Yazar yazı yazmayı başka insanlara göre daha zor yapan insandır. -Thomas Mann |
|
||||||||||
|
Gerçekten istemiş miydin beni? Ruhunun içinde gezinerek masalsı güzelliğini en son bende tüketmek miydi amacın? Başarabildin mi? Ben senden yeni bir hüsran doğurarak yeniden yenilgilere hazırladım kendi kendimi. Ben yalnızca senin olamadım. Hiçbir zaman olamazdım da. Yaşanan onca aşkın arkasında hep eksilip, hep başkalaşıp tekrar tekrar sevdalara soyunup durdum, geçmişi her defasında unutarak ve alışarak unutkanlığıma. Belki de çok bencilceydi, acı veriyordu ama ben böyle varolmuştum bir kere ve aşk beni böyle kabul etmişti küçük sonsuzluk oyununa. Oyunu bozamazdım. Gecelerin karanlıkları benim için doğuyordu her defasında, yalnızlıklar bana özel yalnızlık oluyordu çünkü. Çünkü acı en çok bana yakışıyordu. Terk etmek ve terk edilmek benim için gerçek oluyordu. Bu yüzdendi işte düşlere hiç kimseyi dahil edememem. Her sevdanın sonundaki acının daha sonra mutluluğa dönüşmesini görmekti amaç. ben hep kötüydüm ve hep kötünün ardından bulunuyordu mutluluk. Ben hiç mutlu olamayacaktım. Bunları bildiğim içindi seni acıların içinde tek başına bırakmamanın tek nedeni. Aşk birgün herkese acıyı gösterir. Herşeyi yerli yerinde bırakıp hep acıyı hissettirmeden gitmeyi denedim defalarca her sevdanın sonunda. Beni engelleyen acıya aşık bir çocuktu içimde durmadan tekmeleyen en umut dolu yanlarımı. Yalnızlığı her defasında bana mahkum etmeliydi. Bu yaşamımın kuralıydı. Ben yine ihanet etmeliydim mutluluğu hakeden bir eş yüreğe daha isteksizce. Ben, yalnızca ben olmalıydım çünkü. Sonsuz bir gücün yaradılışımdan beri bana verdiği acınası acıya müptela yanımdan dolayı. Sonra bir gidişi izlemek düşerdi gözlerime. Sanki çok mutlu olmuşum gibi hem hüzünlü hem huzurlu bir bakış yerleşirdi yüzüme. Okunan lanetlerin hepsi içime akardı. Seninkiler gibi. Daha öncekiler gibi. Ben eskisi gibi tutsak olduğum acıya bırakırdım kendimi istediği kadar kemirsin diye ruhumu. Gidense mutluluğa gittiğini bilmeden gözyaşları dökerdi adımlarının değdiği kimsesiz kaldırımlara. Onun için mutluluğun kapısı açılmıştı farkında olmadan. Benim içinse hiç kapısı kapanmayan yalnızlık uçurumu. Bir yalnızlık senfonisine daha hazırlıyorum kendi kendimi hiç kimseye hissettirmeden yavaşça. Bu seferki daha büyük bir bozgun olacak biliyorum. İçimdeki acıya aşık çocuğa en büyük hediyeyi vereceğim bu kez. Acının en son noktasını. Senden bana kalacak koskocaman bir acıyı uzatacağım ellerine. Son olacağını ümit ederek, senin yokluğundan daha büyük bir acı görememek dileğiyle, bugüne kadar hiç ıslanmadığı kadar ıslatarak kaldırımları. Seni de o anda hiç anlamayacağın mutluluk kapısının önüne göndereceğim tükenişimin en büyük zaferini kutlamaya hazırlandıktan sonra. En büyük mutluluğu sana hediye ederek son vereceğim acı biriktirme seanslarıma. Ve bu sefer herkes duyacak, meçhul bir yerde, meçhul bir zamanda. Acıya aşık bir çocuk öldürüldü diye..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Barış Kılıç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |