Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley |
|
||||||||||
|
Ünlü şairin şiirine başladığı gibi. Sevgilim bitkin düşmeli elbet öpülmekten, Ama diyeceğim o değil. Bir sen varsın sana dost, Her daim. Bir tek sen, hep senin yanında olan. Sevgilin reddetse de, Seni reddetmeyecek kolların var senin. Kendini öpemesen de, Saçlarını okşayacak ellerin var. Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şeyler daha var, Sen,eğer ki sen seversen kendini, Seviyorlar seni. Sen, eğer sen kolluyorsan sendeki seni, Sen, öncelikle, sen incitmiyorsan sendeki seni, Kimse incitemiyor seni. Ve eğer sen, saygı duyuyor isen sendeki sene, Hiç, ama hiç kimse yok sayamıyor seni. Sen, ”Evet, ben benim” demişsen eğer bir kez, Hiçbir öpülmekten bitkin düşmüş sevgili, Günün birinde, Asla, ama asla cesaret edemiyor değiştirmeye Sendeki seni. Yaşadıklarımdan öğrendiğim en önemli şey, Önce kendini sev, Kendini say, Ayaklarına saygı duy, Onlar hep seni taşıyan. Ve öyle özen göster ki onlara, Hep, dimdik seni taşısınlar! Sevgiline de güven elbet, Ama Önce kendine! Senin beynin kadar, Senin yüreğin kadar Hiçbir sevgili yol gösteremez sana! Ayakların gibi, Sen, seni taşı önce. Çok sevgililer yol boyunca taşıyamayabilirler seni; Ağır gelebilirsin, Yada fazla hafif. Neyse ne, Yola, bir şekilde devam etmek senin işin! Kendi ayaklarının üstünde. Sakın ola ki yorma kendini başkalarından sakındığın eleştirilerinle, Üzme sendeki seni, Sevgilini üzmemek için debelenirken! Hele ki, bir yol ayrımındaysan eğer. Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir değil, bir çok şey var ki, Ancak kırk yaşımda öğrensem de, Bir parça bencillik, Hiç de kötü bir şey değil! Eğer ki amaç, Korumaksa sendeki seni. Sev sevgilini, doyasıya, Okşa saçlarını, Kokla, Koy yüreğinin bir kıyıcığına. Dostlarını koy diğer kıyıcıklara, Aileni, Çoluk-çocuğunu, varsa eğer, Ama yüreğinin ortasını hep sana ayır! Çünkü hep sensin hep sana en yakın. Sen, hep orada durmalısın ki, Günün birinde, Çeker giderse hepsi birer-birer, Sen, seni sen olarak, Hemen oracıkta sapasağlam bulasın. ............. Öğrendim işte, Yaşam bu, öğretiyor insana, Suyun akışını, Haşa, Karşı koymak ne mümkün, Yalnızca kabul! Öğrendim ki, Hiçbir şeye fazla tutunmayacaksın! Tutunmak deyince, Sarmaşık geliyor aklıma, Asalakçasına. Hiç benzeme bir sarmaşığa, Sevgilin bir ağaç gövdesi olmasın sakın. Bir çöp de olma, Akan su içinde Önündeki bir taşa toslamış Orada, öylecesine takılıp duran, Oysa bak, diğer çöpler Akıyor suyla beraber! Velhasıl, Şudur ki aslolan, Sen, sen olarak, Bunu bir onur bilerek, Taşı kendini, Bırak sulara cesurca, Gideceğin, Göreceğin yerler Seni hiç korkutmasın! Sen, sende oldukça, Bu yalnızca Tebdil-i mekan!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gülgün Karaoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |