..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Bireysel > seçkin gündüz




12 Nisan 2007
Son Martı  
seçkin gündüz
“Evet, dişi kadın demek. Bunun kanatla da ilgisi yok. Düşeceksin!! ” Sesi yumuşadı, “Kadın martı...” Gülümsemeye çalıştı ; “ Martı kadın... Son martı...”


:AFFF:

Sesleri çirkindi. Çığlık çığlığa uçuşuyorlardı.

Kulaklardaki hoşnutsuzluğu görünümleri giderebiliyordu. Kanat çırpışlarındaki inceliğe , süzülüşlerindeki ustalığı ekleyince sesler bir çırpıda güzelleşiyordu.

Yolcuların çoğu güvertedeydi. Uzaklaşan kentin fotoğrafı çekiliyor , el sallanıyor ; martılara da yiyecek atılıyordu.

Gülümsüyordu kadın , sık sık gülümsüyordu. Uçuşan saçlarının soytarılığına bir ara kahkaha attı oğluyla.
İstekle dalmalarına karşın boş gagayla yükselmeleri sıklaşmıştı. Gemi yol aldıkça martılar azalmış , sanki buna koşut güverte de hemen hemen boşalmıştı.

‘Sevecen deniz kuşları ,’ diye düşündü kadın , ‘direngenmişsiniz.’ Gülümsedi; azıcık zorlanmıştı. Oysa fotoğraf çekerken... Az önce oğlunun karşısında... Ne kolay , ne içten gülümsemişti. ‘ Gücünüz tükenmeden dönseniz.’ Gözlerini sarı gagalılardan ayıramıyordu. ‘ Kimi doydu , doygunluğuyla yetinip döndü. Ama siz... Ne diye sürüklenip duruyorsunuz!’

Rıhtımdaki sayısız martıdan geriye birkaçı kalmış , kalanların da kanat çırpışlarındaki coşku sönmüştü.

“ Ekmek bul , bir şeyler bul ,’ diye annesini dürtükledi. “ Geliyorlar. Atalım!” Bir an susup sordu ; “ Atmasak?.. Hiç atmasak? Dönerler. Evet... Kesin dönerler. Hıı?..” Yanıt alamayınca küskünce ekledi ; “ Atmasak da geliyorlar. Bizi izliyorlar.”

“Gemiyi!” dedi kadın.

“Gelmesinler,” diye çıkıştı. “İstemiyorum. Artık gelmesinler. Oysa gelmek, yetişmek zorundalar. Bundan sonra dönemezler. Bak anne , bak... Sanki bize geliyorlar.”

“Gemiye!” dedi kadın. Savunurcasına sesini yükseltti ; “ Seslere... Köpüren sulara... Sudaki artıklara , çöplere...”

“ Attığımız yiyeceklerden ,” dedi ağlamaklı sesle. “Ya da anne... Bizi... Yani gemiyi bırakamadılar. Bizden ayrılamı—”

“ Hep böyle,” dedi kadın , “ martılar işte hep böyle. ”

“ Ama anne...”

“ Onlar için oyun , oyun gibi yavrum. Haydi , kamaramıza geçelim. Bizden başka kimse kalmadı.”

“Hayır,” diye mızıklandı , “onları bırakmayalım.”

“ Ayakta durmaktan yoruldum. Sen de yorulmuşsundur.”

“ Anne bak ,” diye bağırdı , “ biri düştü. Pat diye düştü.”

“Dönemeyecekler ,” diye fısıldadı kadın , gözleri buğulanmıştı. ‘ Kanat çırpışları çırpınmaya dönüştü.’

“ Az daha çabalasalar,” deyip annesinin bileğine yapıştı , “ yetişebilirler. Bacaya , direğe konuverseler...”

“ Konarlar,” dedi. “ Gel içeriye geçelim.”

“Kıyı mıyı yok oldu.” Çatarcasına söylendi , "Arkalarına bakmıyor , bakmadan öylesine geliyorlar.”

Bir martı daha denize kondu , konmasıyla bir önceki gibi beyaz köpükler arasında yitiverdi.

“ Çok mu yiyecek attık! Çok mu el salladık! Oysa herkes attı, herkes salladı.”

“ Biz olmasak da gelirlerdi yavrum. Gemi çekiyor onları... Çekiyor...” Gülümsemesi söndü ; "Çekmesine çekiyor da...”

“ Anne,” diye haykırdı, “ bak! Biri daha!..”

“ Esiyor! Gel , içeriye geçelim.”

“Bırakmayalım. Baksana... Bitti , bitiyor!” Sesi ağlamaklıydı , “İki martı kaldı. Öbürleri hep... Bakmak istemiyorum ama... Martıların hepsi, hepsi...”

“Döndüler bir tanem ,” dedi elleri oğlunun omzunda, “döndüler... İnan bu ikisi de dönecek. Martılar güçlüdür. Kıyıya uçmuşlardır. Uçamayanlar gemiye konmuştur. Dediğin gibi belki de bacaya...”

“ Alay etme,” diye atıldı. “Okşama saçlarımı , inanmıyorum. Yavaşlasa da yetişemezler , dursa da yetişemezler ! En güçlüsü , şu kocaman kanatlısı bile!”

“Sus yavrum. Duyan da kavga ediyoruz sanacak.”

“Neden attım! Niçin el salladım!”

“Saçmalama! Bir sen misin atan. Dedim ya martı onlar.”

“ Kızma ,” dedi usulca , “ama anne,” yi de peşi sıra ekledi. Yüz bulsa kesinlikle bir şey diyecekti.

“ Yeter,” diye bağırdı kadın. Oğlunun bileğine sımsıkı yapışıp sürüklercesine çekti. “ Gidiyoruz! Koca güvertede bir! ikimiz...”

“Ya martılar?.. Yani martı... Şu... Şu son martı...”

“Haydi diyorum , acıktım. Daha üstümüzü değiştireceğiz.”

İsteksizce annesinin elini tutmuştu. Uslu çocuk suskunluğu ancak merdivenlere dek sürdü. “Anne , martılar erkek mi?” Yanakları kızarmışsa da çekingenlik bir kez yenilmişti. “ Hani şu... Koca kanatlısı...” Yutkundu ; “ Hani şu en son—”

“Tırabzana tutun! Adımlarına—”

“ Anne , ne olursun söyle .”

“Kimi erkek , kimi dişi. Öff , ne bileyim ben. Sallanma. Önüne bak!”

“Dişi , kadın demek değil mi?”

“Evet, dişi kadın demek. Bunun kanatla da ilgisi yok. Düşeceksin!! ” Sesi yumuşadı, “Kadın martı...”
Gülümsemeye çalıştı ; “ Martı kadın... Son martı...”






Ranzadan , “Anne,” diye atıldı.

“Dur!” diye bağırdı. “Sarılma öyle. Dudaklarımı boyuyorum , görmüyor musun!”

“Gözlerin... Yanakların...”

“Dürtme!.. Gemi yeterince sallıyor ; şu kirpiklere bak!” Aynayı uzattı , “Enseme tutsana.”

“Martılara ben de üzüldüm ama ağlamıyorum.”
Gözleri aynadaydı. Saçlarını iki eliyle arkada kavramıştı. “Ağlayan kim!” dedi yapmacık bir öfkeyle.

“ Görüyorum. İşte... Karşıdaki aynadan da görmüştüm.”

“Az daha üstelese , ‘ Evet ,’ diyecekti , ‘ağlıyorum. Ama bil ki martılara değil. Kendime... Babana...’ Derin bir iç çekti . Diyecekti. Az daha üstelese diyecekti. ‘Dokuz yıl kanat çırpabildim ona.’



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın bireysel kümesinde bulunan diğer yazıları...
Adı Batasıca
Diye Diye - 2019
Üç Yavru - "Bölüm"
... Dün...
... Çağrı...
... O...
Onarım
Pastırma Yazı
Onarım
Sağaltım

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İletişim
Bilet

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ben... [Şiir]
Unutma [Şiir]
Hayvanlarım [Şiir]
Kedi... [Şiir]
Dilek [Şiir]
The Day Of Solar Eclipse [Şiir]
Parmak [Şiir]
Gül... [Şiir]
Zorba [Şiir]
The Forbidden Apple [Şiir]


seçkin gündüz kimdir?

Yazarlar ansiklopedisi-2001 Encyclopedia of Turkish Authors-2004 Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi-2006

Etkilendiği Yazarlar:
Yıldızları Beklerken adlı ilk öyküsü Çağrı dergisinde yer almıştı. Diğer ürünleri Türk Dili ,Çağdaş Türk Dili , Damar , İnsancıl ,Varlık , Yazıt , Dil Dergisi , Abece , Üçüncü Öyküler ,Gırgır , Bay ( Yugoslavya ) , Şafak ( Yunanistan ) , Kafdağı


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © seçkin gündüz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.