Tarihten öğreniyoruz ki tarihten hiçbir şey öğrenmiyoruz. -Hegel |
|
||||||||||
|
Benim yaptığım gibi yaparsanız bir girdabın içerisine girersiniz ve bu girdaptan çıkmak için bütün gücünüzü sarf edersiniz ama bir türlü de çıkmayı başaramazsınız. Oun için ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Özellikle iş hususunda bu gibi durumları iyi değerlendirmek gerekiyor. Yol ayrımlarında dünyanın acımasız olduğunu akıldan çıkarmadan, rasyonelliği elden bırakmadan karar verip mantıki olanı seçmeli insan. Hayatın ütopik düşüncelere meyli bulunmuyor. Bundan dolayı bırakın dünyayı kim kurtarırsa kurtarsın. 1998 yılındaki üniversite sınavı benim için bir yol ayrımı niteliği taşıyordu. Ve ben bu yol ayrımında rasyonel bir tercih yapmak yerine, 20 yıl küçük bir köyün dışına çıkmadığımı da bir kenara bırakarak, tuttum dünyayı kurtarmaya kalktım. Böyle durumlarda insanların büyük bölümü sağlıklı karar veremez. Onun için karşılaşılan yol ayrımlarında kendiniz karar vermek yerine etrafınızdaki insanalrın firkirlerini sormalısınız. Niye diye bir soru sorabilirsiniz. Niye? Çünkü etrafınızdaki insanlar sizi sizden daha fazla tanıdıkları için sizin ne yapıp ne yapamayacağınızı daha iyi bilirler de onun için. Onların söyleyecekleri yolu kesinlikle tercih etmelisiniz. Ben ilk yol ayrımımda böyle yapmadım ve şimdi mutlu değilim. Gazeteciyim ama mutlu değilim. Bir çok insanla tanışıyorsunuz, normal bir durumda ulaşamayacağınız bir çok insana rahat ulaşıyorsunuz, Bir milletvekili sizi beklemediğiniz bir anda arayıveriyor. Bir belediye otobüsünde seyahat halindeyken telefonunuz çalıyor ve ALO dediğinde bilmem ne bakanının sizinle görüşmek istediği söyleniyor. Konuşuyorsunuz insanlar sizi deli falan zannediyor. Bunlar güzel tarafları diyebilirim ama çalışma şartları, sitresi insanı öldürüyor. Oysaki babamı dinleyip şimdi öğretmen olsaydım ne güzel olacaktı. Zaten haftada 5 gün çalışıp 2 gün tatil yapan öğretmenler şimdide 3 aylık yaz tatiline girdiler. Oh ne güzel. Ama biz gazeteciler, hele bir de alttaysanız, ne yapalım. Şmdi bütün memurların mesaisi doldu. Saat 19 ve ben hala gazetedeyim ve nöbet tutuyorum. Haftada bir gün izin kullanıyoruz ama o da çoğu zaman değişik işler çıktığı için olmuyor. İşte bunların hepsi babamı dinlemememden kaynaklanıyor. Babamı dinleseydim eğer şimdi bende bir öğretmen olacaktım ve bu sıkıntıları çekiyor olmayacaktım. Özellikle üniversite sınavına giren ve tercih yapacak olan arkadaşlara akılcı tercih yapmalarını tavsiye ediyorum. Eğer öyle kolejden falan mezun olmamışlarsa, sıradan bir okuldan mezun olmuşlarsa hiç öyle büyük hayaller peşinde koşarak abuk subuk tercihler yapmasınlar. Burada canlı bir örnek var. Bütün tercihlerini ülkeyi kurtarmak için yaptı ancak şimdi kurtarılacak duruma düştü. Onun için herkes iyi düşünsün ve beni kimse ikaz etmedi ki. Ben ne bileyim bu bölümün böyle kötü olduğunu falan gibi mazeretler ileri sürmesin. Ben babamı dinleyip öğretmen olsaydım şimdi bir yerlerde tatil yapıyor olacaktım. Ah baba ben sana ne diyeyim. Niye benim bu kafamı ezmedin ki.......
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © a.bekir turan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |