..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutsuzluğa düşmeyin. -Charlie Chaplin
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar > Nilgün Engin




25 Aralık 2003
Bardak  
Nilgün Engin
Bardağın yarısı dolu olduğu sürece hayata katlanmak en az kendimize katlanmak kadar kolay


:BBEA:
 
 
Hiç,  1,55 boyunda, 70 kilo ağırlığında, 100-120-100 ölçülerinde bir öğretmeniniz oldu mu?  Öğle teneffüsünden sonraki ilk derste siz uyanık kalmak için çabalarken, iki sıra arasındaki boşluğa ancak  sığmak suretiyle sınıfı bir boydan bir boya kat eden bu biçare yaratığın neden dar bir etek üzerine kalın bir kemer takıp onu da hayli geniş bir alan kaplayan göbeği üzerine düşürüverdiğine uykunun tatlı koynuna dalmadan önce meraklandınız mı?  Hatta bu konunun, chat odalarında -ya da bizim zamanımızda  komşunun bahçe duvarında oturup çekirdek çitlerken- dertleştiğiniz arkadaşlarınıza da dert olduğunu  hiç fark ettiniz mi? Neden siz, 48,5 kilodan 47 kiloya düşmeden asla gömleğinizi pantolonunuzun dışına çıkarmamaya yeminliyken, bu biçare kadın hangi güdüyle  boyu kadar bir kemeri o sarılmakla bitmeyecek göbeğe “düşürüvermekteydi”? Hiç mi aynaya bakmamaktaydı? Ne kadar kötü bir görüntüsü olduğunu anlayamayacak kadar saf mıydı, hiç mi bir yakını yoktu onu uyaran vs. ? 
Ben lise birinci sınıftayken aynen böyle bir coğrafya öğretmenim ve beynimi kurcalayan benzer sorularım vardı,  tahmin edileceği gibi, hayır, bu kafa yorucu  probleme arkadaşlarımla da  çözüm getirememiştik. Ta ki,  öğretmenim yaşına  yaklaştığım bu son günlere gelene dek... 
Bu noktada anahtar kelime: Zaman. Hani  şu eskiden  45 dakikalık ders süresince, şu sıralar 8 saatlik mesai sırasında  bir türlü geçmeyip de öğle teneffüsünde ya da bir cumartesi öğleden sonra bir çırpıda akıp giden zaman...  İşte sözü geçen zaman bir ayna karşısında iken çok ağır geçiyor. Öyle ağır ki,  adeta duruyor karşısındaki için.  48 kilo önce 48,5, sonra 48,6, daha sonra 49, ve nice sonra 51 oluyor.  70 kiloya ulaşmak ise bir asra yakın sürüyor ayna karşısında. Milim ve milim artıyor yağlar, santimcik açılıyor etek belleri, pantolon düğmesi iliklenmeyiveriyor bir yıl boyunca. Gardırobu yenileme kararı için iki yıl bekleniyor,  36 bedenden 38’e çıktığını ayna karşısındaki itirafta biraz zorlanıyor. Görünmüyor ki, sadece azıcık sıkan bir elbise var, belki de temizleyicide çeken.  İşte böylece 20’sinde eteğin üzerine iliştirildiğinde çok hoş duran kemerin 40’ında yaklaşık iki misli genişlikte bir bele yerleştirilmesi hala çok iyi bir fikir olarak görünüyor, ayna karşısında kendine göz gezdiren coğrafya öğretmenime. 
Kot pantolonuyla  pazara giden anneannemde de benzeri bir ayna var, saçını hala at kuyruğu yapan  halamda da. 
Ancak zamanın iki hali gibi, hızlı ve yavaş; aynanın da iki cinsi var anlaşılan, dost ve düşman... Bendeki dost, anlaşılan öğretmenimdeki de. Baktığımda hala aynı parlaklıktaki gözlerimi görüyorum, çevresindeki  çizgileri değil. Elbette onlar da çok yavaş geldi,  alışabileceğim hatta sevebileceğim kadar yavaş... 
Bizlerin aynasına yansıyan bardağın yarısı kesinlikle dolu...
             



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sona Gelince
Sevginin İçini Doldurmak

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Çınlama [Şiir]
Denklem [Şiir]
Anlaşılmaz [Şiir]


Nilgün Engin kimdir?

Dünyadaki zamanımı hoş geçirmeye çalışıyorum, yazmak da bu hoşluklardan biri. Düşünüyorum, irdeliyorum, didik didik ediyorum; paylaşmazsam olmaz. . . Amacım ne akıl vermek ne günah çıkarmak. . . bu kutuyu doldurmakla "yazar" payesine ulaşmış da hissetmiyorum kendimi. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Hayal dünyamı zenginleştiren tüm masalcılar, Andersen'den başlayıp Tolkien ya da Spielberg'e kadar uzanan uzun bir liste.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Nilgün Engin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.