Yaşamın her anı hakkını ister. -Goethe |
|
||||||||||
|
Akşam erkenden yatmaya gitti. Bu saatte yatmaya alışmak için bir hafta boyunca bu saate yatmaya dikkat etmişti. Ama yine de uyuyamıyordu bir türlü. Bu kadar süre boyunca çalışmış, her türlü fedakarlığı yapmıştı. Yalnız kendisi değil ailece büyük fedakarlıklar yapmışlardı. Babası iki yıl boyunca dershaneye göndermiş annesi istediği her şeyi yapmıştı Ahmet için. Hatta bir keresinde babasından ısrarla istediği bilgisayarı babası almayınca annesi onlardan habersiz biriktirdiği parasıyla istediği bilgisayarın bir üst modelini almıştı. Ne kadar sevinmişti o zaman. Annesine sıkı sıkı sarılıp kulağına bunun karşılığını ödeyeceğim diye fısıldamıştı. Tabi ki babasına da büyük bir teşekkür borçluydu. Herkesin babası göndermazdi öyle iki sene üst üste dershaneye. Tam anlamıyla çalışmaya başlayalı iki sene olmuştu bu büyük sınava. İyi de çalışmıştı. En azından kendisi öyle düşünüyordu. Hafta sonları normal derslere giriyordu dershanede. Hafta içi etütleri de sayarsak toplam 50 saat ders yapıyordu. Bu, haftada 50 saatin amacı 3 saatlik derste başarılı olabilmekti. Ya da hayatını garantiye almak. Ona ne denirse işte. Ama sınavda başarılı olmakla bitmiyordu iş. Kazandığın üniversiteyi başarıyla bitirmesi gerekiyordu ki iş bulabilsin. Yoksa üniversite bittiğinde de iş bulabilmek için müthiş bir çaba gerekiyordu. İstediğin meslek özel alanda ise mutlaka yüksek bir mevkide tanıdığın olmalıydı. Torpilsiz kolay kolay işe almazlardı adamı. Senin üniversite mezunu olman bir şey değiştirmezdi. Sen buraya kadar gelmek için ne kadar emek verdin, ne kadar çalıştın hiç ama hiç önemli değildi. Adam kendi işine bakıyordu. Ama iş bulamayanda yok değildi ya. Tabi ki vardı. Ahmet de bunlardan biri olmak istiyordu. Ama mesleğin özel alanda ise yine tehlike vardı. Sürekli işten çıkarılma korkusuyla yani diken üstünde yaşayacaktın. Hayat zordu be. Bu öss de bir şey miydi? Sadece büyük bir zincirin halkalarından biriydi. Bunun ötesinde daha ne kadar zorluklar vardı. Diyelim ki öss yi kazanmış, üniversiteyi bitirmiş ve işe başlamıştı Ahmet. Şimdiki derdi hoşlandığı kızla evlenmekti. Bunun için maddi, manevi birikime ihtiyacı vardı Ahmet' in. Her şeyin zor olduğu bu devirde öyle kolay kolay kız verecek değillerdi ya. Hadi evlendi diyelim, bu seferde çocuk derdi olacaktı. Hadi küçükken fazla yük olmazdı ama büyüdükçe masrafı da artacaktı. Birde yaşlılık derdi vardı. Yaşlandığında kimseye muhtaç kalmak istemiyorsan kenarda iyi bir birikimin olmalıydı. Yoksa muhtaç kalmaktan da kötü bir durumda kalabilirdin. Ama Ahmet daha bunları düşünecek kadar büyümemişti. Onun şimdilik bir tek amacı vardı. Öss. Deneme sınavlarında bugüne kadar genellikle iyi sonuçlar almıştı. Kötü sonuçlar aldığında hiçbir zaman karamsarlığa düşmemiş daha çok çalışıp hatalarını düzeltmeyle uğraşmıştı. Çok fedakarlık yapmıştı. Sevdiği her şeyden. Sevdiği kızdan, sevdiği dizilerden, futbol oynamaktan... Her şeyden. Tüm bunları düşünürken nihayet uyuyakalmıştı. Çok güzel bir rüya görüyordu. Sınavdan yaşasın baba diyerek çıkıyordu. Amacıma ulaştım diye seviniyordu ki uyandı. Biraz hayal kırıklığına uğradı. Kendine gelince saate baktı ve şaşırdı. Her şey bitmişti. Tüm o emekler, fedakarlıklar her şey. Annesine çığlıklarla seslendi. Böyle bir günde nasıl uyuyakalmışlardı. Annesi kalktı ve heyecanla saatine baktı. " Ne oldu oğlum" dedi. " Bu saatte niye uyandırdın" . Ahmet hemen saatine baktı ve içini büyük bir rahatlık kapladı. Birden her şeyin bittiğini sanmıştı. O heyecanla saatin akreple yelkovan ibresini şaşırmıştı. Biraz daha oyalandıktan sonra banyosunu yaptı. Kahvaltısını da yaptıktan sonra gerekli kağıtları alıp annesiyle kucaklaştı ve babasıyla birlikte sınav yeri olan Marmara Üniversite' si İletişim Fakültesi' nin yolunu tuttu. Sınava yarım saat varken sınav yerinin ordaydılar. Babası başarılar diledikten sonra sınav salonuna gitti. Çok heyecanlıydı. Bildiği bütün duaları okudu ve sınav başladı. Sınavdan çıktığı zaman sevinçle babasını buldu. Sınavı çok iyi geçtiğini ve büyük bir aksilik olmazsa sınavı kazanacağını babasına söyledi.... Sınavdan bir buçuk ay sonraydı. Yarın sonuçlar internet üzerinden açıklanacaktı. Akşam geç saatte yattığı halde uyuyamadı Ahmet. Sabah erkenden bilgisayarı açtı ve MEB' in internet sayfasına girdi. Heyecandan kalbi fırlayacaktı. Kimlik numarasını girdi. İşte en zor an gelmişti. Saniyeler geçmek bilmiyordu. Acaba kazanabilecek miydi. Bunca yıl sınava hazırlanmış, sınava girmiş ve bitirmişti. Şimdi ise sonuçları bekliyordu. Ne zor şeymiş bu beklemek diye düşünüyordu. Halbuki hayatta ne kadar çok bekleyecekti bazı şeyler için. Ve nihayet sonuçlar ekranda belirdi. Evet olmuştu işte. Kazanmıştı. Annesine, babasına seslendi. Kazandım, kazandım diye bağırıyordu. Evet kazanmıştı. O akşam kazanmanın şerefine ailece yemeğe gittiler. Hayat yolunda önemli bir adım atmıştı Ahmet. Şimdilik ileriye daha iyimser bakabilecekti. Keşke herkes Ahmet gibi olabilseydi keşke. Ama çok az kişi hayat yolunda bu önemli adımı atabiliyordu. Şimdi Ahmet için hiçbir şey bitmemiş aksine her şey yeni başlıyordu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © özgür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |