Bu hafifçe kenara itilecek bir roman değil. Daha büyük bir şiddetle uzağa fırlatılmalıdır. -Dorothy Parker |
|
||||||||||
|
ben rıfkı oynamaya gidiyorum abi sıtkı’nın vicdanında gidiyorum da; kelimeler eylem yapıyor içimde geçemiyorum dar olsam da erkek olanın aklı dişinin bir yerinde bir dokunsa ahhhh dişi ise rüştünü ispat derdinde kendine bir diğeri de dikiliyor kaldırımda pis sırıtıyor hayata belli ki düzenin başlarında biri ardına geçmiş diğerinin olmuş gülnihal nihal’miş eskiden biri önüne geçmiş,evrim evmiş, mişi kalmış darwinden zaten anlamsız olanları da var mesela eylem oda dişilerden, çünkü üretken kan döküyor can yakıyor ülke yıkıyor rönesans’tan mı hediye ne bu yeni cümleler yoldaşlar ile başlıyor,kavgayla bitiyor zaten barış için çırpınanlar savaşta ölüyor bir diğeri milliyetçiyim diye kasmışta kendini sultan sanıyor aslında o düzeni kuranın sadece hikayesi fatih kadar sevmiyor ülkesini birinin adı hüner dağları utandıranların türküsünü söylüyor duvarlar konuşmuyor, o susmuyor acaba ne işe yarıyor diye, ya düşünmüyor ya salatayı çorba görüyor sıtkı mı? oda bizim taşçı bi abi iyi içicilerden iyi işçilerden kaldırım sökmüyor en azından bir de rıfkı var,e oda kelime isimde oluyor king denilen oyunun dalı da dalda bir kelime dallamada dallama iki anlama yoruluyor biri genelde başta,diğerleriyle oynuyor diğerleri mi ben onlardan değilim boş olduğunu düşündüğüm oluyor isminin hem kısa,hem çok fazla var ama oda üretken dişiler gibi alihan oluyor alican da alihan kavga ediyor, alican şaklaban takma isimlerde kelime işte mesela her şeye muhalefet olan semize benziyor sadece karşı gelmekle dünyayı durduracak güya varis diyorlar burda, o deniz sanıyor elinde bir olta nerde sazan, o orda bu arada yürüyüşte devam ediyor tutulmuş biri çıkıyor ortalardan... haykırıyor... bir diğeri de kendine bağırıldığını düşünmüş olmalı ''ne var lan '' kulağından tutuyor zaman önce saygı bul diyor... devrim diyen zaten seni tanımıyor.. o her gün aynı düşte avare uyanıyor.... misket değil ki bu köküldükçe* satın alasın disket değil ki çıkarıp çıkarıp takasın modern kelimeler çıkıyor karşıma paradox, imge, devinim gibi mesela duraklıyorum da durak yerinden sökülüyor... adamlar ölüyor, kelimeler hiç ölmüyor canilerde öyle hep hatırlanıyor tarih kimleri aynı kefeye koyuyor bak utanmıyor kökten mi unutsak ne köktenciliği kökünü mü kurutsak bağnazlığın diyeceğimde cimbomum aklıma düşüyor dünyanın zirvesinde Türk olmak her zaman güzelde bazen daha başka tat veriyor be bende meyilleniyor muyum ne... ayrıntıları ayrı tut diyorum kalemden o ne dediğini biliyor da.. sadece işine gelen anlıyor rant girmiş ya Türkçe’mize sırıtıyor.. fantezileri var elbet kelimelerinde mesela yenilerden olan şu playboy iş peşinde manken kendini gökte görüyor yerin dibinden telepatiyle işte renklerde giriyor araya kelimeler onları giyiyor mesela şu en önde yürüyen maviye yakıştırıyor kendini umut üstelik ismi,unutuyor geçmişi umut kavgasızlığın resmi mavi değen tuvallerde siyaset sığmıyor ama bir kelimeye talan sızıyor hemen yanı başına ama yapmalı birileri elbette oyuna geç kalacağım şimdi dert değil de cahit abi’nin kahkahalarını özlemişim tülay abla bizim buralarda dostluk farklı tanımlanıyor yenilgiye değil bakılıyor gülücüğe ne zaman bitecek diye beklersem kelimeleri bir sonsuz yol düşüyor aklıma desene mehmet amca bu o'culuk bu'culuk eskiden de vardı evladım dilimizde tüy bitti bize bizden başka dost yok demekten bize en büyük düşman olan kelimede bizden geçiyor! ve bizim ölüm vaktimiz geliyor da torunda bize benziyor.... sarılamayacaksınız sizde kelimelerle et düşünce akla kasap cellat, adam avrat, zaman kancık hesap gelince haftaya adamın ipte, kadının dipte, çocuğun tinerde şifası bak anadoluya dünyayı nasıl kuşatıyor yoksa bizi bir el mi gıdıklıyor susma diyeceğimde mehmet amca ne işin var senin eylemde fazla ileri gitme e mi kıyamam sana kim doğruyu söylese beline kamera çarpıyor kameramanın teri bin pişman.... patron bildiğini okuyor! bir tokat yiyorum ansızın ağzımdan bir kelime düşüyor yere kanlar içinde aman Allahım kelimelerde mi ölüyor.. eğiliyorum kirletilmişliğinden zor okunuyor eğriliyorum tüm kelimeler bana dönüyor.. dikiliyorum apansız size değil diyorum size eğilenlerden değilim başkasına da başkanına da çatlak sesler duyuyorum yuh diyor, diğeri sus öldürün diyor, biri pus ambulansın Türkçe’si var mı aranızda diye haykırıyorum ses gelmiyor fark etmez yabancı olsun ama yürekli olsun tık çıkmıyor... o anda kirli elleriyle bir çocuk omuzluyor yerdekini abi konuşacağına acele etsene insanlık ölüyor! ! ! bana iki kelimecik kalıyor ''gururla utanıyorum '' * kökülmek= bir oyunda elindekileri tamamen kaybetmek (yöresel) Ali Aydoğdu
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ali AYDOĞDU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |