|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
20 Mart 2005
Yazının Edebi Olması İçin Ne Gerekli?
Sihem Tachouli
Benim için çok önemli,şimdiden teşekkür ederim.. |
|
Denemeler bölümünde itiraflar kısmına “Sevdiğim Erkeğe” başlıklı bir yazı yazmıştım uzun zaman önce..Yeni bir yorum geldi yazım hakkında ve belki de çoğu kişinin ne biçim bir yorum bu diyip onay vermeden sileceği bu yorumu ben onayladım ve hatta üzerine bir şeyler söylemek birşeyler yazmak istedim..Her ne kadar yorumu yapana göre bu yazdıklarımın da edebi değer taşımayacağı kanısına rağmen ben yine de paylaşmak istiyorum...
Yorumu yapan okuyucu yazımın edebi bir değer taşımadığını ve “itiraf”.com sayfasına daha uygun bir metin olduğunu ileri sürmüş..Peki sevgili yazarlar ya da kendince kendini ifade eden ve herhangi bir iddiası olmadan herhangi bir ölçüte göre yazmayan ama içindekileri paylaşmaya çalışan benim gibi sadece bir nevi paylaşmanın verdiği huzuru tatmak için burada olan amatör yazarlarımız,size de sormak istiyorum bunu,sadece şöyle bir sorgulayınız kendinizi; bir yazının edebi değer taşıması için belli basma kalıplara girmesi, monoton klasik konulardan bahsetmesi,belki de zaman zaman bu kadar kısa tutulmaması mı gerekli sizlerce de ??Ya da defalarca süzgeçten geçirilip özünü kaybederek mi sunulması gerekli? Bazen bir şair için yazdığı bir şiirdeki her mısra hayatının bir bölümündeki duygularını anlatırken böyle kişisel bir görüş sizce ne kadar doğruluk payı taşıyor?
Benim gibi iddiası olmayan sadece hayata kendi penceresinden bakarak yazan yazarlarımızın cevapları önemli ama ben bir de burada çok tecrübeli ve gerçek anlamda bu işi yapan yazarlarımıza da sormak istiyorum: Efendim, size göre de bir yazının edebi olması için ya da o yazıdan “şey” diye bahsedicek kadar küçümseme gerektiricek artılar eksiler nelerdir?
Sevgili Kamuran ESEN, Turgut ÇAKAR, Atilla GÜLER , Funda BİLGİLİ ve isimlerini telaffuz etmekten zevk duyduğum diğer tüm yazarlarımız,İzedebiyat ailesi, lütfen bu ölçütü bana elinizden geldiği kadar belirtir misiniz? Yazarken neye önem verdiğinizi,yazmak için yürekten akan ilhamınızı nasıl sunduğunuzu ve size göre bir yazıyı edebi kılan ya da “şey” diye küçümsemenize sebep olacak değerleri benimle ve okuyucularımızla da paylaşır mısınız?
Saygılarımla
Sihem TACHOULİ
:: SELAM |
Gönderen: Ali Ulurasba / /
|
13 Mayıs 2006 |
|
| Yazının edebi olması olmaması tartışmasına girmek istemem. Ama çok kısa bir şey söylemek istiyorum.
Yazarken şunu düşünebilirsiniz: Dışarıya özenle giyinmeden nasıl çıkmıyorsanız, yazılarınızı da giydirmeden sakın çıkmayın. Giyinmek savunmaktır, giyinmek güzelliktir, giyinmek yumuşaklıktır, giyinmek sabırdır, giyinmek kimliktir, giyinmek yumuşatmaktır, giyinmek herkes gibi olmak ama bu herkes gibi olmanın içinde kendi tarzınızı ortaya koymaktır...
Bir Not: Lütfen kimseyi kırmayın. AU |
:: Bilmiyorum, yazdıklarımı anlayabilecek misiniz? |
Gönderen: Mustafa K. Sürmeli / İstanbul/Türkiye
|
17 Eylül 2005 |
|
| Yazıyı göz okur, beyin ve yürek değerlendirir. Her kişi, bir kişidir. Birlerden birlik olur! Birlerin çokluğu kıymet oluşturur ve ses çıkartır. Ama, yükselen bir ses, tek tek ortaya çıkan sesleri belirli olmayan bir zaman aralığında yok eder. Bir bakarsın bir başka ses, çok daha etkili olur ve mevcut etkili sesleri susturur. Bilinen tüm tarih boyunca da yaşanılan budur. Ancak, bu sesler eşit ortamda ortaya çıkıyorsa, sonuç demokrasidir ve sonucunu herkes kabul etmek durumundadır. Ülkemizde, yüzyıllarca Anadolu'dan ve bağlantılı olarak doğudan gelen sesler etkili olmuş -bu sesler insanlarımızın huzur içerisinde yaşamasını sağlamış- iken, 20. yüzyılın çoğunluğunda, İstanbul sesleri etkili olmuş, hatta hegemonya oluşturmuştur. Halen devam eden Anadolu seslerini -emperyalizmin de etkisiyle- öne çıkartmak şöyle dursun, bu sesler, nefessiz bırakılmaya çalışılmıştır. İstanbul sesleri başlangıçtaki doğruluğunu -genel olarak- yitirmiş olduğu gibi avrupalılaşmışlardır. Eğer kendinizi Türk - en azından Anadolulu- kabul ediyorsanız, lütfen bunları değerlendirin ve yazılarınıza bir kez de bu açıdan bakın lütfen. Atatürk –ki, hiçbir zaman Avrupalı olalım dememiştir- gibi çok kıymetli bir şahsiyeti yetiştiren bu milletin değerleri içerisinde, avrupalı olmanın hiçbir önemi olmadığını da bilin lütfen. Umarım sizin sayenizde diğer yazarlarda birşeyler anlar! Üslûbum gereği saygılarımla!... |
:: Merhaba |
Gönderen: yüksel özbek / Samsun/Türkiye
|
30 Nisan 2005 |
|
| sayın yazım emekçisi :
Biraz soğuk veya ciddi bir giriş olarak algılanabilir . Sorduğunuz sorunun yanıtı “yazım emekçisi” olmakta – olabilmekte ve onu taşıyan yürekte aranmalıdır. Yazım konusunda olağanüstü yetenekli ve bu işin hamallığını yapmış ,tozunu yutmuş ,yaşanacak onca güzel şeyleri sanatı için elinin tersiyle bir kenara itmiş “ustaları” bir kenara veya yüksek bir yere bırakacak olursak ,” biz bize kalırsak yanıt daha berraklaşmakta....
İnsan olabilmenin temel özellikleri olduğu gibi yazım emekçisi olmanın da belli kriterleri mutlaka vardır.... Genel kabul görmüş kıstaslar haricinde “özgürce ifade edilebilen, kendince ,üzerinde düşünülen , emek içeren “ her yapıt “edebi” dir!!!! Başka kıstası öne sürenler kendince haklıdırlar kuşkusuz... kendi kıstaslarıyla “ başkasını” beğenmeyenler ise imgeler içinde boğulan acemi sözcük avcılarıdır....!!!! maaalesef sanal alemde çokturlar ve genelde etoburdurlar!! Başkalarının “emeklerini” kirleterek kendi “edebi” egolarını geniş tutma eğilimleri en belirgin psiko sosyal davranış bozukluklarıdır!!! Sevgili Uğur Mumcu’ nun deyimiyle :” Bilgi Sahibi olmadan fikir sahibi olabilen” müstesna şahsiyetlere fazla aldırmayın!!! Üretiminizi ve azminizi onlara göre değerlendirmeyin...Kendi iç dünyanızda yarattığı hoş esintidir”yazının gerçek değeri” ....Emeğinizin temizliği gelecek kuşakları aydınlatsın...esen kalınız....
|
:: aldırma |
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
|
26 Mart 2005 |
|
| Sevgili Sihem;
Bir yazının edebi olması için yazıda neler gerekli olduğu konusunda birşeyler söylemek, haddimi aşar..........İncitici, aşağılayıcı yorumlara gelince:İnsanlar birini, bir yazıyı eleştirirken, aslında kendilerini eleştirirler; gerçek kimliklerini ortaya koyarlar."Çingene marifetini söylerken, hırsızlığını ele verir," misali.....Herşeye rağmen seni inciten yorum yapanları hoşgörüyle karşılamalısın.Yazını okuyan onlarca kişi içinde yazdıklarını beğenenler de olacaktır, beğenmeyenler de............Hiçbir zaman yazma şevkin kırılmamalı.
Ben yazarken, ele aldığım konuyu derinlemesine işlemeye çalışıyorum.Dilimizi doğru kullanmaya çalışıyorum.....Benim için yazmak, iç boşaltmak demek, itiraf demek, paylaşım demek.Yazarken, yazdıklarımın ille de edebi olmasını düşünmüyorum.Ancak bildiğim yazım , anlatım kurallarını uygulamaya çalışıyorum.Zaten kendi tarzımızı oturtabilmişsek, herşey kendiliğinden oluyor......
Sana şunu öneririm: Yazıyı yazdığın gün siteye yükleme.Bekle, dinlensin.Yazına dön, oku.Sonra yeniden yeniden....Her okuyuşta düzeltecek,çıkaracak, ilâve yapacak bir şeyler bulacaksın......Bunu birkaç kez yap.O zaman yazın olgunlaşacak, seni daha iyi anlatacak.....
İzedebiyat'ın, herşeyden önce bir paylaşım arenası olduğunu düşünüyorum.Amatör yazarların buluşma yeri.Yazdıkça, özellikle okudkça, kendimizi geliştireceğimiz bir okul.
Kısacası, sen yazmaya devam et.Eleştirilerden yararlan.......Bak san ne söyleyeceğim:Ben ilkokuldayken,kötü okumamı dinleyen bir komşumuz anneme; "Bu kız okumaaaaaz!" demişti................Oysa ben,tek dersaneli bir köy ilkolundan buralara geldim.Okuması kötü o kız, yıllarca resmi törenlerde sunuculuk yaptı, yüzlerce kişi karşısında mükemmel diksiyonu ile alkış aldı, hâlâ da alıyor....Belki o kötü (!) komşunun onurumu kıran sözleri beni kamçıladı.......Eleştiri her zaman iyidir.........Ellleştiride çizmeyi aşanlara da aldırmamayı öğren.........Diyeceğim bu kadar...Sevgiyle kal...Kâmuran Esen |
:: Sevgili Semih: |
Gönderen: nida karaçizmeli / İstanbul/Türkiye
|
23 Mart 2005 |
|
| Yazın sade. Pek nokta takıntım olmaz ama virgüllerden sonra bir boşluk bırak. Hiç bir yazarın "yazım edebi olsun" diyerek, yazdığına inanmıyorum. Onları ebedi ve debi kılan, okuyuculardır.
Saygılar. |
:: edebi |
Gönderen: İSA KANTARCI / Samsun/Angola
|
22 Mart 2005 |
|
|
bir metnin edebi olarak değer görmesi birçok konuyu içerir.
teknik konular.
estetik.
dil bilinci.
ohoooooooo, ben size yüzlerce şey yazabilirim.
kestirmeden anlatayım,
senin bu sorduğun soruyu, işin içindekiler düşünmeden cevaplar.
onlar bilirler.
onlar yüzlerce duraktan geçmişlerdir.
siz içinizden geçenleri kağıtta düğün gibi göstermek istertiyorsanız size sözüm olamaz.
ama bu işin,
edebiliğin birçok kuralları var.
onlarca kalıp var.
önemli olan her kalıbı deneyip uzmanlaşmaktır...
dil'in ne olduğunu, yazar okuya çalışa öğrenir.
burda öğretmence konuşmam da gereksiz.
edebi olmanın genel geçer ölçüleri vardır.
ONLARCA EDEBİYAT DERGİSİNDE,
KİTAPTA,
SAĞDA SOLDA BİRÇOK YAZAR ÇIĞLIK ATMAKTADIR.
ANLATMAKTADIR.
BUNLARI DUYUN.
OKUYUN.
ÇALIŞIN.
İSA KANTARCI... |
:: :) |
Gönderen: Turgut Çakar / Kocaeli/Türkiye
|
22 Mart 2005 |
|
| Sevgili Sihem,
Herkes bir kerecik geldiği dünyada "kendi türküsünü, kendi meşrebince söyler aslında" derler ya, aynen öyle ! Yazılanların edebi değer taşıması nerede ve hangi amaca yöenlik yazıldığının irdelenmesi durumunda anlamlı olur diye düşünmekteyim.
Derin analizler (!) yapılacak bir soru sormuşsun ama aldırma bence :) İçinden nasıl geliyorsa, yüreğinin imbiğinden geçirip söylemeye devam et. Şahsen ben seni, yazdıklarını ve paylaştıklarını bu nedenle okuyor ve seviyorum...
|
|
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
Tüm duygularımı gerçek olarak üzerine perdeler çekmeden yansıtmasını bildiğimi düşünüyorum zaten asıl olması gerekende bu değil mi ?
Etkilendiği Yazarlar:
Hayatın ta kendisinden...
|
|
bu
yazının yer aldığı
kütüphaneler |
|
|
|