Yalnýzca hava, ýþýk ve arkadaþýn varsa hiç üzülme. -Goethe |
|
||||||||||
|
Önce uzun uzun batmak, sancýlanmak, aðlamak gerek ama. Sabahlarý yüreðini sýkýþtýran bir acýyla, aynalara bakmaya bile tahammül edememek, kahvaltý sofrasý baþýnda çay yudumlarken gözlerin anlamsýzlýða takýlýp kalmasý gerek…gardýrobun önünde ya çok kýsa, ya çok uzun kalýp karar verememek, iþe yüzdeki derin çizgileri taþýmak, insanlara ‘sahte’ bile olsa gülümseyememek, akþam ayný sýkýntýyla, ayný derin çizgilerle, ayný anlamsýzlýkla, ayný mutsuzlukla yollara düþmek gerek… Geceden korkmak gerek en çok… Sessizliði, yalnýzlýðý ve çaresizliði, hormonlarýmýzý kandýran gün ýþýðýnýn riyakarlýðýna raðmen, hiç korkmadan yüzümüze vuran, gözyaþlarýna aldýrmadan ayný ezgiyi çalýp duran gecenin içine dalmak gerek… Yastýða ve yorgana sarýlýp, sesli düþünmek yada sesli aðlamak, müzik dinlemek gerek… Kazým Koyuncu’dan ama… Hayde derken o, yada didou nana, Çernobil’i hatýrlamak ve 33 yaþýnda ölmenin ne demek olduðunu, þarbonlu mektuplarý, radrasyonlu çaylarý, demokrasicilik, insancýlýk, saðlýkçýlýk oyunlarýný düþünmek ve kahrolmak gerek… Sonra, yeniden ve yeniden aðlamak… ‘Dünyanýn çivisi çýkmýþ’ nutuklarýný bir tarafa atmak, dünyanýn çivisi nerde çakýlý ve onu yerinden oynatanlar kimler bilmek gerek… Artýk televoleleri izlerken midenin kasýlýp gevþemesi, mide asitlerinin derinlerde bir yerlerde iþkence etmesi, kafalarda 3Fnin (fifa-futbol-, fiesta-eðlence-, fashion-moda-) neden ve niçin hayatýmýzýn merkezine sokulduðuna dair en az bir cümle olmasý gerek… Ýçine düþülen sýkýntýnýn adýný aramaktan vazgeçmemek gerek… fark etmek… fark edip sancýlanmak, endiþelenmek, korkmak ama en nihayetinde ‘iþte bu’ deyip, ýþýðý görmek… Sonra yeniden Kazým Koyuncu dinlemek, ‘koyuverdin gittin beni’ derken o, yada ‘ben seni sevduðumi de dünyalara bildirdum’, bilinçli olarak yani seçerek ne kadar çok ölüme gönderildiðimizi, ölümlerimizin hiç kimse için hiçbir þey ifade etmeyecek kývama gelene kadar ne çok içimizin boþaltýldýðýný anlamak gerek… Ýþte tam da þimdi, bu sýkýntýnýn adýný koymak gerek… Dibe vurdun þimdi… Fark edipte, ayaklarýný yere basmakta yetmez artýk… Sýçra! Sýçrarken düþün, sahipsiz-sahipli cesetleri, düþün, çocuklarýn ellerindeki silahlarý-silah edilmiþ markalarý, düþün, zulmü ve yine yeniden düþün Kazým Koyuncu’yu… Sýçra ve ‘sahte’ gülüþlerden arýn… Sýçra ve dalmasýn gözlerin… Sýçra ve umut yoldaþýn olsun… Sýçra ve korkuyu býrakýver avuçlarýndan… Sýçra ve sev geceleri, gerçeklik dostun olsun… Sýçra ve acýyla bilenen zihnin, sevinçlere gebe kalsýn… Sýçra ve baðýr, haykýr, ses ver… Sýçra ve hayatý çek içine, kötülükleri engelleyemezsin belki ama yalnýzlýðý sýyýrýrsýn teninden, þarký söyler, horon teper, halay çekersin kalabalýklar içinde… Aynalara baktý, tahammül edemese de… Çay içerken daldý gözleri, sahte gülmedi insanlara… Geceyi tanýdý, aðladý… Müzik dinledi, belki de Hasret Gültekin’di dinlediði, hani o diri diri yaktýðýmýz, hani o tepkisizliðimizin en koyu demini yaþayan Hasret Gültekin… Düþündü üzerimize oynanan oyunlarý, kahroldu… Sonra yeniden aðladý, hýçkýra hýçkýra… Dünyanýn çivisi, kimin ellerinde, anladý… Midesi isyan etti, izlemedi ve de ortaðý olmadý kültürsüzlük kültürünün… 3F’ye dair pek çok ve de anlamlý cümle yankýlandý durdu zihninde… Fark etti… Dibe vurdu… Sýçradý… Sýçrarken baðýrdý dünyaya; “Bu arada; hiç baþýmýzdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlýk saatlerine, ara sýra kopsa da fýrtýnalara, bir gün boðulacaðýmýz denizlere, eski günlere, neler olacaðýný bilmesek de geleceðe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akýþýný düze çýkarmaya çalýþan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkiþotlar 'a, ateþ hýrsýzlarýna, Ernesto Che Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, seviþmelere, sadece düþleyebildiðimiz olamamazlýklara, üþürken ýsýnmalara, her þeyden sýcak annelere, babalara ve tadýný bütün bunlardan alan þarkýlara kendi sýcaklýðýmýzý gönderiyoruz. Kötü þeyler gördük. Savaþlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, aðlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koþan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her þeye raðmen bu yeryüzünde þarkýlar söyledik. Teþekkürler dünya.”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Bilgen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |