Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur. -Mevlana |
|
||||||||||
|
İnsanın içinden gelen bir dürtü belki kaçmak, enginlere doğru;bulan bulduğuyla kalmasın sonsuz patikalar vaat edilsin kırık dökük kalmış yarınlardan; Hep bulmak la geçmiş belki ömürler özlerini kaybederek; maddiyata bürünmüş maneviyat ve karışıklık, neden olduğu bilinmeden geçmişleri silmemek ve kalmak var bir çift gözün yüksekliğinde aşağılara bakmadan, bir anıt gölgesine uzanmak senli benli diyarlara doğru ; Belki korkutan bilmemek, neyin nereden geldiğini bilmeden koşturmak ama yönler olmadan nerelere gidecek bu sensiz bensiz bakışlar; Düşlerdeki istekler belki karşımıza dikilen kitabeler; ilklerin özlemi varken sonlara gidiş ve farkına varamamak belirginsizliğin tatlı rüzgarında kavrulmak, küllerin önemini yitirmek sadece savrulmak için yanmak ve yarınlara biriktirmek anılar dolusu anıtları; Kıstasları belirlemek önemi olmadan yazılan kalemlerin, sadece bir duygu tadı almak yaşanılası anılardan kitabelere dökülen ağıtlar gibi; umutları yazmak belki inanmalar adına ve aldanmalar kandırılmak adına; ümitlenmek, barajları geçmek ve kalmak en sığ derelerin kenarında bir kayık gibi, belki keşfetmek kıstaslarını bulduğumuzu zannettiğimiz geleceği kaybetmek adına; Oyunlar üzerine kurulu hayatta amaç kuralları koymak, zevkini alamamak; ne için, neden yazılmış bu kadar kitabeler, silinmemiş alın kırıntıları ve kaybolmak kolaylıkları tercih etmeden zorluklara meydan okuyarak, bir anıtın ucundan göğe yükselmek; her daim sarhoş kayalıklar gibi başımızı vurmadan geçmek yarınların kirliliğinden, yıkanmak temizlenmek geçmişin lacivertlere bürünmüş maviliğinden; Anlamları bulmak kazanmalar adına ve yürümek bir garip sahil boyunca, kimsenin bilmediği bilenlerin unutmaya çalıştığı kimsesizler koynundan süzülmek, bir gerdan kadar kırılgan akşamın boynuna ve yapışmak kupkuru kalmış anıta;ı slaklık yaymak bir morcivert gece zamansızlığına, nemli nemli duman duman kokan damaklardan alınmış lezzetlerin arasından, yıldızları küstürüp hayatlarını kaydıran bakışları bularak orada öylesine kalmak, öylesine çağlayanlar gibi akmak kupkuru, nefessiz ve mavisiz allara bürünmüş gün batımından, okyanus mavisine dönüşmüş tan sabahına kadar bir kitabenin dudaklarına; Kalmalar adına gidişlerde gelişleri yakalamak, anlamını anlamak kitabeleri okumaya çalışan elalılıkları deniz mavisine çevirerek; öylesine gitmek umursuzca ve tükenmişçesine sıyrılmak, yağmurların arkasından gelen gökkuşağını beklemeden; öylesine kalmak buğday tarlaların ortasında beklemek bir çift karga sesini, kovalamalar adına kovalanmacalar adına; öylesine işte getirisini düşünmeden götürüleri, kaybedilişler anıtlar dolusu hayatlar kadar olsa da; öylesine kalmak işte bir yaşam kadar kalmak, yaşanılan ve kazanılan griye bulanmış yarınların ardından bir okyanus maviliği sabahında çakılmak engin denizleri sığlaştıran bakışların kenarında bir kayık gibi öylesine bakmak sonsuzluk denen girdaplara;
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |