Uygarlık, gereksiz gereksinimlerin, sonsuz sayıda artmasıdır -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Kim bilir kaç sevgili arka sokaklarında kavga ederek ayrıldı ve yine o ıssız sokaklarda kaybolarak süzüldüler geceye... Kaç aşk beden buldu kaç aşk ruhunu teslim etti.. Neden hep Beyoğlu son durağı olur aşkların bilinmez.belki de biten bir şeyin ardından yapılması olası çok alternatif sunduğundandır.Belki de yaşayarak intihar edilebilen yegane semtlerinden biridir İstanbul’un.. Hep sonbaharın yağmurlu bir gününde bir dudak payı bırakılmış ajda bardaklarından çayımı yudumlarken can verdi sevdalarım bu semtte ve o ajda bardaklar her buraya gelişimde o aşka okuduğum bir ağıt gibi elime yapışmaya devam ediyor.Tarih olan aşklara kaldırılan bir kadeh gibi.. Ve her yenisinde bir eskisi gelerek aklıma; yüzümde buruk bir gülümseme oluşuyor istemsiz ve tarihin bu kadar tekerrür etmesinin tesadüf olmasını istiyor gönlüm. Ama ya tarih tekerrürden ibaret ya da Beyoğlu’nun aşk mezarlığı bir yenisini daha almak için içine çaba sarfediyor biz farketmeden.. Ve kimse bu kadar acıya tanıklık ve yataklık etmesine rağmen lanetlemiyor bu semti. Belki de onun laneti her şeyden öte.. aşktan bile.. Mezar olduğu kadar beşik de oluyor ya ondan belki bu lanet edemeyiş.. Beyoğlu sizi lanetleyeli kaç yıl oldu?. Zamanaşımı yok ki bunun, bilip de gitsek ya da Beyoğlu orucuna girsek lanet bitene kadar. Eski mitlerde olduğu gibi belki de; can bulan her sevdanız için bu yarı-kutsanmış bölgede yeni doğan ilk sevdanızı kurban vermenizi istiyor .Belki de o yüzden -biraz dikkatli bakınca- burada gezinen insanların yüzündeki o acı tebessüm..kim bilir. Kimi can veren sevdasının anıları peşinde,kimi istenilen kurbanı daha geç verme telaşı içinde kaçırıyor sevgisini Beyoğlu’nun gözünden ırak sandığı en ücra sokaklara.. Böyle kaçışların semti olmaya devam ediyor Beyoğlu asırlardır.ünlü yazarın dediği gibi “toprağın altı nice vazgeçilmez sanılan insanların kemikleriyle dolu”.Hiçbir aşk vazgeçilmez olamıyor burada.Beyoğlu’nun aşk mezarları yerin yedi kat dibine uzanıyor.Dante’nin cehennemi gibi.En az aşk acısı çekenden en çok aşk acısı çekene doğru.Semt her kim ki ona itaat edip tez zamanda kurban etmemiş sevgisini ,en derinlere atıyor sevdanın kemiklerini, iliklerini .Binlerce insan arşınlıyor her gün nice sevdanın mezarüstlerini bilmeden. Ve bu mezarların üstlerine kendi anıtlarını yıllardır dikmeye devam ediyor Beyoğlu. Bu semtte şehit düşmüş nice aşkın hayaleti geziniyor.Tepebaşı Grand Hotel de Londres’in penceresinden beyaz entarisine kuşanmış Despina ;Haliç'e bakarak Büyükada’daki sevgilisinin mezarı üzerindeki güllerin kokusunu duymaya çalışıyor 70 yıldır.Ve Markiz’de vurulan Ayten’i hala kimse ayıplamıyor çünkü o anda kim olsa ölürdü,şimşek gibi boşluğunda Markiz'in bir usturaydı sevgilisinin elinde parlayan ,o da güzeldi bir zamanlar....Hala güzel, Beyoğlu’na kurban edilmiş diğer tüm aşklar gibi... Ve biz Madam Divina’yla eski Pera aşklarını konuşuyoruz ve tavla oynuyoruz ara sıra kimsenin uğramadığı bir teras cafe de .Madam Divina 90 yaşında ama hala yaşıyor,hem de Beyoğlu’nda..ya hiç aşık olmamış ya da Beyoğlu onu aşk mezarlarına katmamış bir sebeple.. Mezarların üzerinde bir anıt gibi dolanıyor ara sıra tüllü şapkasını takarak .. Beyoğlu’nun içinden bir tarmvay geçiyor,kaç aşkı tünelden meydana taşımış olan.tramvayın arkasından ben ,Despina, Ayten ve Madam Divina bakıyoruz,kimimiz ölü ,kimimiz diri olan ellerini ,içinde demli çay olan ajda bardaklarımıza götürüyoruz, Madam Divina bir bana bir de diğerlerine bakıyor ve şöyle diyor; “Keynes der ki uzun dönemde hepimiz ölüyüz,üzülme şekerim,biraz daha kurabiye?”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dilek_Morrison, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |