Düşünce dilden, dil düşünceden doğar. -Platon |
|
||||||||||
|
nsanoğlunun kendiyle en çok çeliştiği konulardan biri belki de bu. Sır aslında verilmemek üzere ortaya çıkan bir durum olmasına rağmen ancak verildiği zaman sır olma özelliğini kazanır. Hatta birine verilmeden önce “sır” olduğu bile şaibelidir. Bu noktadan bakarsak bir sırrın paylaşılarak ya da verilerek sır olma niteliğini kaybetmesi hem doğasına aykırı hem de varoşlunun nedenidir. İnsanlar birbirlerine sır verdiklerinde ya da aldıklarında - ki bunun bir alışveriş olma alışkanlığı da karşılıklı olduğunu gösteriyor- aslında bir bilgi aktarımından çok bir heyecan aktarımı yaparlar. Ve ne yazık ki sırlar, her ne kadar çoğu kişi tarafından bu inkar edilse de yeni bir sır alma karşılında verilirler. İnsanoğlu heyecan dürtüsünü kendi başına yaşamayı sevmeyi beceremeyecek kadar sosyal bir varlık olarak yaratıldığından aslında bütün bu olan biteni makul karşılamak lazım gelir. Sır kelimesinin yanına konulan eylemlerden biri de “tutmak” tır ki aslında bu da nihayetinde “bırakılması” gerektiğini çağrıştırır. Ve çoğu zaman maalesef doğrudur. Başka birinin heyecan ve hezeyanlarını diğer bir kişinin taşıyamaması bu sırrın bir yerde bırakılmasına neden olur. Yani sırrın tutulmak üzere verilmesi ,başka birine verilmesi ile aynı anlama çıkar.Ama artık insanoğlu etik olarak bunu da bir kılıfa uydurur.Sırrın yanına “vermek” ve “tutmak” fiillerini ekleyerek başkalaştırma oyunu yapacak kadar zeki bir yaratık olduğunu kanıtlar. İyi sır tutan ya da öyle bilinen insanlar bu varsayımdan hareketle aslında aynı zamanda iyi sır veren insanlardırVerilen ya da alınan sırların başka başka olmaları bu gerçeği değiştirmez. Çünkü burada mübadele aracı sadece “heyecan”dır. Şimdi şöyle bir durun ve düşünün. Bu bir erdem testi değil. Hayatınızda size verilen kaç sırrı hala saklıyorsunuz? Saklamaya değer buldunuz?Ya da kaçını başka bir sır karşılığı mübadele ettiniz? Ayrıca, hayatınızda kaç kere birilerine size ait olan sırlar verdiniz? Verdikleriniz gerçekten sır mıydı? Ya da öyleydi diyelim onların hala sır olarak kaldığına emin misiniz? Veren ister siz isterse başka biri olsun sırrın verilmek üzere tutulan bir şey olduğu fikrini iyice düşünün… Nasıl, rahatsız edici değil mi? Peki bundan böyle sırlarınızla ne yapmayı düşünüyorsunuz???
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Dilek_Morrison, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |