En güzel özgürlük düşü, hapishanede görülür. -Schiller |
|
||||||||||
|
Başını yorgun bir şekilde kızının omzuna yasladı ;feri kesilmiş gözleri , artık çok yakını bile seçemiyordu. Elleri titreyerek verilen suyu içti ve öyle bir ah çekti ki kızı, çaresizlikle saçlarını okşadı, iyice ağaran saçlarını. Ne güzel günler geçirmişlerdi beraber. Çocukluğunun en güzel anları denildiğinde hep babası ile ağabeyi gelirdi gözlerinin önüne. Boğaza gitmek,denizi seyretmek çok mutlu ederdi onları. Ama babası denizi görünce hep hüzünlenirdi eskiden beri...Dedesi kaptanmış,babası da kaptan olmak istemiş ama kocasının yokluğundan yüreği yanan anneannesi, izin vermemiş. Ne zor bir şey istediği bir şeyi gerçekleştirememek,diye düşündü. "Ben öğretmen olmak istemiştim ve şimdi sevdiğim bu işi yaparken huzur doluyum." diye düşündü. Dışardan denizden gelen esintiyle birlikte balıkçıların çığlıkları girerken içeri babası dalıp gitti. Uyandırmaktan korkarak sessizce babasının üstünü örten Işık ,parmaklarının ucuna basa basa odadan çıktı. ***, 15 Ekim 1959 Pazartesi Işık,sabahın ilk ışıkları inmeden evlerine duyduğu tıkırtılara uyandı. Evde babasından başka kimse yoktu; içini derin bir ürperme sardı. Bir an ne yapacağını bilememenin çaresizliğini yaşadı. Sonra tüm gücünü topladı ve sessizce yataktan çıkıp kapıya doğru ilerledi. Ses, babası Ayhan Beyin odasından geliyordu. "Eyvah!" diyerek odaya doğru ürkek adımlarla ilerledi. Çevrede dolaşan hırsızlık haberlerini o da duymuştu,babasının maddi gücü de bilinen bir gerçekti. 16 Ekim 1959 Salı Kapını altından hafif bir ışık sızıyordu, ama hiç ses gelmiyordu artık,tüm cesaretini topladı ve yavaşça kapıyı açtı. İlk önce babasının yatağına gitti gözleri, o da nesi! Babası yatağında yoktu, tam kafasını çevirecekti ki babası sessiz ve titrek sesiyle: --Özür dilerim kızım,uyandırdım mı? --Yok babacığım, uyanmam önemli değil. Siz ... ne yapıyorsunuz? Üşüyeceksiniz... O an babasının masa lambasının cılız ışığının altındaki defterini gördü. Bu defter yıllardı babasının masasını süslerdi bir biblo gibi ve hiç kimse ona dokunmaya cesaret edemezdi. Kilitli bir defter değildi ama ta çocukken bir kez onu ellerine aldıklarında babasının yaptığı o uyarıyı hiç unutmamışlardı: "İnsanlara ait bir şeye izinsiz dokunmak,çok ayıptır!" Bu tok sesi hiç unutmamışlardı ve ne o defteri ne de bir başkasına ait bir şeye bir daha hiç dokunmamışlardı. Bu düşüncelerden babasının sesiyle uzaklaştı. --Gel yavrum,otur yanıma. Keşke ağabeyin de burada olsaydı, bu anı onunla da paylaşmak isterdim. Gözlerindeki bir anlık dalgınlığa yenilmedi. --Bu defter bir ömrün hikayesi kızım. Yıllar önce amcam beni içinde bulunduğum çaresizlikten kurtarmak için yurt dışına çağırdığı günlerden beri fırsat buldukça yazdım yaşadıklarımı. İnsanoğlu kuş misali yavrum.Ben bir insanın yaşayabildiği şeylerden çoğunu yaşadım.Yaşam,hiç beklemediği anlarda insana tokatını indiriyor ve sen daha ne olduğunu anlamadan bir ikincisi geliyor....Gecenin bu vaktinde neden bunları sana söylediğimi merak ediyorsundur. Bu gün ben kendimi batan bir güneş gibi hissettim...Bu ömrüm tükenip de aranızdan ayrıldığımda siz bu defteri elinize aldığınızda benim sözlerim gelecek aklınıza ve belki de benim anıma hürmeten tek bir satırını bile okumadan kaldıracaksınız onu ve her baktığınızda -eminim ki sevgiyle- beni anacaksınız. Ama yavrum,babanız neler yaşamış bilemeyeceksiniz. İstiyorum ki benim yaşadıklarım tecrübe olsun sizlere ve benim attığım yanlış adımları atmayın. İstiyorum ki benim de duygularıyla, arzularıyla, umutlarıyla bir insan olduğumu hiç ama hiç unutmayın. Şuna inanıyorum ki bu dünyaya iki evlat kazandırdım ve onlar hiç bir zaman benim başımı öne eğdirmeyecekler. Annenize gelince, belki bu defterdekileri okuyunca benimle evlendiğine pişman olacak...bilemem belki de keşke onu daha iyi anlasaydım diyecek. Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum babam konuşurken. Ona sarldım ,sanki yıllardır hiç sarılmamıştık, sanki onu yeni görmüş gibiydim. Ellerini,o sıcacık ellerini uzattı ve ellerim avuçlarında gözlerime sevgiyle baktı. --Kimseye bir şey söyleme,annen zaten huzursuz. Sonra Emre de yurt dışından gelince ona da verirsin. Herkes kendi okusun defterimi tek başına ,bir roman okur gibi. İnan ,hayatım roman. Önce sen kızım , önce sen oku; ilk sen tanı Ayhan'ı. Onlar geldiklerinde belki güneş batmış olur zaten. Bir elimi bıraktı, öbür elim titreyen elleri arasında adeta kaybolmuştu; o siyah deri kaplı defteri kucağıma bıraktı, saçlarımı okşadı ve alnımdan, neden bilmem alnımdan öptü. Sonra sessizce kalktı, yatağına gitti ve bana şöyle seslendi: --Hadi, al hazineni ve git yat yavrum. Sevgim seni korusun. Bağrıma bastığım kitapla yanına gittim. Binlerce belki de milyonlarca öpücüğe boğmak istiyordum onu, ama tek bir öpücük kondurdum yanağına, üzerini örttüm ve korkuyla girdiğim odadan , içim titreyerek bilinmeyen duygularla ayrıldım. Odama girer girmez hemen kapıyı kapattım ve babamın defterini yatağımın üzerine koydum, sessizce oturdum. Sanki babam yanımdaydı, o defter ve babam bir bütündü. Yıllardı hep güzel ilişkilerim olmuştu babamla, çocukluğumdan beri ne zaman canım yansa anneme değil, babama koşardım. Bana bir kez olsun bağırdığını, beni bir kere kırdığını hatırlamıyorum. Ve şimdi babam, canım babam en değer verdiği şeyi bana vermiş, ilk benimle paylaşmıştı. Bir an yeniden gidip onu öpmek, sarılmak istedim ona, ama belki de uyumuştu. En iyisi sabahleyin ona duygularımı söylemek, diye düşündüm. Şimdi ne olacak? Açsam mı? Uzun bir tereddütten sonra ellerim titreyerek defterin ilk sayfasını açtım: "Ayhan'ın Yaşamı" yazılıydı babamın o hep beğendiğim el yazısıyla. Başka bir şey yok. İkinci sayfayı da çevirdim ve sözcükleri adeta su gibi içercesine okumaya başladım: 16 Ekim 1907 Salı ................................. ***
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SERAP HOCA, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |