|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
25 Kasım 2003
Sulu Portakal
Umut
Kendim den de çıkmak istiyorum. Bir kapıdan çıkar gibi rahat ve kontrol etmek istemiyorum kilitledim mi acaba diye. Yalnızlığım ve bomboşluğum arasında bir soluk almak istiyorum izin verirseniz...Bir de lezzetli portakal istiyorum ... |
|
Çok sıkılıyorum düzenli yaptığım o var. Küçük küçük eciş bücüş sıkıntılar. O kadar çok yapıyorum ki bu şeylerden. Bakkaldan bira alırken geliveriyor cebimden elime para üstünü koyarken, yolda yürürken arkamda sinsi bir iz bırakıyor sanki. Yüzümü yıkıyorum , kalan ince bir tabaka mutsuzluk. Beyoğlu’nda kitap karıştırırken dökülüveriyor sayfaların arasından o küçük mutsuzluklar. Çay söylüyorum, hemen fark ediyorum şekerlerin yanında gelen sıkıntıları. Uykusuzluğum, mutsuzluğum ve yığınla gelen heyecansız günleri taşımaktan yoruldum.
Farkında mısın senelerdir Antarktika’da yaşıyor gibiyiz. Yaşadığımız çevreyi o kadar sahiplensek de bir o kadar yabancılaşıyoruz. Sıradanlaşan ve samimiyetsiz günaydınlarla başlayıp içten gelmeyen içi boş hoş çakallar la bitiriyoruz günü, ve kalemiz saydığımız adamakıllı yalnızlığımızı bile denemeye çekindiğimiz evlerimize akın ediyoruz.
Kendim den de çıkmak istiyorum. Bir kapıdan çıkar gibi rahat ve kontrol etmek istemiyorum kilitledim mi acaba diye. Yalnızlığım ve bomboşluğum arasında bir soluk almak istiyorum izin verirseniz ve kendim izin verirsem mutlu olmak. Bir de lezzetli portakal istiyorum sulu masum bir kavuniçi ve Ege’nin büyüsünü içine çekmiş lezzetli bir portakal. Mut ve mutsuzluk birbiri içinde harman olan dostça bir beraberlikle yanımda dursun istiyorum. Sol elimi sağ elimle sol gözümü sağ gözümle içimi dışımla paylaşmak istemiyorum artık. Yoruldum Afganistan’daki yalnızlığımdan,yoruldum Çin’deki benden. Ben İstanbul’un göbeğinde buzullardaki ıssızlığı yaşamak istemiyorum. Yalnızım ama ve bir de yanlış mıyım diye soruyorum kendime ve şimdi sana , ah bana.
Samimiyetsiz yalanlarınız üstüme öylece yapışmış, çaresiz bir kasa toplanmış balıklar gibi duruyoruz, ağzımız bir açılıp bir kapanıyor, ölüm önce içimizin temizlenmesi sonra kızgın bir yağda pişme ile sonlanacak . Ne güzeldi mavi sular diye kaçımız düşünüyor, o kadar pişkiniz ve kabullenmiş ki, yanımıza salata yapacaklar mı diye bakışıyoruz. Biliyor musunuz biz kendi mutsuzluğumuzda boğuluyoruz.Ya kasanın içinde, yada balçıkla dolu mutsuzluğumuz bizi kabul ederken, o sulu kavuniçi portakalların mavi denizli sahilleri kimi barındırıyor biliyor musunuz?
Bizi değil, bu kesin.
:: Ben de... |
Gönderen: özgecan55 / hala ankara
|
8 Aralık 2003 |
|
| Biliyor musun: Ben de dağ çilekleri özlemliyorum büyük, büsbüyük şehirlerde... |
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Soluk alan tek yanım şiir. Yolda yürürken yüzüme çarpan esintide saklı,içtiğim su da,gülümsememde ve gözyaşında,boğulup da içinden çıkamadığım anda da,mutluluğu bulutların beyazlığında gezdirenin de şiir olduğunu biliyorum. ,yetmez mi. ,.
Etkilendiği Yazarlar:
Yılmaz Odabaşı,Şükrü Erbaş,Edip Cansever,Metin Altıok,Cemal Süreya
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|