..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İstanbul > fatmagül Akman




30 Kasım 2006
Siren Sesi Bu; Bana Ayrılığın Hediyesi  
Dur mavi tren… Gitmeye gelmemiştim bu şehre…

fatmagül Akman


Dur mavi tren… Gitmeye gelmemiştim bu şehre…


:BJFI:
Yolculuk başladı ve tarihe kayıt alındı gitmenin beter günü…

Sorgulardan usanan yüzümde uslanmayan yaşlar birikintisi ilerliyor, damlaların sancısı okunuyordu dudaklarımdan...
Gelen hareket saati bir bahane kurbanı olmayı başaramadı. Bıçak kesmedi zamanı yırtarcasına geçen akrebi.
Niyetini günler öncesinden bozan ayaklarımdan dağılan, nasırlaşmış yalvarışlar kar etmedi, şehrin gecesine düşen yakamozlara…
Martılara “elveda” çağrısı uzandığında terk ettiler vapurları, karanlıkta yoruldular…
Martı çığlıkları kayboldu tren sesinde…

“Dur mavi tren… Gitmeye gelmemiştim bu şehre…”

Yaşanmışlığımı kitap arasına saklayıp, kimseye eyvallah demeden, gözlerimi şehrin sularından, kalbimi eski bir aşk hikâyesinden alıp, yeni âşıklara emanet ediyorum.
Dağıtıyorum yüreğimde ki bu aşk emanetini…
Kapansın bu hasretin İstanbul hecesi.
Acınması imkânsız halime vursun dalgalar, Kız Kulesini getirsinler rüyalarıma.
İçinde ben ve rivayet edilen hikâyem olsun…
Yılanların çok olduğu söylenir bu kentte.
Hepsi o hikâyenin içinden mi gelir, ya da zehirlemek için bir kahraman mı lazımdır,
Yitip giden her aşk hikâyesine…

Eminönü meydanında milyonlarca bakıştan birisi benimdir diyebilmem için, yüreğimi gönderiyorum.
Yeni caminin muhabbet bekçileri karşılasınlar, minareden yükselen ezan ile beraber…
Başımı eğip secde de, kalbimden geçirdiğim, kendimden esirgediğim dualarıma âmin desinler…

Bakırköy sahilin de – köprüyü çıktıktan sonra- elinde ki çiçeklerle seni karşılar kadınlar. Hiç beklemediğin, tanımlayamadığın dünyanın içinde bulursun kendini. Elini eline almıştır ve başlamıştır hayal gücüne kelimeler sığdırmaya. Üç vakte kadar olacaklar karşısında hayretle bakar ve yanında mahcubiyetle duran kişinin sevgilin olmadığını anlatmaya çalışırsın. Sonra, güzelleştirmek adına dikenlerinden uzaklaştırılmış gül dalını verirler eline, fiyatını o kadınların belirlediği…
Sahilde yürürken, elide çingene gül’üyle, kelimelerine hayallerini sığdırmaya çalışırsın…

Süleymaniye camisinde ikindi vakti… Heybetinden yüreğim genişliyor… Şükrü hatırlatıyor ezan-ı Muhammedi…
Namaz sonrası cami bahçesinde, muhabbetinize çaylar ısmarlarsınız. Lale ya da gül, ismi aklıma gelmese de o güzel bahçenin, beni oraya götüren, gönül bahçesinde bin bir güzellik yetişen, ilk ezanı okuyanın adıyla emsal olanı unutamam…
Unutamam Galata kulesine karşı söylenen o ezgiyi…”Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni…”

Üsküdar iskelesinin önünden Beykoz’a giden yolda, ne kadar halı altı edilmiş mesele varsa dökersiniz Marmara’nın mavisine… Boğaz karşılar sizi, o da dökülmüştür ve sabit durmuştur bu esarette… Yu’şa tepesine kadar görebildiğiniz en güzel yeşil ve mavi kardeşliğine şahit olursunuz.
Geri dönüş yolu, veda havasıdır artık. Oturduğum pencere camından – dışarıda ki kalabalığı hesap etmeden-
“Seni seviyorum İstanbul” diye bağırdım. Pişman değilim…
EMN plakalı arabanın içinde, sesimin yankısını duyuyorum.
Yalnız değilim…

Gel çağrısında yağmursuz toprak, aylardan Temmuz, saat gece yarısı, Bostancı durağı hiç bu kadar acımasız olmadı karşımda.
Hoş çakal İstanbul’un Anadolu durağı… Hoşça kal…

“Treni durdurmak istiyorum”

Dur………ma ,

Durma mavi tren, sen devam et yoluna. Raylar da dağıt dumanını, ben camlarında efkârıma küller gönderiyorum.

Sen durma mavi tren… Aylardan temmuz, saat gece yarısını geçti, ben koca bir şehri…

Şimdi nefes almaya çalışıyorum. İstanbul olmadan zor ve isteksiz bu alış veriş. Sermayeden gidiyor, biriktirdiğim hava, içtiğim su, yüreğim daralıyor…

Siren sesi bu; Bana ayrılığın hediyesi…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hoşgeldin Çocuk…
Özlemek Nasıl Biter Meleğim?
Hey Yar Limin
Üç Vakit…üç Hece…üç Taş…
Gereği Düşünüldü!
Usta (Büyükbabam'a... )
A_damın Ş_ivan K_rallığı
Susuşlar'dan Duyulanlar
Sobe!
Sarı Papatyam


fatmagül Akman kimdir?

—Hiç mi? Değil aslında. —Ben mi? Aramaktayım kaybolduğunda. —Hal mi? Sormaktan utanırım. —Gel mi? Bulan mekân sorgusunda. —Renk mi? Araf ta saklandı.

Etkilendiği Yazarlar:
Murat başaran,Sadık yalsızuçanlar,Senai demirci,Ayşenur menekşe.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © fatmagül Akman, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.