İnsanlar yalnızca yaşamın amacının mutluluk olmadığını düşünmeye başlayınca, mutluluğa ulaşabilir. -George Orwell |
|
||||||||||
|
Sana bilmediğin bişey söylemeyeceğim.. Bir Çingene kadının elinde en güzel oyun şimdi yasemin falı..Ve dizerken avucundakileri incecik bir ipliğe seviyor-sevmiyor fısıltılarında gülümseyerek.. Bu koskoca bir şehrin ve zaman sıkışmışlarının önceden kalan hikayesi…. Birazdan kulağına takacak kadın yaseminleri.. Birini O na verecek gülümseyerek.. Biri beklediğine, diğeri hiç gelmeyecek olana..Üç ağıt yakılacak az sonra.. Kimse bilmeyecek.. İkisi kulağına küpe olacak ve sallanırken yasemin kokuları karışacak saçlarına.. Her kokuyu duyduğunda tekrar hatırlayacak.. Ve koşarcasına kaçarak yanındakine varacak.. Hep gülümseyerek.. Hiçbir yere gitmeden yasemin kokularında kaybolacak..Tüm şehir yasemin kokarken bir –ada- aniden yok olacak atlastan.. Bu şehir yasemin kokar, tüm caddelerinde.. Ve varacak hiçbir yer yokken dört tarafı deniz kimsesizliklerde tüm limanlar gene aynı caddelere çıkacak… Tüm kokuların deniz(l)e karışması gibi.. Şarap zamanlarının en bilinen ritüeli.. Ve müzik sarar dört bir yandan.. Keman en tiz çığlığını atarken yedi kat göklere insanların kalabalılardaki kahkahaları, kemanların ağlama zamanıdır..Ve kimse bilmez zamansız ateşlerde yanarken gözlerin acısını, yanmasını..Duman bulut gibi kaplar her yeri, ağlamak buluttan değildir..Üç gözyaşı düşecek kadından.. Biri geçmişine, biri bugününe diğeri -hiç gelmeyecek olana- en geniş zamanına… İkisi tuzu olacak dudaklarının. Akamayan o tek damla kristal izi hep kalacak bakışlarında.. Ve zaman diyecek.. Kaç yasemin zamanı daha bekler ömrümü..Ve kaç yasemin kokusu daha duyabilmektir nasibim?.. Oyun-baz mevsimlerin dildeki en tuzlusu ZAMAN.. Şimdi buruşmuş ellerinde avucuna dolan yaseminlerde kadının dilinde acı bir tat, pas.. Eğilip kokluyor yaseminleri içinden sorarak - kaç nasibim kalmıştır hatırlamaktan?-.. Kemanlar susmuş şimdiki zamanlarda kayıt müziklerin tınılarında, aklı kaybolmayan hatıralarının en canlısında hatırladığı en güzel surette.. Üç ipliği var gene elinde, bu seferkiler sitem.. Biri hiç gitmeyene, diğeri zamana ve sonuncusu hep beklediğine.. İkisini gene kulağına takıyor, yaşlı saçları toplanmış arka yanına bir topuzla çoktan..Ve beklediği avuçlarında sımsıkı… Kokluyor.. Hiç gelmeyecek olanı hayatının tek –acaba sını- “kadere tüküreyim” diyerek kokluyor, içine çekiyor.. Sonra yanından geçen gençliğini hatırlatan birine uzatıyor yaseminlerini, “-iyi bak emi..” Kadın masalını avuçlarından tanımadığı birine bırakıyor.. Ve bu genç yazılmamış tarihi söylenmemiş onca sözü bilmediğinden avucunda yaseminlerle kalakalıyor cadde ortasında.. Yaşlı kadın tüm geçen zamanlara inat gene gülümserken “Nasip belli olmaz ki”diyor Masal zamanlarının herhangi bir AN ında, bir adanın sokağının herhangi bir köşesinde..Bir avuç yasemin de bir masal bitti ve kimse bilmiyor…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Başak İşur, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |