Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı. / Nasılsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Kadere sitem edersin bazen. Yaşadığın bazı şeyleri hiç ama hiç hak etmediğini düşünerek... "Ah şu kara yazım olmasaydı..." dersin ama olmuştur bir kere. "Allah'ın yazdığı kaderi değiştiremezsin" der büyüklerimiz. Kızarsın, alınırsın bu söze. Gel zaman git zaman değiştiremeyeceğini anlayınca bu doğruluğu, katlanırsın her şeye. Kalır yüreğinde bir uhde ama çıkaramazsın dışarı. Ellin, kolun, kaderin bağlıdır; yapamazsın. Hayata, yaşadığın ortama kızar sitem edersin. İnsanlara sinirlenirsin. Neden her şey yolunda gitmez ki diye söylenirsin. Ya da insanlar neden böyle ve neden iyi anlaşamazlar diye düşünürsün. Arkandan bir ses gelir: "Her insanı kendin gibi bilme evlat; insanoğlu farklı farklıdır..." Hayır farklı olmamalı, insanlar biribirini anlamalı, hayatı daha yaşanır hale getirmeli diye çabalarsın; olmaz... İnsanları ortak paydaya taşımak istersin, hiç değilse biraz olsun birbirlerine yakın olsunlar dersin fakat; nafile... Katlanırsın bu acı ama gerçek söze. Anlarsın olamayacağını, yaşarsın karşı koymaya çalıştığın ortamda, belki de kendinle çelişerek... Aşık olursun sonra. Kalbinin çırpınışları hızlanır, kanın kaynar, yerinde duramazsın. Sevdiğini sadece kendine layık görürsün. Ya da sevdiğinin güzelliğine bakıp onun gerçekten ulaşılmaz biri olduğunu sanırsın. Ama bir gün öğrenirsin ki onun sevdiği biri varmış. Layık görmezsin sevdiğini ötekine. Sonra aklına bir söz gelir: "Gönül bir kelebek; güle de konar ota da..." Sen kendini gül sanırsın ama sevdiğinin gözünde öyle olmazsın. Küsersin şansına, küfredersin kaderine ama... Sevdan kursağında, aklın sevdiğinde kalır da sesini çıkaramazsın. Bir gün acı bir haber alırsın. Hiç bu dünyadan göç etmeyecekmiş gibi gördüğün bir fani ölmüştür. Ağlarsın, inanamazsın öldüğüne. Gözlerin ağlamaktan şişer, ağıt üstüne ağıt yakar, isyan edersin de geri gelmez giden. "Ölüm Allah'ın emri, ölenle ölünmez." diyip elini omzuna atar biri. Yine ağlarsın bu söze kızıp. Ölüme isyan edip kendini paralarsın; sonunda anlarsın bu sözü. Belki de günler sonra o çok sevdiğini bir dua arasında anıp geçersin. İnanamazsın kendine lakin; sen yaşamaya devam edersin... Şimdi aklımda bir soru var: "Yaşamı ne kadar ciddiye almalıyım?" Hayatın bir oyun olduğunu düşünüyorum çünkü. Sonu belli olan ama; sürecinin belli olmadığı, bir rüzgarla savrulduğumuz bir oyun... Bu oyunu ciddiye alıp oyundaki iyi ve kötü sürprizlerle karşılaşıp üzüntü ve sevinci yaşamak, bu duyguların arasında savrulmak var. Öte yandan ciddiye almayıp kuru bir yaprak gibi horlanarak rotasız gemi misalı savrulup boğulmak var. Bu sorunun cevabını arıyorum. Ama bütün bu karmaşaya karşın aklımda da bir söz var: "Hayat her şeye rağmen güzeldir..." Ramazan ADIGÜZEL
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ramazan ADIGÜZEL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |