..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Usun ve deneyimin aksaçlılarınki gibi, ama yüreğin masum çocuklarınki gibi olsun." -Schiller
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İstanbul > Nazmi Ünar




25 Mart 2001
İstanbul'u Solumak  
Nazmi Ünar
Solumak, hem de İstanbul'u. Bir kaktüsün arkasındaki kum taneleri gibi sonsuz benim için. Her nefes alışımda hayat, her verişimde ise ölümü hissettiriyor bana. Herkes vapurun peşinde yarışan martılar gibi. Yarışıyorlar, yoruluyorlar ama farında degil...


:CCAA:
Küçük şelalelerin altında akan sessiz, derin, mavi. Kaybolan kanyonun içindeki küçücük hayat. Ne kadar da güzel oluyor güneşle birleşince. Sonra soğuyor. Çiçeklerin üzerinden geçerken derin bir acı veriyor. Hayatın, yaşamın acısı. İstanbul' u solumak gibi, duyarlı bir acı.

Solumak, hem de İstanbul'u. Bir kaktüsün arkasındaki kum taneleri gibi sonsuz benim için. Her nefes alışımda hayat, her verişimde ise ölümü hissettiriyor bana. Herkes vapurun peşinde yarışan martılar gibi. Yarışıyorlar, yoruluyorlar ama farkında bile değiller. Ucuz bir hamalım ben İstanbul' da. Hem de bedavaya çalışıyorum. İstanbul' u soluyorum.

Ben bir yabancıyım burada, buraya aşık, buraya bağımlı. Arnavut kaldırımlarını anımsıyorum. Ne kadar da zorlu değil mi karıncalar için.Bense hiç birşey düşünmüyorum. Düşünmeli miydim? Sadece yarıda kalmış biram için sevinmeli miyim, üzülmeli miyim, bunu düşünüyorum. İstanbul'u soluyorum. Akşamüstü oldu. Ben yine aynı tikime devam edip saate bakıyorum. Sahil ve kırmızı günbatımı. Acaba bunları yaşıyor muydum, yoksa uykuda mıydım? Sanki daha önce görmediklerimi şimdi görüyordum. Acaba özgür müyüm? Özgür adam uyuyor mu? Her şey değişiyor ; ben değişiyorum, sokaklar değişiyor, vapurlar hergün değişik insanları taşıyor. Oysa hep aynı insanları taşıyormuş gibi görünüyor. Bütün cevaplar değişiyor. Ama İstanbul aynı güzel, onun gibi. İstanbul' u soluyorum.

Erik ağacının meyvesi olmak istedim belki de ilkbahar aylarında. Ama ben sonbaharı severim. Sonbaharlar çok farklıdır İstanbul' da. Hüzünlenmiş ağaçların yapraklarını bırakmak istemeyişi, rüzgarların tanrıyı ispat edercesine esmeleri, bir ayrıdır İstanbul'da. Ve insanlar, onların hüzünleri de adam gibidir İstanbul' da.Yağmura inat gizli gözyaşları.İstanbul' u soluyorum. Eninde sonunda hepimiz kaybedeniz İstanbul' da. Yalnız ve yorgun. Sarhoş ve umutsuz. Fakat aşk var İstanbul' da. Herkesi seviyor, herkesi kıskanıyor. Bir arının güzel bir çiçeğe kıyamayışı gibi. Herkesin vazgeçilmez aşkı. İSTANBUL. İstanbul'u soluyorum.

Yorgun mavilerin, hırçın pembelerle savaşı var burada. Her gündoğumunda ve her gün batımında. İstanbul bizi gerçekten seviyor mu? Yoksa bunun farkında bile değil mi? İnce belli bir çay bardağından bakınca da aynı mı gözüküyor İstanbul? Yoksa biz bağımlımıyız sevgimize? Ben küçük bir hamalım İstanbul'da. İstanbul' u soluyorum. Acaba kaç kişi duyuyor İstanbul' un çığlığını, İstanbul' daki çığlıkları? Kaç kişi duyuyor İstanbul' un müziğini!! Aslında hergün yanından geçtiğimiz anılarla dolu yerlerin kaç kişi hakkını veriyor? Acaba senden nefret mi ediyoruz? Dürüstüm. İstanbul' u soluyorum.

Her masada, her köşe başında, her sokakta o var. Tatlı bir acı bıraktı arkasında, ince bir toz bulutu gibi. Sonra uçtu güzel ufuklara nazır. Düşünmenin vazgeçilmez yalnızlığı. Kanadı kırık kuşlar dolu burası, dalgakıranlar dolu, yalnızlık dolu. Bunlar ağır, hem de çok ağır. Ama ben iyi bir hamalım İstanbul' da. İstanbul' u soluyorum. Melekler ağlıyor burada. Her gerçek için ağlarlar zaten. Gerçek üzücü mü acaba? Kayıp bir şehir burası. Koskoca bir tarihin; mutlulukların, gözyaşlarının gizli yaşlılığı var burada. Öldürmeyen bir yara burası. Tarif edilemiyor, senin gibi, benim gibi birşey. Hey taşın toprağın altın İstanbul. Nice medeniyetlere, İmparatorluklara göğüs germiş İstanbul. İyilik desen sende, kötülük desen sende, aşk desen sende, karmaşa desen sende. Ne ararsan burada.Gel, gel.!! Solumaya çalışıyorum seni, duyarlılığımın altında.

Acaba en büyük aşkını ne zaman yaşadın? Kiminle yaşadın? Unutabildin mi O' nu? Terkedilmiş fakat ölümsüzsün. Ne kadar acı değil mi!! Sanki sigaranın sonu gibi. Hoş bir meltem esiyor şu anda, sanki dediklerimi teyit ediyormuşçasına. Anlamak istiyorum seni. Sen cennet misin, cehennem mi? Bir yılan olmak isterdim burada. En azından yürürken dürüst. Ama ben bir hamalım İstanbul' da. Seni taşıyorum ve seni soluyorum.

Buralar çok yalnız, buralar çok acımasız, buralar bağımlı, buralar aşık. Buralar seni istiyor güzelim. Buralar sana aşık. Evet İstanbul; Sen kazandın, ben kaybettim. Vazgeçilmez olan senmişsin. Seni yaşıyorum yalnızlığımda....



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yağmurun Sesi
Yaşam Üstüne Eleştirel Bakış
Düşünmemiştim
Unutulmuş Sevgiler
Kaçış
Bitti
Konya Ovası

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ben kalbinle, günbatımında olacağım... [Şiir]
Seni Seviyorum [Şiir]
Umut [Şiir]
Birgün Yollarımız Ayrılırsa [Şiir]
Gittiğin Günden Beri [Şiir]
Sensin Benim İçimdeki Başak Tanesi [Şiir]
Geri Ver [Şiir]
Ne Fark Eder ki [Şiir]
Hiçbir Şey [Şiir]
Garip [Şiir]


Nazmi Ünar kimdir?

Yürümeliyim, düsünmeliyim yürürken de, sonra bir parça aglamaliyim, sonra uzanmaliyim daglara, hüzünlenmeliyim bazi zamanlar, içim kan aglarken de gülebilmeliyim, bikmadan usanmadan, elimi açip gökyüzüne haykirmaliyim, yagmur yagdiginda her adimimi atarken ruhumu sayiklamaliyim, yeni bir güne yeniden baslamaliyim, sevismeliyim, sonra bir sigara yakmaliyim, bir kus gibi uçmaliyim kanatlanip, bir araba gibi hiz yapmaliyim gerektiginde, bazen de istemeden uyuyakalmaliyim, ruhum rüyalarin derinliklerinde, sonra kalkmaliyim, bir bardak su içmeliyim, bir tatli söz söylemeliyim herkese, GÜNAYDIN, ben uyandim.

Etkilendiği Yazarlar:
?


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Nazmi Ünar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.