Her gün yeniden doğmalı. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Banliyö kelimesi sözlük anlamıyla ban: surgun, lieue: yer, arazi. banlieue: surgun arazizi, bölgesi şeklinde geçiyor. Bu tanım, kulağa çok hoş gelmese de, belki de bazılarımız sürgünde olmaktan mutluyuzdur kimbilir? Ben son 5 yıldır banliyöde yaşıyorum. Hayat bazen insanı uzaklaşmaya itiyor. Sakin, dingin ve kalabalıktan uzak bir ortamı hayal ediyorsanız, banliyöde yaşam tam size göre diyebiliriz. Şehrin içinde yaşanan tüm işle ve insanlarla ilgili karmaşayı arkanda bırakıp, uzaklaşıp, evine geldiğinde, etrafın da, tıpkı evin gibi izole olması insanı rahatlatıyor. Banliyöde yaşam şimdilerde moda da oldu. Artık hisleri, tercihleri değil biraz da parası olan geçiyor bu yaşama çünkü her konuda olduğu gibi bu konuyu da abartarak inşaat firmaları ardı ardına siteler yapmaya ve fiyatları da giderek uçurmaya başladılar. İnşaatın en kralını yapıyoruz ormanların arasına kimi kez zarar vermeden, kimi kez de katlederek. Artık sıradan bir apartman dairesi değil, sizlere apayrı bir yaşam vaad ediyor emlakçılar. Havuzu olmayan, fitness olmayan site yok gibi tabii başta güvenlik. Bu şart! Bu sitelerden birinde oturuyorum ben de, ve sıklıkla aklıma gelmiştir bu kitlenin sosyolojik ve psikolojik açıdan ele alınması konusu. Çünkü gözlemlediğiniz zaman gerçekten ilginç yorumlar çıkabiliyor. Sitelerde ailelerin genelde ortak noktaları ; kariyer sahibi, çoğunlukla bir şirkette yönetici konumunda çalışan beyler ve "çocuk da yaparım, kariyer de" diyen hırslı, bakımlı ve de akıllı kadınlar. Genelde planlı programlı bir yaşamı severler. Garip olan şey, çalışarak yıllarca emek verip aldıkları bu lüks evlerin keyfini çıkaran bir de bakıcı ve yardımcı bayanlardan oluşan bir grup var. Ayrıca site çalışanları ve yönetimde görevliler de site yaşamının birer parçası. Siteler, şık kapısı ve yüksek duvarları ile bir anda apayrı bir dünyaya giriyormuşsunuz hissini verir size. Bakımlı bilmem kaç tür bitkinin olduğu bahçesi de bir sanat eseri gibidir. Tek tük insan görürsünüz bahçede onlar da spor amaçlı yürüyordur. Genelde ya işte, ya da evdedir site sakinleri kışın. Ancak yaz aylarında özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında bir canlılık olur sitede, havuz ve spor aktivitelerinden dolayı.. Ortalıkta ne, başıboş bir kedi ne de, bir köpek göremezsiniz. Hatta uçan kuşlar bile sanki kontrollü sahada uçar gibi temkinlidir buralarda... Hayvansever de çoktur, köpek beslemeyi tercih ederler genelde. İzole bir hayatın içinde kuralları ve düzeni sevenler için icat edilen bu tarz yaşamlar, tam da burayı seçenlerin kişilikleri ile örtüşmektedir. Site duvarlarının diğer tarafında yer alan, bambaşka bir yaşam da göze çarpar. Toplumun belki de çoğunluğunu oluşturan bir sosyokültürel ve ekonomik yapı... Eğitim seviyesi düşer ve maalesef iş imkanı kısıtlı olan bu insanlar için site aynı zamanda bir ekmek kapısı olmuştur. Site etrafında hızla artan kuru temizleme, market, ayakkabıcı, kuaför gibi girişimci ve hızlı insanlar da burada yaşayan insanlara hizmet sunarken hepsi olmasa da, bazıları kısa yoldan zengin olma hayalleri kurmaktadır. Ekmek kapısı demiştim, bunun en tipik örneği yardımcı olarak çalışan bayanlardır. Çevreye yabancı olan site sakinleri başta güvenin ön planda olduğu bir seçimle, en değerli hazinelerini yani çocuklarını ya da en özel alanlarını yani evlerini emanet ederler burada yaşayan bayanlara. Genelde ulaşım sorun olduğundan bu en pratik çözüm gibi görünmektedir. Sitede yaşam, sakin ve bazen horoz sesi ile uyandığınız temiz bir havayı soluyarak başlar. Ekmeğiniz gazeteniz tam vaktinde kapıdadır. Titizlikle hazırlanmış sabah fitness programlarını, sadece kağıt üstünde bırakıp zaman ayıramama çaresizliği ile işe hazırlanırsınız. Her sabah telaşla evden çıkan orman manzarasına sadece panaromik asansörde katları inip çıkarken şahid olan bu akıllı kadınlar, en değerli varlıklarını, biraz da kariyer mariyer derken zaten geç kavuştukları halde, bu şehir dışı mekanda mecburen güvendikleri bakıcılara emanet edip sabah trafiği ile mücadele etmek için yola koyulurlar. Onlar mücadele veredursunlar; bakıcılar/yardımcılar da evde TV sabah programı eşliğinde, sakin bir kahvaltıdan sonra kendilerini yormadan işlerine koyulurlar. Bu arada şanslı olanları çocuk bile bakmamaktadır. Aileler çocuklarına en iyi eğitimleri alabilmesi, çoklu zeka, montisori ve daha adı hiç duyulmamış yöntemlerle müthiş eğitimler sunan anaokullarına yüksek aylıklar ödeyerek kaydettirmiştir çocuklarını. Tabii bazıları da henüz bebek olduğundan evde bakılmaktadır. Daha da büyük çocuklar mutlaka bir özel okul servisinde yola çıkmışlardır bile.... Devir bakıcıların devri diyebiliriz; bahçede çocuk bakanlar gezdirme amaçlı çıkarlar, ama bir anlamda arkadaş sohpetlerine de vesiledir bu. Bazen o kadar iyi anlaşırlar ki birbirlerine kahvaltıya, kahveye gitmeye de başlarlar. Bu arada, evin beyi çalıştığı yerde yönetim toplantılarında kafa patlatırken, evin hanımı da şirkette anne olsa da en az erkek arkadaşları kadar (hatta daha fazla) iyi ve hırslı olduğunu kanıtlama çabasıyla meşguldür. Akşama doğru servisten eve gelen evin yavrusu, bakıcı tarafından ilgi alaka ile karşılanır ne de olsa velinimettir. Ama yavru, anne ilgisi azlığı ile prens ya da prenses'e aitmiş gibi döşenmiş odasında yine mutsuzdur. Psikolojisi yine destek ister. Anne işten gelir ve oğlunun ya da kızının bu halini görünce evdeki rolü başlar. Annelik rolü! Herkadar o gün toplantıda, O'nun hazırladığı rapor, önemsenmese veya ilgi görmese de. Boş vermelidir. Unutmalıdır. Artık işi, orada kalmalıdır. Çaresizdir kadın, ne yaparsa yapsın hiçbir şey kontrolü altında olamamaktadır ve hep bir aksaklık çıkmaktadır. Okulda altına da kaçırmıştır çocuk, bu arada posta kutusundan aldığı yüklü aidat makbuzunu incelemektedir. Bunu incelerken üstünü değiştirmekte ve aynı anda TV de açık haberlerde ertesi gün iş seyahatine gideceği şehrin hava durumuna bakmaktadır. Akşam geç vakit eve gelen, evin erkeği de yorgun ve bitkindir. Kısa bir merhabalaşmadan sonra duşuna girer ve kabuğuna çekilir. Telefon çalar arayan genelde site spor müdür ya da gruptan bir arkadaştır. Sitenin halı sahasında maç yapmaya davet edilmektedir ama o kadar yorgundur ki kıpırdayacak hali yoktur. Mecburen reddeder. Kadın bir zahmet masayı bile hazırlamadan pır diye kaçan bakıcının arkasından homurdanarak masayı hazırlar. O da ne ? Yemekte pirinç çorbası, pirinç pilavı ve yanında da tavuk vardır. Yani hanımefendi çok meşgul olduğundan eli pirince değmişken, hem pilavını hem de çorbasını yapıvermiştir. Açlıktan perişan ev halkı, bütün o çalışmanın mükafatı olarak o yemeklerle yetinecektir tabii. Asla ertesi sabah gerçekleşmeyen konuşmalar geçer. "bu kadının da suyu ısındı", "uyarmak lazım canım bunu", "sabahları da daha erken gelmesi lazım trafiğe takılıyoruz" Sıkıysa konuşun . Yeni bir bakıcı bulma kabusunu göze alıyorsanız tabii!!! Üyelik aidatlarına bir heves ekledikleri, özel uydu yayınlarının kanallarından hiçbirini yorgunluktan izleyemeden, evin yavrusu ile ilgilenilerek uykuya dalınır. Ertesi günün gerçekleşecek önemli sunumunun stresi ya da sabah 3:00 sularında gidilecek bir yurt dışı seyahatin uçağını kaçırma endişesi ile. İşte O duvarlarla çevrili pırıltılı site yaşamından size bir kesit sunmak istedim. Burada yaşayan insanlar gerçekten paralarını çok emek vererek kazanıyorlar. Hem kadını, hem erkeğiyle. Uykularından ve çocuklarının sevgisinden fedakarlık ederek. Herşeye rağmen banliyöde yaşamak mutlukluk verir sakinlerine tıpkı "orada bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür, gitmesek de, kalmasak da, o köy bizim köyümüzdür " şarkısı misali, yararlanılamasa da her şeyiyle tamam bir sitede yer alan o ev, bizim evimizdir.. Ama unutmayalım ki; hernekadar banliyöye kaçsak da, hayatın merkezi tam kalbimizdedir. E.O.T ŞUBAT 2007
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Elif Taner, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |