkuyordum ki korktuğum şeyler başıma gelmeye başladı Böyle düşünüyor olmamda bile en büyük pay onda desem onun gibi sizler de inanmazsınız..
Her neyse Doğrusu kararımı bildirmek için iki gündür bir şeyler karaladım ama fark ettim ki artık istesem de bir şey yazmak istemiyorum. Sitem değil bu. Söyleyecek sözüm yok. Kalmadı, tükendi Bitti her şey. Adına aşk dediğimiz bu tuhaf, garip bir türlü anlaşılamayan şey bitti. Bitmese ne yazar? Kimsenin dinleyecek, anlatacak hali yok. Sustu içimizdeki sevinçler Sevinçlerimizin sesi çıkmaz oldu. Çektiklerim, anlatabildiğimi sandığım ama anlatamadığım her şey susturdu onları.. Artık rahatım. Çok rahat..
Üç gündür uyumuyorum. Korkunç yorgunum! Üstelik düşünmekten kafamı hissedemiyorum. Bu gece de sabahlamak istiyorum. Lanet olası yüzümün uzantısı kadar sabahlamak.. Ben dursam ne çıkar? O yine gider akarsuların üzerindeki çer-çöp gibi; kaygılı, sıkıntılı, meçhul, tedirgin ve titrek.. Onun yüzü de akar ama o suyun kendisi.. Ben dolanır dururum yüzünde. O gece, ışıklı, mehtaplı bir gece.. Minicik bir üzüntüsü olmasın istemiştim ayrılırken: ben de ya varsın ya yoksun, arkadaş olamayız çünkü seviyorum demiştim, beklenti içermemesini istediği yeni teklifine değişti yüzü, titredi dudakları, nemlendi gözleri, çantasını aldığı gibi dışarı attı kendini derin bir iç çekerek.. Sonra arka kapıyı açıp valizini aldı yüzüme bakmadan çekip gitti Bir geriye dönüşü, bir çırpınışı da beklemedim doğrusu Dilim şişmişti anlatmaktan. Attığım adımlardan ayaklarım Sözlerim ki anlamını yitirdi ve kalan şeyler de o öyle gidince kopuverdi içimden
Oysa onun dudak izleri olan hoş sözlerinden seçkiler yaparak bu yazıyı yazıp mutluluğumu tekrar paylaşmak isterdim.. Hatta o da yapraklar da kuşlar da çok güzeldi diye bu yazıya başlamayı.. Ama olmadı!
Çok uzağız birbirimize Çok uzağıma düşüyor her şey. Hele hele o! O kadar uzak ve uzakta ki Eskiden de uzaktı, şimdi de uzak.. Bu ilgisizliğine yakışır gerçek nedenleri arardım aramasına ama arayasım yok artık. Arayan yanlarımın ağrıdığını hissediyorum hemen. Zaten aramama da imkân yok. Çünkü utanıyorum.. Oysa ben hep buradayım. Yanında! Dizinin dibinde! Avucunun içinde! O başka bir yerde, başka alemde
***
Sorumluluklarından bahsetti. Anne olmaktan, çocuk yetiştirmekten, işten, güçten, akıp giden zamandan, neden olamadığından, olamayacağından, yürütemeyişimizin sebeplerinden Sanki ikimizin de sorumluluğu yokmuş gibi.. Sanki insanlar hata yapmamalı der gibi
Bir ara aşk için bunlar çok sıradan bahaneler diyecektim ama sıradan biri olmaktan nefret ettiğini söyledi İki cümle iki cümleydi benim için O kadar yakından tanıdığım halde, hiç tanımıyormuşum gibi dinledim yeni fikirlerini
***
Ne ise ister telefon eder artık, ister uzatır elini İster konuşur, ister ayıklar çözer her bir şeyi.. Ben artık ayıklamak ve çözmek istemiyorum bu düğümü Zaten hayatımı, başkasının hayatında bulundurmayı başarmış biri olamadım hiçbir zaman.. O da beni böyle görmek istemezdi sanırım.. Ben, ülkemi, sevdamı istedim ondan.. Tek olmamı vermesini ya da unutturmasını Böylesi açık, seçik tüm yaşadıklarımız
Şimdi bu bekleyişlerimin sözlerimi kısalttığını fark ediyorum.. Ama kısa da olsa iletişim, iletişimdir değil mi?
Yani sesi yitmiş bir tanrının bana diyecekleri iletişim kurmak arzusu olursa elbet dinlerim Ve aşkla dinlerim üstelik Zira iletişimde olmak, mutlu kalmamak için hiçbir sebebimiz yoktu
Sevgilerimle