Her insanda insanlığın tüm durumları vardır. -Montaigne |
|
||||||||||
|
İçindeki her şeyi birileriyle paylaşmak ister. Haykırırcasına. Tek bir solukta her şeyi anlatıvermek ister. Sanki o anda anlatmasa bir daha anlatamayacakmış gibi olur. Aslında doğrudur. Belki o an bir daha asla olmayacaktır. İnsan sevinçlerini, üzüntülerini, beklide tüm duygularını hissettiğin anda ifade etmelidir. Yoksa bir daha bu duyguyu yaşayamayabilir. İşte ben bu sıralar böyleyim. İçim içime sığmıyor. Ama neden olduğunu bir türlü anlamıyorum. Bir şeyler paylaşmak istiyorum. Ama neyi paylaşmak istediğimi bir türlü bulamıyorum. Ne garip bir duygu. Ben yüreğimin sesini dinliyorum. En derinlerdeki sesleri duymaya çalışıyorum. Başarabileceğime inanıyorum. Bu yazdıklarım yüreğimdeki seslerin kelimelere dökebildiğim hali. Hani der ya şair kelimelerin kifayetsiz olduğunu, İşte ben böyle bir durumdayım. Gerçekten şu anda kelimeler kifayetsiz kalıyor. Parmaklarım düşüncelerimin hızına yetişemiyor. Aman ALLAH’IM ne büyük tazarru! Öyle bir durumdayım ki yazdıkça yazmak istiyorum. Sanki nefes alır gibi! Nefes aldıkça arkasından hemen bir daha bir daha nefes alıyoruz. İşte bende böyleyim yazdıkça düşüncelerim daha da artarak parmaklarımdan akıyor. Duygularım vücudumdan çıkacak yer arıyor. Bazıları dudaklarımdan, Bazıları gözlerimden, Bazıları da parmaklarımdan. Ben en çok duygularımın parmaklarımdan ayrılışını seviyorum. Bağırmak, etrafıma haykırmak istiyorum. Hani gözlerin dolar ya birden. Ağlamak istersin ama bir türlü beceremezsin. Çünkü ağlamanın ne demek olduğunu bilmezsin. Hiç ağlamamışındır ki hayatında doyasıya. Gözlerin hiç kızarmamıştır. Hiç hıçkırmamışındır gözlerindeki yaşlar yanağından akarken. Hiç sarılmamışsındır çaresiz kaldığında. Hiç öpmemişindir sevgiliyi doyasıya. Hiç söylememişindir sihirli kelimeyi haykırırcasına. Hayattan mahrum kalmışındır yıllarca. Çaresiz bir şekilde. Olsun sen farkında bile değilsindir nasıl olsa. Koşmamışındır papatyalarla dolu bir yaylada. Hiç yuvarlanmamışsındır o yemyeşil çimlerde doyasıya. Küçük bir çocuk gibi yapmamışsındır, O papatyaları kopartıp seviyor, sevmiyor diye. Olamamışsındır sen çocuklar kadar şen. Sen bilir misin ki sevgi özgürlüğün küçük bir çocuğudur. Paylaşmamışsındır sevgiyi başkalarıyla. Çünkü sevgi nedir sen bilir misin ki? Sevmek nasıl bir şey? Ya sevilmek? Bir şeyler katmak gerek yüreğinden. Veda etmek gerek vazgeçemeyeceğin her şeye. Bir an bile düşünmeksizin. Söküp atmak gerek her şeyi beyninden. Bağlanmak, sonsuza kadar. Bir bedenmiş gibi hissetmek. Yapabilir misin? Susma cevap ver. Yoksa korkuyor musun? Ama neden? Sen korku nedir ki bilir misin? Cevap ver. Anladım bildiğin tek şey korkmak! Umarsız bir durum. Artık yeter mi? Tamam sustum. Ama şunu da unutma ki: Beni andığın an benimde seni anmamı istiyorsan gözlerini kapat, İsmimi fısılda, kulağın duymasa da kalbin hissedecektir. Fatih Mehmet Mirza
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fatih Mehmet Mirza, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |