Doðaüstü henüz anlayamadýðýmýz doðal þeylerin adý. -Elbert Hubbard |
|
||||||||||
|
Bir kavramý geliþtirmek demek o kavramýn tüm inceliklerine vakýf olmak demektir. Yeni kavramlarýn üretilmesi ise düþünce kapýlarýný ardýna kadar açmamýzý saðlayacaktýr… Peki bunu nasýl saðlayacaðýz? Cevabý basit: Okumakla!… Peki ne okumakla? Bunun da cevabý basit: Farklý düþünen beyinlerin eserlerini okumakla… *** Bir dönem sað cenah yazarlarýn duygu dünyalarýndan süzülen en kötü eseri, sol cenah yazarlarýn en iyi, en popüler eserlerine tercih ederdim. Sol düþünür veya yazarlarýn ne dünya görüþünü ne hayat biçimini ne de yaþam felsefesini zerre kadar merak etmezdim. Sonra Cerrahi Tekkesi’nde bir iþ insanýyla tanýþtým. Bilgisine, görgüsüne, mütevaziliðine, ahirete yaptýðý yatýrýmlarýna hayran kaldým. Bu iþin sýrrý nedir diye sormuþtum; “Allah’ýn arzýnda bir tek biz yaþamýyoruz, O’nun milyarlarca kulu var. Dünyada yaþam süren bu farklýlýktan ben de payýma düþenlerle, yeni bir yol oluþturdum.” demiþti. O gündür bu gündür ben de bu minval üzerine yaþamaya çalýþýyorum. *** Batý dünyasýnýn etnisite anlayýþý bizim tarihsel yapýmýzý izah etmeye yetmedi. Fakat bizde de ýrkçýlýða geçit vermeyen bir; “millî-manevî mensubiyet ve aidiyet yaþanmýþlýðý” vardýr. Bu bir Rumeli-Osmanlý gerçeði olarak karþýmýzda duruyor. Bunu ister kabul et, ister etme ama bunu yok edemez, yok sayamazsýnýz. Osmanlý Devleti’ne dünyanýn her yerinde; “Türk, Türkler” derler. Ýhtida edene “Türk oldu” yani “Mühtedi”, dönene de “Türklükten çýktý” yani “Mürtet” derler. Ben bunu ilk önce babamdan, yaþlýlarýmýzdan dinlemiþtim. Sonradan kitaplardan okumaya baþladýðýmda oradaki “Türk”ün etnisite deðil, Batý tarihinin milleti olmadýðýný da öðrendim. Bu ne, biliyor musunuz? Koskoca, dev gibi bir ýrmaðýn, yataðýný geniþletmesiydi aslýnda… Sancýlarla, acýlarla, tepkilerle geniþletmesi yani… Geniþlete geniþlete küçük açýlarla bir yön bulmasý… Barýþ için, sevgi için, insanca yaklaþýmlar için; bazen ayný etnisiteden, ayný ýrktan deðil, ayný boydan-ayný koldan-ayný daldan-ayný kabileden aþiretten-hatta ayný aileden olmak bile yetmiyordu zira… Bilirsiniz, bizde birbirinin gözünü oyan, iki yaprak olmamasý için kuyusunu kazan, baþkalarýnýn hak ve hukukunu yiyip çiðneyen, hatta canýna kýyan kardeþleri hepimiz biliriz, gördük. Kimliklerin, aidiyet ve mensubiyetlerin insanýn, insanlýðýný arttýrmýyorsa oradaki genin veya ýrkýn ne önemi ne anlamý olabilir? Rafine edilmenin rafine olmanýn kýstasý budur, bu olmalýdýr diye düþünüyorum. Ayný þey Ýslam için de geçerli. Müslümanlýðýn senin insanlýðýný geliþtirmiyor, ýþýklandýrmýyor, yüceltmiyor, derinleþtirip inceltemiyorsa; o mensubiyetinin zerre kadar önemi yoktur. Demek ki sen; sevgi, güzellik, rikkat, þefkat, tefekkür, teemmül kapýlarýný açamamýþsýn. Ýnsan, kendi Müslümanlýðý için; þükran minnettarlýk kadir-kýymet bilirlik, tevhidi aþk, tevazu ve þefkat duygularý hissetmelidir. Öyle; gurur, kibir, tahakküm, ihtiras, hor görme veya küçük görüp övünmekle bu iþler olmuyor demektir. Peki, ben, dinim için yapmadýðým o gururu, kibiri, çalýmlanmayý, etnik kimliðim için yapar mýyým? Tarih, insanlarý, toplumlarý, zamanlarý harman eder, savurur, piþirir, yakar, serinletir; ama öte yandan da bazý terkip iksirlerini yapar kývamlandýrýr, hayatýn içine tekrar salar. Yeni hayatlar, bir devamlýlýk projesinde o iksirlerle tekrar çiçek açar. Bir kimyevî tekevvün manzarasýný andýran “dönüþüm ve deðiþim“lerle yeniden kurulur. Bir zaman diliminde birileri çýkacak; millet yapacak, devlet yapacak, tarih yapacak… Böyle bir þey olamaz. Buna da imkan ve ihtimal yoktur. Þimdi size, Prof. Niyazi Berkes ile Prof. Kemal Karpat’ýn çeþitli analizlerinden (Ýslâm’ýn Siyasallaþmasý ve Türk Düþününde Batý Sorunu) derlenmiþ bir fikri ilginize sonuç olarak sunmak istiyorum. “Etnik açýdan Türk, kendi kurduðu devletlere Türk adýný vermediði gibi baþkalarý da ona Türk dememiþ. Ama Osmanlý’ya Türk demiþler! Bu, etnik ilgilerin ýrkî köklerden uzaklaþýp sosyalleþmesi ve medenileþmesi gibi bir haldir ve bizim milletleþmemize iþaret eder. Bu sürecin sonunda biz ilk defa olarak, Türk adýný taþýyan bir devlet kurmuþuz. Etnik kültür tarihinde yokmuþuz gibi görülür ve gösteriliriz ama, medeniyet tarihi planýnda çok parlak bir biçimde varýz.” … Sizce de çok önemli deðil mi bu sözler? Sanýyorum, þablonlarýn en kötüsü, ezberlerin en kötüsü, “bilimsellik” etiketi taþýyanýdýr. Bu sözleri bir þablona, bir sosyolojik ezbere baðlayýp rahat edebilir misiniz? Ey insan, ey adem! Ve sen düþünmek zorundasýn! Rahmetli amcamýn eþi Arap’tý. Ablamýn eþi Adige. Ablamýn damadý ve dolayýsýyla da torunu Çerkes! Abimin eþi, dolayýsýyla onun çocuklarý Pomak. Bu bilgileri yazarken bile gülüyorum. Niye biliyor musunuz? Zira bunlarý eskiden dikkate almak, konuþmak gerçekten çok ayýptý. Tarihin, medeniyet planýnýn Türk’ü, bu demekti. “Homojenliði” yok dersen, ben sana “benzeri yok” derim. Orijinaldir, aslidir; ýrkçýlýða, þovenizme kapalý sosyolojik bir beraberlik kategorisidir. Ve benzemezlik terkibinin homojenliðe zerre kadar ihtiyacý yoktur. Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |