..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi dünyadaki yaþam ýrmaðýdýr. -Henry Ward Beecher
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Pop Kültür > Ali Iþýk




14 Mart 2002
Konya'da Namaz ve Þivlilik Âdetleri  
Ali Iþýk
Dünyanýn her tarafýnda yöresiyle sýnýrlý öyle yerel âdetler, oyunlar, eðlenceler, bayramlar vardýr ki bunlar kendi kendilerine, sadece çocuklarýn veya halkýn zevk ve eðlence ihtiyacýndan yahut hakim olan dinin bazý kutsal günlerini veyahut velilerini, azi


:GFDE:
Dünyanýn her tarafýnda yöresiyle sýnýrlý öyle yerel âdetler, oyunlar, eðlenceler, bayramlar vardýr ki bunlar kendi kendilerine, sadece çocuklarýn veya halkýn zevk ve eðlence ihtiyacýndan yahut hakim olan dinin bazý kutsal günlerini veyahut velilerini, azizlerini, onlara ait herhangi bir vakýayý kutlama ve yüceltme gereðinden doðmuþ þey-ler sanýlýr. Halbuki öyle deðildir. Bu mahallî âdetlerin, oyunlarýn, eðlencelerin ve bayramlarýn kökleri çok eski bir geçmiþin derinlikleri içerisinde gömülüdür. Bunlar birtakým inanç artýklarýdýr ki, isimleri deðiþmiþ bile olsa, köken-leri Ýslâmiyet’ten önceki bir dine, belki Musevîliðe, Hýristiyanlýða, belki de paganizme kadar dayanýr. Meselâ bu-gün Hýristiyanlarýn Ýsa’nýn doðum günü olarak kutladýklarý Noel yortusu, asla Hýristiyanlara ait bir kutlama deðildir. Bu yortu, Ön Asya ve Roma Ýmparatorluðu topraklarýnýn pek çok bölgesinde hakim olan Mytraism’e ait bir bayram-dýr. O gece doðan þey de Hazret-i Ýsâ deðil, belki ilkçaðda dünyanýn pek çok yerinde hakim bir ilah kabul edilen Mythra’dýr .
Namaz ve Þivlilik, Konyamýza özgü -özellikle de merkezinde yoðunlaþmýþ- bu kabil âdetlerdendir. Namaz, büyükleri, özellikle de Konyalý kadýnlarý ilgilendiren; Þivlilik ise büyüklerden ziyade Konyalý çocuklara ait gele-neklerdendir.
Namaz, Ýslâm dinince kutsal ‘üç aylar’ýn ilk ikisi olan Receb ve Þaban aylarýnýn Konya merkezindeki adýdýr. Ýslâm dininde ayrýcalýklý bir zaman dilimi olan ‘üç aylar’ýn baþlangýcý olan Receb ayýnýn ilk Perþembesi: Gecesi, Regâib Kandili olan bu gün, Konya’da büyüklerden çok küçükleri heyecanlandýrýr. Aslýnda toplum hayatýnda ö-nemli zaman dilimlerinin pek çoðu da böyle deðil midir? Mesela bayramlar?.. Büyüklerden çok çocuklarý sevindirip, coþturmaz mý?
Arabî takvimin beþinci ve altýncý aylarý olan Cemâziyelevvel ve Cemâziyelahir’in, günümüzde çoðu Türk in-sanýnýn hayatýnda pek önemi kalmamýþtýr. Ama doðma-büyüme Konyalý bu aylarý çok iyi bilir ve takip eder. Zira bu aylarýn sonunda mübârek üç aylar baþlar. Konyalý bu takvim sürecini, zamaný yaklaþtýkça bir tekerleme gibi sayar:

“Cemâziyelevvel, Cemâziyelahir; Ýlk namaz, Orta namaz, Ramazan...”

Konyalýlarca ‘Ýlk namaz’ Receb, ‘Orta namaz’ da Þaban ayýdýr.
Cemaziyelevvel ayý girince ‘Namaz’a daha bir aydan fazla zaman olmasýna raðmen Konya çarþý, pazar ve evlerinde bir hazýrlýktýr baþlar. Hem ne hararetli bir hazýrlýk!..
Büyüklerimizden dinlediðimize göre günümüzden 40-50 yýl evvel, Regâib Kandili’nden birkaç gece öncesin-den, geceleri akþam yemeðinden sonra, uzaktan uzaða trampet sesleri iþitilirmiþ. Günümüzde artýk bu sesleri duy-muyoruz. Çünkü pek çok âdet gibi bu da tarihe mal oldu. Yaný sýra çocuklar içgüdüsel oyun takvimlerini unuttular.
Geçmiþte çocuklarýn, göç zamanlarýný hiç unutmayan göçmen kuþlar gibi, içgüdüsel bir oyun takvimleri var-mýþ. Daha babalarýnýn, analarýnýn haberleri yokken, günün muhtelif zamanlarýný bir içgüdü ile hisseden horozlar gibi, bu çocuklar da her sene gelmekte olan bu mevsimi, coþku ve neþ’esini daha bir ay öncesinden hissederler; haberleri olmayanlar da iþte bu geceleri tek tük iþitilmeðe baþlanan trampet ve kaval seslerinden þenlik mevsiminin yaklaþtýðýný öðrenirlermiþ. O zamanlar, trampet ve kaval olmadan namaz eksik kalýrmýþ. Hele hele fener ve maþallasýz ...
Konyalý çocuklarýn trampetli, kavallý, fenerli Namaz âdetlerinin kökeninin Frikyalýlara dayanmasý muhte-meldir . Zira efsaneye göre flütü ilk defa Frikya’nýn yarý ilahlarýndan Marsyas yapmýþ ve bunun nasýl çalýnacaðýný yeniyetme Olympos’a öðretmiþ. Hatta bu çalgýsý ile Apollo’nun lir’ine rekabet ettiði için diri diri derisi yüzülerek cezalandýrýlmýþ. Ayrýca günümüzde dahi yaþayan ve Ýslâmiyet’le uzaktan yakýndan alâkasý olmayan pek çok âdet ve batýl itikadýn Anadolu’nun en eski halklarýna irtibatlý olduðu bilinmektedir.
O günlerde trampeti, þehir merkezinin güney batýsýna düþen bölgesinde, eski surun Lârende Kapýsý’nýn az gü-neyinde bulunan mahalle sakinleri yaparlardý. Bu insanlar, beyaz tenleri, çoðunlukla çilli yüzleri, kýzýl saçlarý, deði-þik þiveleri ve kendi aralarýnda kullandýklarý jargonla þehrin diðer ahalisinden ayrýlýrlar. Bu sakinlerin uðraþtýðý diðer iþler de elekçilik, kalburculuk, davulculuk ve demircilik gibi mesleklerdir. Ayrýca Ramazan ayýnda davul çalarak Konyalýlarý sahura kaldýrmak da bunlarýn görevlerindendir. Bunlar niçin böyle ayrý bir mahallede toplanýp þehrin diðer ahalisi ile karýþmazlar bilinmez. Bunlarýn Friklerden kalma kýlýç artýklarý olmasý muhtemeldir.
Ýþte o zamanlar Konyalý çocuklar, Namaz’dan birkaç hafta önce, Kapý ve Aziziye camileri arasýnda bulunan Bulgur Tekkesi civarýndaki çarþýlara gider, oradan birer trampet alýr, ölçüsüz bir sevinç ve coþku içerisinde evlerine gelir, akþamý iple çekerlerdi. Aceleyle yenen akþam yemeðinden sonra el yýkama gereði dahi duymadan sokaða fýrlarlardý. Henüz ortalýk iyice kararmadýðý halde sokaklar bir uçtan diðer uca fenerlerle, maþallalarla donanýr, tram-pet ve geliþigüzel çalýnan kaval sesleriyle çýnlardý.
Fener ve maþallalara gelince... Günümüzde de Namaz öncesi dükkân önlerini süsleyen körüklü, silindirik ve-ya küresel, þerit boyalý kaðýt fenerler Konya’ya ilk kez Ýstanbul’dan getirilmiþ. Bunlar kapatýldýðý zaman tabanlarýn-da bulunan teneke mum yataðý belirir. Mum yerleþtirilip yakýldýktan sonra fenerler açýlýr. Oysa bundan yarým asýr önceleri Konyalý kendi fenerini kendisi imal edermiþ. Bazý kabiliyetli gençler, yahut da eline iþ yakýþan anne veya babalar, bu fener yapým iþini üstlenirlermiþ. Yarým veya bir tabaka esericedit kaðýdý alýnýr, üzerine çeþitli renklerde deðiþik þekil ve desenlerle resimler (ki özellikle at, bir ata binmiþ eli kýlýçlý bir kahraman, Þah Ýsmail veya Âþýk Kerem resimleri) yapýlýr, sonra önceden hazýrlanmýþ ortasý delik bir tahta yuvarlaðýn kenarýna bir silindir teþkil ede-cek þekilde kitre, çiriþ, hatta reçelle yapýþtýrýlýr. Bu tahtanýn delik olan ortasýndan kamýþ veya deðnek geçirilerek onlarýn çukurlaþtýrýlmýþ uçlarýna mum takýlarak iþlem tamamlanýrmýþ. Geçmiþte fenerlere iç yaðýndan mamul mum-lar takýlýrmýþ. Bunlarýn dipleri kýrmýzý ve yeþil boyalarla renklendirilirmiþ.
Maþalla, bir deðneðin ucuna çakýlmýþ silindirik metal bir kutudan ibaret basit bir meþaledir. Ýçerisine kül ko-nularak gaza bulanýp ateþlenirdi. Alevi azaldýkça bir çöp veya metal bir ince çubukla karýþtýrýlarak alevi tekrar kuv-vetlendirilirdi. Fener ve maþallalar, trampet veya kaval çalan çocuklar dýþýnda tüm çocuklar tarafýndan mutlaka edinilirdi.
Trampetli, kavallý, fenerli, maþallalý çocuklarla alay düzülünce gece yarýlarýna kadar sokaklarý bir curcuna kaplardý. Bu fener alaylarý esnasýnda çocuklarýn mahalle kavgalarý olmazsa olmaz þartlardandý. En önde mehter misali trampetçi ve kavalcý çocuklar, bunlarýn arkasýnda taþlý-sopalý savaþçý gençler, daha arkada mahallenin tüm çocuklarýndan müteþekkil fenerli, maþallalý ordu ile alayý düzen bir mahalle çocuklarý, “Vurun ülen vuruun!” ni-dalarýyla komþu mahallelere akýna çýkarlardý. Taþlaþmalar, yumruk-tekmeleþmeler sonucu kanayan kafalara, kan zirleyen burunlara aldýrýþ edilmeden diðer mahalle çocuklarýnýn zarar verilen trampet, fener ve maþallalarýna yahut ele geçirilmiþ trampet, kaval, fener, maþalla ganimetlerine bakýlýrdý. Ondan sonra da gelsin abartýlý kahramanlýk hikayeleri... Bu iþin garip yaný, Receb ayýnýn ilk Perþembe gecesi yani mübârek Regaib Kandili’nde bu kavgalar kýzýþýr. Zira bu gece kavgalarýn artýk son bulacaðý gecedir. Gençlerin ve çocuklarýn bu mahalle kavgalarýna zaman zaman yaþlýlarýn da sopa ve kamalarla iþtirak ettiði görülürdü. Bu gece baskýnlarý kandil gecesine kadar her akþam deðiþik mahallelere olmak üzere Konya’nýn bir ucundan bir ucuna kadar sürer giderdi.
Namaz’da Konyalý annelere ait önemli bir âdet de “biþi”dir. Bu, Müslüman-Türk insanýnýn sosyal dayanýþma hasletini gösteren Konyalý kadýna özgü bir âdetti. Biþi daðýtma âdetine ülkemizin bazý yörelerinde de rastlayabilirsi-niz. Ancak bu yörelerin kadýnlarý, Konyalý kadýnýn verdiði emeði, gösterdiði özeni sergileyemez. Zira Konyalý ana-lar, evlerine ananevi olarak tandýr ekmeði yaparlarken sade Namaz hatýrýna, Namaz’dan en az birkaç hafta önceden biþi saracaðý yufkalarý yapar hazýrlar (Konyalý kadýn, biþi haricinde bir de önemli davetlerinde misafirlerine ikram edeceði su böreði için yufka açar).
Regâib Gecesi’nin gündüzünde Konya evlerinde bir biþi telâþýdýr baþlar. Akþamdan veya sabah erkenden ü-retme maya ile yoðrulan hamurlardan ufak bezeler tutulur, mangal baþý ocak yahut maltýzlarýn üzerine, kulplu kuþane veya saplý kara tavalar yerleþtirilir, içerilerindeki þýrlan yaðý cýzýrdamaya baþlayýnca 15-20 cm çapýnda açý-lan mayalý hamurlar birer birer kýzgýn yaða býrakýlýr. Kabarýp kýzaran biþiler alýnarak önceden ýslatýlmýþ yufkalarýn içerisine dört köþe, mektup zarfý misali, sarýlýr. Böylece hazýrlanan biþiler kaplara istiflenerek en yakýn komþudan baþlayarak uzakta oturan hýsým-akrabaya kadar, kapý kapý, genç kýzlar veya gelinler marifetiyle daðýtýlýr. Bu daðýtým esnasýnda da zengin-fakir ayrýmý yapýlmazdý. Sadece Receb ayýnýn ilk Perþembe’sinde daðýtýlmasýna dikkat edilirdi. Hatta bu âdetten bir de Konya atasözü doðmuþtur:

“Namaz geçtikten sonra þýrlan yaðýný baþýna dök/çal.”

Konyalý bu atasözünü zamanýnda yapýlmayan geciktirilmiþ iþler için hâlâ kullanmaktadýr.
Sade Konya’ya mahsus olmak üzere, Konyalý çocuklarýn bir baþka Namaz âdeti de þivlilik’tir. Bazý doðu kö-kenli Türk aydýnlar bu kelimenin Kürtçe bir kelime olduðunu, “þiv” (yemek)’den “yemeklik” anlamýna geldiðini iddia ederlerse de; bu iddia, bu âdetin yaygýn yöresi Konya olmasýndan dolayý bize pek inandýrýcý gelmiyor. Konyalý, bu kelimenin, hicrî 334 tarihinde vefat eden ve büyük mutasavvýflardan olan Ebûbekir Muhammed Þiblî’nin ismin-den geldiðini bir menkýbeye de yaslayarak ifade eder. Hikâyeye göre bu zat, bir gece rüyasýnda Hazreti Peygamber (s)’in ana rahmine Receb ayýnýn ilk Perþembe gecesi intikal ettiðini görür. Büyük bir sevinç içerisinde uyanarak bunu, oturduðu semtin bütün evlerine vararak “Þiblî!” nidâsýyla müjdeler. Her hâne sahibi de bu müjde karþýsýnda þükür ve mutluluk niþânesi olarak ona bir parça yiyecek verir. Bu hadisenin sonucunda bu âdet doðmuþ ve çocuklar tarafýndan da sürdürülmüþtür. Bu âdetin adý da zatýn ismine atfen “Þiblilik>Þivlilik” olmuþtur.
Bu âdete gelince: Günümüzde de üç aylarýn, hususiyle Regaib kandilinin geliþini çarþý-pazarda dükkan önle-rine çýkmýþ gofret-bisküvi kutularýndan, kýrýk leblebi, leblebi þeker ve kuru üzüm çuvallarýndan anlarýz. Geçmiþte þivlilik çerezi olarak genellikle kýrýk leblebi, siyah kuru üzüm, leblebi þeker, akide veya peynir þekeri ile mevsim durumuna göre meyveler, meyve kurularý ve kaklarý çocuklara daðýtýlýrdý. Konyalý, zenginlik-fakirlik gözetmeksizin, hâlince, þivliliklerini namazdan önce evlerinde hazýr bulundururdu.
Receb ayýnýn ilk Perþembe günü sabahýný Konyalý çocuklar iple çekerler. Çocuklar sabahleyin kahvaltý yap-ma ihtiyacýna bile gerek duymadan ellerine þivlilik kese veya torbalarýný (þimdilerde naylon poþet) alarak sokaða fýrlarlar. Büyüklü küçüklü arkadaþlarýyla buluþan çocuklar, bütün evlerin kapýlarýný çalarak, kendine özgü basit ezgisiyle hep bir aðýzdan baðýrarak þöyle söylerler:

Þivli þivli þiþirmiþ
Ergen oðlan biþirmiþ
Ýki çörek bir börek
Bize Namazlýk gerek

veya:

Þivli þivli þiþirmiþ
Erken kalkan/olan biþirmiþ
Ýki çörek bir börek
Bize þivlilik gerek

Önceden hazýrlanan þivlilikler, genellikle evin hanýmý tarafýndan, kapý önünde çýðrýþan irili ufaklý çocuklarýn kese veya torbalarýna dökülür.
Konya’da Namaz âdetleri bu kadarla kalmaz. Mütedeyyin Konya halkýnýn nazarýnda üç aylarýn öneminin bü-yük olduðunu belirtmiþtik. Üç aylarýn girmesiyle Konyalýnýn Namaz mübareði ziyaretleri baþlar. Evlenip yuvadan uçmuþ evlatlar yanlarýna kendi çocuklarýný alarak, týpký bayram ziyaretlerinde olduðu gibi, ebeveynlerini, hýsým-akrabadan büyükleri ziyaret ederler. Onlarýn Namazlarýný tebrik ederler. Bu tebrik, “Namazýn mübârek olsun” temennisiyle hassaten belirtilir. Bu ziyaretler sýrasýnda anneler/kayýnvalideler, evlat ve torunlarýna zengin ananevi-yöresel yemekler ikram ettikleri gibi, yemekten sonra da evde bulunan bütün çerez ve meyve çeþitlerinden bir çetnevir sofrasý hazýrlayarak þivlilik ikramý yaparlar. Konya’da ebeveynin, hýsým-akrabalarýn Namaz mübareðini ihmal etmek önemli bir kusurdur.
Günümüzde zayýflayan insanî iliþkilerin yaný sýra, baþka yörelerden alýnan göçler sebebiyle birtakým eski, an-cak güzel âdetlerimiz kaybolur gibi oluyorsa da; hakiki Konyalýlarýn mahalle ve hânelerinde hâlâ inatla sürdürül-mektedir.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Güller Þehri Konya'da Gül Bayramlarý
Hýdýrellez ve Konya'da Bazý Hýdýrellez Ýnanç ve Gelenekleri
Geleneksel Sebze Meyve Saklama ve Edebiyatýmýza Yansýmalarý
Mevlana'nýn Kendisiyle Özdeþleþtirdiði Musiki Aleti

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Akþam [Þiir]
Konya Lisesi [Þiir]
Yaþamak [Þiir]
Kimim [Þiir]
Mesleðim [Þiir]
Bizim Kaðýt Mendillerden Önce Bir Mendil Kültürümüz Vardý [Deneme]
Testi Deyip Geçmeyin [Deneme]
Matbuatta Deðiþen Bir Þey Yok [Deneme]


Ali Iþýk kimdir?

Türk Dili ve Edebiyatý emekli öðretmeni. Türk dili, edebiyatý ve folkloru âþýðý.

Etkilendiði Yazarlar:
Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazýl Kýsakürek, Nihad Sami Banarlý, Prof. Dr. Saim Sakaoðlu, Prof. Dr. Ali Osman Öztürk


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ali Iþýk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.