Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton |
|
||||||||||
|
Hepimizin vardır bilip de söylemediği şeyler. Bazen de söyleyemediği. Kimi zaman da incelik olsun diye söylemediğimiz şeyler. Yapılacak bir süprizden haberin olur. Aman sürpriz bozulmasın diye susarız. Ah o süprizler yok mudur? İnsanın dilinin ucuna gelir gelir gider. Bir gün dört beş arkadaş oturuyoruz. İçlerinde hoşlanmadığım bir iki kişi daha var. Neyse sohbet sohbeti açıyor derken o hoşlanmadıklarımdan biri tesadüf işte tanığım biri hakkında atıp tutuyor. Hani ortam gerilmesin diye konuyu değiştirdim. Susmaz. Ben konuyu değiştiriyorum o açıyor. Sonunda dayanamayıp yaptığının hiç de hoş bir şey olmadığını söyledim. Bahsettiği kişinin bu kadar kötü sözü hak etmediğini belirttim. Bozuldu. Hatta bana bağırıp çağırmaya başladı. Bananeymiş? Beni niye ilgilendiriyormuş, ben onun avukatımıymışım? falan filan. Terazi burcu olunca böyle oluyor işte. Haksızlığa gelemiyorsun. Arkadaşıma bu konuşmadan hiçbir zaman bahsetmedim. Ne zaman onunla karşılaşsam onun için yaptığım tartışma aklıma gelir. Ama o bilmez. Bir yakınının hasta olduğunu bilirsin mesela. Ona hissettiremezsin hastalığını. Bildirmemeye özen gösterirsin… Zorla gülümsersin karşısında sanki her şey yolundaymış gibi. Sayılıdır günleri. Üzülmesin diye gülümserken yüzün, gömersin kalbine acını.Ama sen bilirsin, o hastadır. Bir arkadaşım vardı, annesi kanserdi. Hiç kimseye söylemedi annesinin hastalığını. Belki biri öğrenirde annemin kulağına gider, üzülür diye. Soranlara da “Soğuk algınlığı. E yaşlılık da olunca ağır geçiyor” diye geçiştirdi. Omzundaki yükten şikayet etmedi hiç. Annesi kanser olduğunu bilmeden basit bir soğuk algınlığı diye gitti bu dünyadan. Kanser psikolojisini yaşamadı hiç. Arkadaşım mı? Vicdanen ve ruhen rahat olduğu kesin. Sırtındaki ağır yükü kimseyi acıtmadan kırmadan taşıdı. Huzurludur herhalde. İngilterede yaşlı bir adam bisikletiyle giderken küçük bir kaza yapmış. Hemen ambulans gelip hastaneye götürmüşler. Hafif sıyrıklarla atlatmış kazayı. Ama tedbir olsun diye bir iki saat müşahede altında kalması gerektiğini söylemişler. Fakat yaşlı adam ısrarla buna karşı çıkmış. “Geç kaldım zaten hemen gitmem gerek.” Doktor ve hemşireler de yaşlı adamın kalmasında ısrarlı “Beyefendi nereye geç kaldınız. Sizin sağlığınızdan önemli mi?” Yaşlı adam karısının huzurevinde olduğunu her sabah birlikte kahvaltı yaptıklarını ve geç kaldığını söylemiş. Hemşirelerden biri “tamam o zaman telefon açalım bugün geç kalacağınızı söyleyin” demiş. Yaşlı adam “Karım Alzeimer hastası beni tanımaz.” Hemşire iyice şaşırmış. “E sizi bilmiyorsa niye bu kadar telaş ediyorsunuz ki bugünde gitmeyin.” Yaşlı adam demiş “Ama ben biliyorum”. Sevgi ve ışıkla kal… Bilirkişi Serapis Bey : Hani bir arkadaşını savunmuşsun. Onun haberi olmamış falan. Karakter gösterisi mi yapmak istedin. Yoksa yine “Terazi burcuyum haksızlığa gelemem” edebiyatımı yapacaksın. Yok yani merak ettiğim için sordum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayşe ATILGAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |