Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
İaşe temini, yani sağlıklı bir yaşam için gerekli fiziksel koşulları sağlama adına harcanan gayretler, toplumlarda sosyal hayatı şekillendiren en önemli unsur olagelmiştir. Tarım öncesi ve sonrası olarak nitelenen toplumların gelişim evreleri süresince geçim yollarında meydana gelen değişimlere paralel olarak hayata bakışları ve geleceğe yönelik düşleri de değişmiştir. Kapalı toplumlar kendilerine yeterli hale gelebilmek için çiftçiliğe önem vermişlerdir. Gelişen tarımları nispetinde toprağa gitgide bağlanan bu toplumlarda, ticari yaşam da bu kapalılıktan olumsuz etkilenmiştir. Bu durumun neticesinde meydana gelen sorunlar, dışarıdan gelen her yeni şeye karşı temkinle yaklaşılmasına neden olmuş, hatta sınırları kapama şeklinde uygulanan devlet politikalarına dahi dönüşmüştür. 17. yüzyıl Japonya’sı bu kısır döngünün içerisinde 2 yüzyılını harcamış, misyoner papazların Japon halkını kışkırtma girişimleri nedeni ile 1600 yılında dışarıya kapatılan sınırları 1868 yılına kadar açılmamıştır. Bu devrede halk tarımla geçimini sağlamaya çalışmışsa da, nüfus artışı ve teknolojik verimsizlikler neticesinde çok şiddetli kıtlıklar yaşanmıştır. Tokugawa Devri olarak adlandırılan bu dönemde uygulanan izolasyonist dış siyaset, ülke içinde çıkar gruplarının güçlenerek halkı sömürmesine neden olmakla kalmamış, batıya kapılarını kapayan Japonya’nın uluslararası siyasetten uzak kalmasına da neden olmuştur.(1) Ortadoğu’da Araplar tüccar ve göçebe iken, İsrail hep tarımla uğraşan bir milletti. Ticaret ve seyahat, insanlara propaganda ve reklâm sanatını öğretir. İnsanın iç dünyasını derinleştirmesine rağmen tarım, insanı sakin ve hatta dar görüşlü olmaya iter. Goitein, Yahudiliğin II. Mabed Dönemi’nde hızla yayılmasını da o dönemlerde dünya ticaretine atılmalarıyla yakından alakalı olduğunu savunur.(2) Arapların muzaffer fatihler olarak girdikleri Suriye ve Mısır’ın çeşitleri illerinde daha önceler tüccar ve kervan muhafızları olarak da bulunduklarını ve bu durumun fetihlerin gerçekleşmesine büyük katkı sağladığı görüşünde olan Goitein, buna karşılık eski İsrailliler’in, sahip oldukları incir ağacının veya üzüm asmasının altına oturmaktan başka idealleri olmadığını söyler: “(Eski İsrailliler) yabancı milletler veya fikirlerle karşılaştıkları zaman, dinlenir ve ahlakî ideallerinin kayıtsız şartsız kabulünü isteyen uzlaşmaz bir tavır sergiliyorlardı. Böyle bir yaklaşım, dünyanın geri kalan kesimine karşı kendini kapalı tutmak isteyen bir din için kaçınılmaz olsa da dinî propaganda veya ulusal yayılma politikasının gereklerine hiç de uygun değildi.”(3) 7. yüzyıl öncesi Yahudi toplumu için de tarım toplumu tanımlaması yapılabilir. Kendi içine kapalı bir düşünce dünyasına sahip olan Yahudilik, 8. ve 9. yüzyıldaki “Burjuva Devrimi” ile büyük bir dönüşüm geçirmiş, hatta bu konudaki araştırmalarıyla tanınan S. D. Goitein’e göre bu devrim ile tamamen yeni bir Yahudi topluluğu ortaya çıkmıştır. Bu topluluk, asla Ortaçağ Avrupası’ndakine benzemeyen, ancak 18. asrın ticaret, endüstri, bankacılık ve serbest meslekler icrâ eden bir avuç elit Yahudisi ile Doğu Avrupa’da olduğu gibi çoğunluğu mütevâzı bir hayat süren Yahudi topluluklarına benziyordu.(4) Bugünkü Yahudilerin prototipi olarak kabul edebileceğimiz o günün Yahudileri, Ortadoğu medeniyetinin ticareti, endüstrisi ve bürokratik düzeniyle gelişmesinde önemli bir paya sahip olmuşlardır. Yahudilik son şeklini de bu dönemde ve bu coğrafyada almıştır.(5) Türkmenlerin sosyal yaşamına yönelik bilimsel araştırmalar henüz yeterli değildir. Genel bir bakış açısıyla baktığımızda Osmanlı yönetiminin sonuna kadar Musul ve Kerkük’te çiftçiliğin, Altunköprü ve Erbil’de ise ticaretin ön planda olduğu görülür.(6) Yönetimin Türkmenlerden çıkması ile Türkmen toprakları devletçe gasbedilmiş, bu da Türkmenleri alternatif arayışlarına iterek, el sanatları ve ticarete ağırlık verilmiştir. Süregelen otoriter rejimlerle ticari ilişki ve yetenekleri de zayıflatılan Türkmenler, kapalı bir toplum haline gelmiştir. Bu durum Türkmen kültürünün korunmasında katkı sağlamışsa da, Türkmenlerin global dünyaya entegrasyonlarında ciddi eksiklerin oluşmasına neden olmuştur. Bu eksiklikler de ancak köklü bir değişim, bir kültürel devrimle giderilebilir. Kültürel devrimin sınırları tespit edilirken Türkmenlerin mevcut durumu objektif bir şekilde analiz edilmeli, Türkmenlere uluslararası alanlarda haklarını savunabilecek yetiler kazandırılmalıdır. Bunun ilk aşamasını Türkmen toplumuna demokrasi ve insan hakları bilincini yerleştirmek olarak görebiliriz. Grigoriy S. Petrov’un Ak Zambaklar Ülkesinde “Finlandiya” eserinde dediği gibi: “Yurt için ölmek değil, yurt için yaşamak da az kahramanlık değildir. Yurdun kalkınması için, ulusunun gelişip ilerlemesi için okumak, çalışıp didinmek…”(7) Dipnotlar: 1. Şahin, F. Şayan Ulusan, Türk-Japon İlişkileri (1876-1908), T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 2001, s. 5 2. Goitein, S. D., Yahudiler ve Araplar “Çağlar Boyu İlişkileri”, İz Yayıncılık, İstanbul 2004 (Çeviri = Nuh Arslantaş, Emine Buket Sağlam), s. 62 3. Goitein S.D., a.g.e., s. 63 4. Goitein, S. D., a.g.e., s. 135 5. Goitein, S. D., a.g.e., s. 26 6. Musul civarındaki Türk köylüleri hep çiftçidirler. (Haşim Nahid Erbil, “Irak Türkleri-2”, 22 Teşrin-i evvel 1331 (1915), yıl:5, cilt:9, sayı:4 (95) s. 58 (2800) -62 (2804), Kerkük, İ., Haşim Nahit Erbil ve Irak Türkleri, Kerkük Vakfı Yayınları:7, İstanbul 2004, s. 50); Erbil’in ticaretine gelince: ticaretin mühim kısmı (…) Türkler’in elindedir. Çarşıdaki bezirganlar, haffaflar, yemişçiler, kazancılar, kerpiççiler, ev yapımcılar, bakkal, terzi, saatçi, debbağlar, kasaplar, sebzeciler, palancılar, demirciler, dülgerler, hülasa bütün esnaf yerli Türkler’den ibarettir. (Haşim Nahid Erbil, “Irak Türkleri-2”, 22 Teşrin-i evvel 1331 (1915), yıl:5, cilt:9, sayı:4 (95) s. 58 (2800) -62 (2804), Kerkük, İ., Haşim Nahit Erbil ve Irak Türkleri, Kerkük Vakfı Yayınları:7, İstanbul 2004, s. 51); Altunköprü kasabasının İstanbul-Bağdat yolu üstünde bulunması ve bir de Bağdad’a ihracat için yegane nakliye vastası olan nehrin hemen kenarında olması Altunköprü ahalisini çiftçilik ve koyunculuktan ziyade ticarete sevketmiştir. (Haşim Nahid Erbil, “Irak Türkleri-4”, 19 Teşrin-i sani 1331 (1915), yıl:5, cilt:9, sayı:6 (97) s. 88-92, Kerkük, İ., Haşim Nahit Erbil ve Irak Türkleri, Kerkük Vakfı Yayınları:7, İstanbul 2004, s. 58) 7. Petrov, Grigoriy S., Ak Zambaklar Ülkesinde “Finlandiya”, Çev.: M. Türker Acaroğlu, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul 2005, s. 60
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Gökhan B. Yetiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |