Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
“ kaybolmuş onlar.. eski bir şiirin peşine düşmüşler de gece karanlığında yola çıkmışlar.. damağında akşamüzerinden bir öpüş tadı varmış..” elimizi salladık dört ağaç vardı başlarını bir eğişle sallayan.. elimde yumuşak bir ezgi taşıyordum ben.. biz bir gece bir uçurtma beşiğinde sallanmıştık böyle.. bir sigara birine, bir tane bir diğerine ve öbürüne, bir diğer kalan ki son pakette kendi dilimin eşiğine.. “ne kadar zamandır buradaydınız??” ve ardından güldük..çok güldük..hatırlayamadığım kadar zaman boyunca güldük.. buraya gelmeden önceydi bu.. farkettiniz mi, güneş var dışarıda aslında.. kapalı kapıların ardında da beyaz bir hediye içimde.. önce öldüğümüzü sanmıştık.. uyandığımızdaki sessizlikten peydah bir fikirle.. konuşan cüce, konuşmayan cüce; küçük bir ısırığa kandırılan pire.. sen sakalı mavi dede, bir şişenin içine giriver de, ay ışığını yutuver dede.. suya fırtına gelir de, kayığını devirince; hadesin gözlerinden ırak düşelim, neşe ile.. “kapının ardından yolunu kaybetmiş gölgelerin düştüğü kıyıya vardığınızda; bekleyin uyansın..uyandığında sizi hatırlayacaktır..” dikleşti de yol ayaklarımızın altından, dik adımlarla yol aldık biz de.. başını kaldırdın da baktın ya sonra dehşetle.. dehşetle durmuştun da bir adım..gölgeler geçmişti aramızdan.. bir pelerin, bir külah bir de donuk ifade.. güneş var sanmıştık da aslında; yutmuşlar ayı dahi bir gecede.. korktuk da sıklaştırdık adımlarımızı.. üşüdük de biraz hatta..sokulduk birbirimize.. bir kırık sigara buldun da cebinde, titreyen ellerinden yakamadın ya sonra.. düşüp de gitti elinden dikine giden yolumuzda.. salladık elimizi biz de; ne de olsa önümüzde.. karşılaşırız birazdan yatıp da kaldığı yalnızlığında kendisiyle.. dikleşti ya yolumuz; adımlarını eğdin sen de.. rahattın hatta; arkan eğimin tepesine.. rahattın ya..başını kaldırıp da dehşetle; üzerimde yapışmış; bir pelerin, bir külah, bir de donuk ifade.. üzerlerimizde bir pelerin, bir külah, bir de donuk ifade.. “birinci kapının ardından ikincisinin geleceğini düşünmüşler onlar..her çıktıkları kapıyı arkalarından kapatırlarmış bunun için..” bulanık suyun önüne geldiğimizde şaşırmıştın ya önce.. yolun altındaki dönemeci dönüp de; ağır bir kemer gibi kapıdan geçmiştik de sonra.. şaşırmıştın sanki.. kara balçık gibi bir toprağa yapışmıştı adımlarımız.. nerden gelir bilinmez, yeşil beyaz bir duman gibi soluk soluk dalgalar havada.. kaybolup gidemiyorlardı ya sanki, tepelerinde kara balçıktan bir duvar.. iniltiler vardı ya şimdi hepsi gittiler.. gittiler.. ya onlar gitti.. ya da biz gittiklerini zannettik.. hiç hatırlamıyor musun?? seslendin ya hatta, bir cesaret; gözleri çizgiden kapalı, her daim uyur bakışlarıyla; kuş uçmaz kervan geçmez suyunun başında; suyun ne başı belli bir yanımızda, ne sonu uzar gider sanki sonsuza; kayığıyla bekler de gelene geçene haraç keser uğursuza.. bir uğursuz bakış dolaştı da ürpertiyle gördük ya o anda.. gözlerini ayırıp da uyur kapalı gözlerinden sen de görmüştün ya.. titreyen ellerinle yakamamıştın da, düşmüştü yolunun aşağısına.. ürperdin de eğildin yine de yalnızlığyla yatışına doğru.. son kibritinde sönmüştü yukarıda; titreyen avcunun arasında.. biraz da o zaman anlamıştım aslında.. bu pelerin, bu külah, bir de donuk ifaden.. sormuştun o uğursuza, bir kibrit yaksa ya.. değişen tek şey değilmiş; yol boyunca.. bıraktık gümüş akçeleri; bilinmez nerden geldi, bıraktık da avcuna.. o avcunda parlayan alevle tüten sigaran bir elinde.. dizildik ya kayığa..o uyur uğursuz bakışlar üzerinde.. iniltilerle dolu inlerde, rüzgar esti suyun üzerine.. saçların dalgalanıyordu o sırada da; külahın yana devrilir gibi olmuştu bir an..yüzünde sessizce ve hızla sönen bir ışık görmüştüm.. “nedensiz kalktılar o gün..puslu bir vakitte kapıyı kapadılar arkalarından..” hiçbirini mi hatırlamıyorsun?? rüzgar çıktığı zaman iniltiler de kesilmişti.. o uğursuz gözleri bir an aralandı da korkudan iliklerimize kadar, yitirdik aklımızı..belki de.. ya da belki sadece öyle oldu.. bu perdelerin arasında durduk zamanla birlikte.. düştük mü sonra kayığın içinden iniltilerin dahi kaybolduğu derinlere.. bu odada kaldık ya biz.. bir pelerin, bir külah, bir de donuk ifadenle.. “nereye bakıyorsun?? sadece.. sadece, perdeleri de çekelim çıkmadan önce..”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © alp, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |