Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Islansamda anadan üryan Yıkansamda çırıl çıplağım Koş sen bana şurup dudaklım Gözlerindeki zehiri akıt damarlarıma Şu titreyen tutkularım içimde zangırdatan heyecan Kanım kıpır kıpır Var mı coşkularıma yan bakan Ezelden beri yaşarım yu- nus gibi Ezelden beri coşarım kerem misali Ezelden beri tutkulu bir deliyim çılgınlıklara kılıç sallayan İşte ispatı mecnun şu içimdeki Ferhatım be; İndiririm senin zehir gözlerin için dağları, tepeleri Gösteririm cümle aleme dibini İnan ki içimi ıslatırcasına akan Şurup gibi her yanımı amansızca yakan Bir dil gibi çıplaklığımı fütursuzca yalayan zehir gözlerin için bozarım ettiğim bütün yeminleri İçesim geliyor Yiyesim geliyor ekmek gibi bir şey Öpesim geliyor Kibar gibi olur her şey Nefesim geliyor boynuna Ne kadarda kışkırtıcı bir şey Tutkularım çıldırtıpta beni, bana karşı geliyor Deli olunacak şey Tanrım Canım seni çektikçe çekiyor Canım zehir gözlerini Canım şurup dudaklarını istiyor Şurubuna isyankarım Of lar derimin altından yakıcı bir yel gibi geçip dağlıyor içimi aşkım Vay vay vay yanıyor çıtır çıtır Tütüyor bak işte Yanık kokusu geliyor uzaklardan burnuna kızarıyor bak tenim canım Ateşle oynuyorum Ateşli fantazileri oh içimde yaşıyorum Bak şu tenime bal tat Bak aşk fışkıran sözlerime Bak alev fışkıran gözlerime Girde içinde senin için serdiğim aşk yatağımızda sere serpe yat Bak şu kalbime Aaay ay ay Titriyor yerinden fırlayacak şimdi hadi dokunda elini uzat Kopar kalbimi şurup dudaklarınla kökünden Isır Sustur haykıran tenimi Çıkar zehir gözlerinle üstümdekileri İç beni İç iliklerimden dökülen her şeyi Sömür iliğimi, kanımı, canımı, nefesimi Unutamazsın bir daha bu içtiklerini Ömrün uzun, ömrün olur Ben gezerim koy koy içinde Gözlerinin irisinde Hatta bir esir gibi hapsinde Akar hayatın serinden Ben koşarım damarlarında inceden inceden derinden Bak çiçekler açıyor teninde dudaklarımın geçtiği yerlerinden Okşarım seni içtiğim her yerinden İzim kalır damga damga MÜHÜRÜM OLUR AŞKIM SANA PRANGA PRANGA Tuz olurum kanına Buz olurum canına Tatlı şeker olurum şurup dudağına Acı olurum zehir gözlerinin farına Keserim dilim dilim Dilim çizer ikimizinde adının yazdığı bir kalp göbeğine Noktasını koyar çilim çilim göbek çukurunun içine Haykırırsın ooof kopuyorum, bende uçuyorum diye Kuş olursun Kollarımda tuş olursun, dalarsın hayallerin döşeğine Kesilir ayakların yerden yükselirsin gök yüzüne Gezerim seni Bir bir binbir yıl evliya çelebi gibi Bütün dağlarına, ovalarına, ırmaklarına, üzüm bağlarına Keşfederim ücralarını, uçuşursun arşın yedi bin kat dağlarına Aşka gelirsin Bir tutku olurum düşerde aklına Bir düş olurum beyninin loblarına Akyuvarlarınla yoldaş Alyuvarlarınla sırdaş Dar yollarında bir keskin viraj Aklın çıkar kökünden dökülür sicim sicim avuçlarına Can olurum içinde Yarım bir elmanın öteki yarısı gibi canına Kanım karışacak kanına Tüteceksin derinden Okşamalarım sarınca seni tenimden Haykıracaksın Haykıracaksın Ye beni İç beni Seviyorum seni Bitir beni diyerek sözcüklerin selinden Yüzeceksin ılık akıntılı zevki Kibar denizinden Labrador gibi sarsalayacak yelim seni üflemelerimden Kumsalıma uzanacaksın Dudaklarım dalga dalga ayaklarından başlayıp yukarılara uzanarak Ben bronzlaştıracağım güneşin yerine seni Ben yakacağım soyarak inceden inceden derilerini Tuz izlerim kalacak vücudunda, göğüslerinde öpücük gibi Oy Oy Oy Uçuyorum be senin üstünde uçurtma gibi Ellerim ellerinle kenetli Göz kirpiklerin kapalı ve sürmeli Yeşil gözlerim, zehir gözlerinde tutuklanıp hapsolmuş, Yoktur kefaleti Allahım ya buna ne demeli Dudaklarım geziyor şurup dudaklarının her bir çıkıntısını İçim geçiriyor seni gevrek gibi Dilim ağızında okşuyor dilini Göm beni taş memelerine yiyeyim, ısırayım koparayım dalından erik gibi Parmaklarım saçlarının arasında karıştırıyor ileri geri Aşk kokuyor be sabahlara Namaz vakitleri ezanlar okunuyor Bizse doymadık sevişmelere daha Koparacağım etlerini Çıldırıyor geceler Çıldırıyor topraklar Aşk genim firarda, Günah olsa kaç yazar Çıldırıyor işte dünyalar Çıldırıyor tutkularım isyan bayrakları sallıyor Açıyor kalbimde aşk bayraklar Oy Oy Oy Çıldırıyor Çıldırıyor Camlar kırık, çerçeveler çatlak, ellerimde taze kan kokusu Bu şehvet odaları beni parçalar Çıldırıyorum be yazın Çıldırıyorum be kaçın Çıldırıyorum be kazın Derin olsun üstüme örteceğiniz topraklar Çıldırıyorum Vay Vay Vay ''' ÇILDIRIYOR ZEHİR GÖZLERİNİN HAPSİNDE ŞU KİBARRR ! ... ''' M Ü H Ü R Ü M - - - O L U R - - - A Ş K I M - - - S A N A - - - P R A N G A - - - P R A N G A Kibar Tavasav
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Kibar TAVASAV, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |