Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Yaşamın sesi bol, sözü gani, ahraz dilidir şiir. “ Ha ne var Atın beni, şiirin çirkefine...” Bir kitap eleştirisini okurken, “ şiir içler acısı” denilmesi çok canımı yaktı. Yirminci yüzyılda şiirin girdiği bu çıkmazdan kurtulmak için mutlaka çıkışın olması gerektiğini düşünürken kullanmamız gereken, gözümüzün önündeki temel gerçeklikleri yanlış algıladığımız kanısına vardım. Şiir yazılı ifade sanatıdır ki üreten akıllı ve yaratıcı bir kişidir sanatçı. Eğer yaratıcılığımızı bir köşeye koyar var olanla yetinirsek asla bir adım ileri gidemeyeceğimiz gibi geçmişin etkisinden kurtulmak için gayret göstermezsek, bırakın ileriyi, geri adım marş der dururuz. İş bu halken yaptığımıza sanat denir mi, demekten kendimi alamıyorum açıkçası. Kesinlikle vakit kendimizle yüzleşme zamanıdır, zira taklitten öteye gidemiyorsak kendimizi şair-yazar olarak görmemeliyiz. Günümüzde ise yaratıcılığın imge olarak algılandığını görüyorum. Bu çok vahim, çünkü bu davranışımızla şiirin poetiğinin çözüldüğünü söyleyen eleştirmenlere ciddi anlamda hak vermiş oluyoruz. Gözlemlerime göre ben hala geçmişten kurtulamadığımızı görüyorum. Yazarın emekleme döneminde bunu doğal karşılıyorum ama vakti geldiğinde kişi ayağa kalkıp yürümesi gerektiğinin farkındalığını yaşamalıdır. Bunu yaparken çok sesli bir çağda tek sesin gücünü hissettirmelidir kalemiyle okurlara. Mademki edebiyatın konusu yaşanılan çağdır o zaman bulunduğumuz dönemin gerçeklikleri içinde evrenselliğimizi aramamız gerektiğini düşünüyorum. Peki, şiir adına nedir bu evrensellik? Şiirin ya da sanatın itici gücü nedir yirmibirinci yüzyılda? “ Yöneldi süreç Torbaya girmez / Zaman. Vazgeç İçlenik sıkıntılardan Yedi göbek / Hasbihal ” Öncelikle çağımızın farklılıklarını tespit etmek ve bunu nasıl kullanabileceğimizi iyi öğrenmek zorundayız. Hoş bu konuda akademisyenlerin yazıları ne kadar var ve bilenler ne kadar paylaşımcı tartışılır açıkçası. Evrensel bir kabul olan küreselliğin şiir adına en büyük dezavantajının emeğin değerinin olmamasıdır. Emeğin bu kadar ucuz olduğu bir çağda başa oynamak kadar zor iş olamaz. Diğer taraftan bilimsel anlamda tamamen altın çağın hüküm sürmesi gerekmektedir. Son iki yüzyıldır süregelen kaymalar ve iç hesaplaşmalar bu dönemde genom ve biyolojinin de bilime aktif bir şekilde dâhil olmasıyla daha büyük bir çıkış yapması beklenmektedir. İnsani arayışların marjinal yaşandığı bu çağda karşıt çatışmaların ve arayışların içinde, genom yansımalarda biyolojik kökünden suni kan pompalamadır duygu kanallarına ve yeni bir dünya keşfetmelidir şiir. Zihnini okumayı öğrenmelidir evrenin. Yeni bir dünya sunamasa da özlem ile kavrulan yürekleri donanımlarıyla serinletmelidir. Gerçekçi olduğu kadar bir o kadar zıt uyanışlar yaratmalıdır zihinlerde. Diğer taraftan uluslar arası bilgisayar ağı, bilgi- kültür ilişkisinde lokomotif rolü görmektedir. Buna bağlı olarak şiiri evsel bütünlük içinde değerlendirmeli ekonomik-siyasi-bilimsel gerçekliklere açık olmasını sağlamalıdır. Yapay gerçeklerin ve gerçek ihtiyaçların iç içe olmasında dolayı normların gözden geçirilmesi ve bunun yazılı sanata da yansıtılması kanısındayım. Buraya kadar az çok tamam diyelim, peki şair-yazar bu sanatın neresinde? Kendi içinde gerçekten iyi olmaya çalışanlar çok ama doğru adına, gerçeklik ve algıdaki doğru her zaman örtüşmeyebiliyor maalesef. Günümüzde evrenin yaşadığı gibi; en iyi seçim bazen kötü şartlarda en kötü sonuçları doğurabiliyor. Tıpkı Amazonlar gibi… Kuraklık nasıl tersine döndürüyorsa doğru bildiğimiz gerçekliği işte öyledir yazarın yanılgısı. Hiç kimse sen de kimsin, bunlar nereden çıktı demesin, iyi düşünsün önündeki sofrada kurulu olanları. Kimi tutturmuş bu tarz iyi, kimi de sentez teranesi okur. Kimi der akım, kimi der yalın. Kimi meşki alır gider, kalemi susunca işi gücü siyasi demagoji. Edebiyat adına, gerisini toplayana da aşk olsun hani. Peki, nedir tartıştıkları-paylaşamadıkları? “ cibilliyetsiz yasa(k)lar mücrim dipsiz fiske sakat atın yanağında tımarsız dedi insansı kavim ” Geçtiğimiz çağda durağanlaşmış sanatın, pekişmiş yüzünü, perçinlemekten öte bir adım değildir tartışılan. Hep bir önder, hep bir model önüme geldi tüm yazılı ve sözel ortamlarda. Oysa onların şartları ile bizimkiler aynı mı? Bakıyorum insanlarda bir dönüş süreci başlıyor. Bunu kalıplaştıran kimler dersiniz? Neden ayak uydurmakta direniyor insanlık? Çünkü toplumun dinamiğini sağlayan aydın kesimdir ki özellikle edebiyat ve şiirdir başı çekmekte. Bu zümre eğer geçmişten paçasını sıyıramamış ise, içinde evrenselliğinin temelini oluşturamadıysa, yaşadıkları toplumların daha ne yapması beklenebilirki. Öncelikle şair-yazar, velhasıl aydın kesim çağın gerçekliklerini - gereklerini tespit edip kabullenmeli ve sindirmelidir. İnsanlık yeni bir dünyada, kim neden, ne düşünüyor bilmek istiyor. Yeni bir evrim süreci yaşanıyor ve önünde yürüyen sağlam ayaklar görmek istiyor. İnsan çok sesliğin hüküm sürdüğü, uç bütünlüğün hedeflendiği bu haraketliliğin içinde zıtlıklar arasında kendini yaşamak istiyor. “ kanatlanır tüm dünya uçar ardımı unuturum dilim eğreti bulut maval “ Nedir şiirin çilesi? Aslında bu güçlü figürlerin ve muhteşem sentezin sahnesinde, bilinçli gözlemler ile insancıl çizgide, hacimli bir edebi oluşum yakalamak gayet mümkün. Ta ki bireylerin önündeki taşları çoğaltmaktan ziyade temizleme gayreti içinde olalım. Aksi takdirde edebiyat adına şiirin geleceği gerçekten “içler acısı”. “ Ve bir Ve hiç Kel kör yuvarlandık Çekilin yoldan…” Habibe E. Ağaçdelen
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Habibe Ağaçdelen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |