Hayaller olmasaydı, umutlar dünde kalırdı. - Dolmuş atasözü |
|
||||||||||
|
Yalan... Tam yazın vedaya hazırlanıp doğayı sarıya boyamaya başladığı şu günlerde söylenseler bile, yalanlar cehennem sıcağı gibi oturur insanın yüreğine. Duymamış olmayı yeğler, görmemeyi dilersiniz. Ama hem duymuşsunuz, hem de görmüşsünüzdür. Yalan ihanetin soyadıdır. İnsanlar insanlara, devletrel devletlere, halklar halklara yalan söyler. Hatta kardeş bile kardeşine yapar bunu. Sevgilinin söylediği ise en incitici olanıdır. Kimse kimseye yalan söylememiş olsaydı, binlerce anne "Acaba oğluma ne olacak?" tasalanmalarında olurmuydu Kuzey Iraka gidipte ne arayacağını bilmediği yavrusu için. Baştakiler istedi diye oraya gönderiliceğini korkuyla nasıl beklerdi zavallı mehmet kışlasında. Hiç bir yalanın üzerine doğmasaydı güneş, güneşin bir an önce doğmasını bekleyen yadellere yolculuğa hazırlanan fidanlarımız elinde taşıyamadığı silahı kime karşı kullanacağını bilmeden nasıl giderdi? ... Bu akşam, yine hangi kadehler, yine hangi yalanların yol açtığı kahırlarla dolacak. Bir baba, milyonlarca umudunun bir yalan tarlasındaki hasada kurban gitmenin eşiğindeki evladına ağlayacak. Bir sevgili, küfür edecek, acı biçecek. Ve, bir yerlerde, yalanı sahneye koyan yalancı aktörlerin yalancı şahitleri, yalanların yarattığı acıların ayırdında, dört kol çengi olacak. Irakta Kimyasal silah varmış, yalandı ve ispatlandı. Aynı yalanın kanun koyucuları yeni yalanları sahnelediler bile. Yalan ihanetin soyadıdır demek bile yetmiyor bazılarına. Bir uzun dönemde bir çok şeyleri birlikte paylaştığın dostlarını bile en umulmaz zamanlarda sana karşı çamur atarken görmek te yalan değilmi? "al bir avuç pislik her yanına sıvazla". Ha evde sana yemek yapmakta olan ve hayatında senden başka erkeği düşünmeyi bile kafasından geçirmeyen eşine, yada işinden evine evinden işine gidip te evde bekleyen helalinden başkasına uçkur çözmeyene ihenet ne anlam ifade ediyorsa, başkalarına yaptığın iftiralarında ifadelerini iyi hesaplamalısın. Varsa yürek hesap ister, kanıt ister. kuru sıkı atmanın zamanı geldiğinde çevrenin ve seni sevdiğini sandığın insanların gözü önünde ne olacağını bilmek ister. Yazması da öyle kolaylaştıki hiç bir konu bulamazsan boyalı basın gibi dostlarına, ahbaplarına, aynı sayfada yazanlara iftira at gitsin. Sorarlarsa eğer bir gün hesabını dersinki "YALAN ben öyle bir şey söylemedim." Bir kere yok olmaya görsün sevgisizlik insanın yüreğinde. Bugün bir sevgiliye, yarın başka bir sevgiliye. Yalanlarla saadetin geleceğini, dostlukların ayakta duracağını düşünmek bile aptallıktır. Çünkü hiçbir sevgi, hiçbir dostluk, yalanlar üzerine oturtulmaz. Oturtulmaya çalışsa bile uzun süre ayakta duramaz. İyi de ne yapmak gerekiyor o zaman? yalanlardan, yalansız bir dünyadan arınmanın çaresi yok mu? Var elbet, olmaz mı? İşin özü özgüvendir. Siz ayaklarınızın üzerinde durmayı becerebildiğiniz sürece, hiçbir yalan sizi örseleyemez. Ama ayaklarınızın üzerinde durabilmek de zor zenaattır. Hüner ister, yürek ister. O hüner, o yürek varsa korku yersizdir. Kim ne yalan söylesin, fitneler, fesatlar, kıyıcığınızdan bile geçemez. Sadece bir ağız dolusu tükürük birikir damaklarınızın arasında. Tükürür, aklanırsınız. Sözüm her dönemde bukalemun gibi renk değiştirenlere, Sözüm döneklere, hayınlara, yalancıya, ihanetçiye. Sözüm dağlarına bahar gelmez memleketimin dağlarına huzur vermeyenlere, Sözüm huzur adına Amerikan askerlerini ülkemizden elini kolunu sallayarak Iraka gönderdikleri yetmiyormuş gibi sözde komşu ülkenin huzuru adına ülkemin askerini oraya göndermek için üç kuruş paraya avuç açanlara, Sözüm sana, ona buna, sözüm sevdiğini aldatıyorum diyerek aslında kendini aldatanlara, Haydi ben, haydi insanlarım, haydi ülkem, haydi halkım!... tükürelim artık!... Ağzımız boşalsın yüreğimiz kurtulsun!... Ortalıkta öylesine sahtekarlarla doldu ki... Sizlere sesleniyorum fakirin parasını boğazda har vurup harman savuranlar, Sizlere sesleniyorum bankaları hortumlayıp yatlarda, yalılarda cirit atanlar, Sizlere sesleniyorum Atatürkün kurduğu ülkeyi bir arap ülkesine çevirmeye çalışanlar, Sizlere sesleniyorum çöplükten beslenen yüzbinlerce insanı görmezden gelenler, Sizlere sesleniyorum sözde aydın olup her iktidarda dönenler, Bu halk bir gün sizlerin yakasına yapışmaz mı? Halk sizden hesap sormaz mı? Teypte de bir ses yükseliyor, SENİ SEVİYORUM! İçinde fitnelik, fesatlık, yalancilik, sahtekarlık olanlar sevgiden zerre kadar tadamazlar. Yalan ihanetin soyadıdır. Sabaha daha az küfürsüz çıkabilmek için yüreğinizi kemiren ihanet virüsünden kurtulun. Yalansız bir sabah vakti inadına buluşmak üzere...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Erdal İrfan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |