Ben bir kuşum; uçtum yuvadan... Artık ben nerede, eve dönme isteği nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli |
|
||||||||||
|
Duyguların doruk noktasında edilen onca yemin basit bir sözden öte gidemiyor.Bir kaç saat önce ağlayan bir ses tonuyla “seviyorum” diyen biri,bir vakit sonra ardına bakmadan ve hatta hakaretlerle dolu bir cümleyle terk edebiliyor seni.Yazık oysa sen tüm saflığınla inanmıştın ona ve hakikaten sevmiştin de.Lakin tek bir cümlesi bile seni öldürmeye yetecek kadar ağır.Bir terk edilişin son sözü eritiyor vicdanını…Seviyesiz(!)… Ve sen bir gece daha uykusuz kalıyorsun,bir gece daha akıyor göz yaşların yastığına onun için…Ve neden sonra,düşünüyorsun “neden beni seçti ki,yaralamak için onca varlık arasından neden beni seçti?" Sen kendini gecenin bir vakti paralarken büyük olasılıkla o en derin uykularında kaygısız uyuyordur.Sen zaten basit biriydin onun için ve zaten üzülen kendini harabeden de sadece sensin.En çokta “ben onun düşündüğü gibi biri değilim” diye bir ah çekiyorsun.Ve hatta “ben onunla özdeşleşmek için nelerden vazgeçmedim ki” diyorsun.Bir takım kuralları var hayatın ve herkes kendi doğrularını yaşarken,senin doğrularının bir önemi kalmıyor. Şimdiye dek kime güvenip sevdiysen her biri kendine olan inancından,güveninden bir parça alıp götürdü.Ve bak sen yine bir başınasın.Senin “seviyeni” sorgulayacak kadar ağır sözlere maruz kaldığın bir aşkta,karşındakinin seviyesini de bir bakıma görüyorsun(!) Sen yitirdiğin güveni tekrar kazanmak için çok denedin yeni aşkını.Kuşkuların oldu sustun,zaman zaman güvenmediğin oldu zamana bıraktın.Sınavların oldu bol bol onu denemek için.Ve onun bir cümlesi yetti senin tüm suskunluğuna.Evet sen seviyeni seviyesiz bir başlangıçla zaten kaybetmiştin(!)Bir yatakta kimsesiz uyurken ve onca söylemek istediğin söz varken susuyorsun ve susmalısında… Yıllar önce karşılaşıp çok sevdiğin,sonradan kaybettiğin bir hayalin peşindesin hala.Gerçek hayatta olmayacak bir sevda arıyorsun.Bu son kanıtıydı yalancı aşkların…Seni incitip kıranlara inat ve kendi seviyen bir çoğundan üstünken sen yolunda devam etmelisin.Çok sevmediğin ama gerçekten sevildiğin bir kalbi beklemelisin bundan sonra. Biliyorsun,unutma! “çok seversen birini genelde daha az sevilirsin ve en fazla üzülende sen olursun” Ve şimdiye kadar hep böyle oldu,sen daha çok sevdin. Yankılanıyor bir söz kulaklarında “hepiniz aynısınız” Ve sen tüm gücünle haykırıyorsun “ne yazık ki sizlerde aynısınız”.Sonra kızıyorsun kendine: sevmeyecektim,hani yeminliydim,tekrar neden sevdim ki birini? Bu bizim miladımız olsun diye kaç tarih belirledin kim bilir kaç kişiyle…Ve her biri bir gününü çaldı,bir şeylerini aldı senden.Sevmelere küstün.Tam yeni bir milada yakın,yeni bir sevdanın heyecanını yaşıyordun ki daha önce hiç duymadığın bir kaba sözle yıktı dünyanı…Oysa anlaşıldığını sandığın,dönülmez yeminler ettiğiniz bir sevdaydı başlangıçta.Şimdi geriye ondan kalan “sefil yalanlar” var(!) Bu yazdıkların “büyük sevdanın küçük ajandasından bir sayfaydı” ve zaten o ajandanın bir çok sayfası da daha önce bir çokları tarafından karalanmıştı.Artık yeni bir aşka nefret,geçmişine acıyan gözlerle bakıyorsun.Yarın yeni bir gün ve belki yeni umutlara gebe…Sen olasılıkla eski yaşantına döneceksin,üç beş günlük sevdalar yaşayacaksın,takmayacaksın hiçbir kadını…Zor değil seni seven ama sevmediğin onca kalbe belki de artık geri dönmelisin. "Seviyelerin” kimin tarafından belirlendiğini bilmediğin bu dünyada “o çok seviyeli” değer verdiğin ama karşılığında hakaret gördüğün o insana inat yaşamalısın… Ve onun tek kelimeyle belirlediği kendi seviyesine inat, sen kendine yakışır,dostane: “Her şey gönlünce olsun,hak ettiğin kadar mutlu olman dileklerimle” diye biten bir mesaj iletmelisin.Verdiğiniz sözden o dönmüş olsa da “sen” ayrılsak bile dostça ayrılacağız dediğin gibi sözünü tutmalı,biten bir sevdayı kalp kırmadan kalbine gömmelisin… Sevgili! sen Şimdi sadece bir tanıdık,eski bir arkadaşsın. Ve ben! Şimdi sadece uzaklardan seslenen tanıdık bir sesim,senin için.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ufuk közleme, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |