Şahin bakışlı, ahu gözlü, şirin davranışlı ve tatlı sözlü idi. -Fuzuli, Leyla ve Mecnun |
|
||||||||||
|
Elvan Ç. 18 Şubat 2010 Perşembe Yaşam BİR YANLIŞLIK OLMALI Yıllardır sokaktaki insanın çok az kelimeyle konuştuğu söylenir. Yapılan bazı araştırmalar da bunu destekler niteliktedir. Türk insanı yaklaşık beş yüz kelimeyle derdini anlatabilecek meziyettedir çünkü. Okuyan bir millet olmadığımız daha çok dinleyerek öğrenmeye çalıştığımız ve bu gelenekle yetiştiğimiz için pek de garipsemiyoruz bu durumu. Gündelik konuşmalar bile, mesleki durumlar dışında dedi kodu paylaşımında mesela "Kaynanamlara gittik, birader borç yapmış eltim şunu dedi Ayşe Ali'yi boşamış, dedi ki diye ki den ibaret olduğu için, derin ve karmaşık duyguları düşünceleri anlatma, iyi ve doğru bir dille hayata geçirme derdinde olmadığımızdan böyle yağımızla kavrulup gidiyoruz. Ancak şu son yıllarda acayip şeyler olmaya başladı. Çocuklar bile bazı mevzularda akademik personel gibi konuşmaya başladı. Deprem sonrasında; fay hattı artçı sarsıntı sismik ölçüm gibi o güne kadar neredeyse hiç duymadığımız terimlerle karşılaştık."Nene merhaba fay hattının üstünde oturuyorsun kalk dolaş biraz ,demin salladı valla artçısı gelebilir"cinsinden tuhaf diyaloglara tanık olmaya başladık.3-5 kelimeyle idare etmeye çalışırken ,izlediklerimizin izdüşümleriyle ,pek de bir şey bilmeden aslında ,dilimize, gündelik hasbihale yeni bir boyut getirdik."Yargıya intikâl etmek"gibi mesela.Yargı ne yahu?İntikâl ne?Bırakın intikâli,komik gelebilir ama aslında acıdır,yargının ne olduğunu bilmeyen yüz binlercesi olduğunu tahmin edebiliyorum.Ben de mesela popüler kültür takipçisi olduğumdan Bülent Ersoy 'un konuşmalarını takip edebilmek için bir Osmanlıca Türkçe sözlük edindim.Neyse konuya dönersek ,diziden önce haber izlemek gerektiğinden ya da meraktan haber kuşağına takılınca ister istemez haberin çeşidine göre ilim adamı tavrı takınıyoruz.Yargıya intikal mi etmiş sakın konuşma ,ya etkilersen.Koskoca hakim oturup etkilenmek için bizi bekliyor ya .Bir kalıp olarak görüyoruz.Kelimeler tek tek kifayetsiz.(bu lafı da şu malum şiir olmasa nerden bilecektik acaba?)"Adam suç işlemiş mahkemesi sürüyor" falan yok.Yargıya intikâl etmiş yani o kadar işte.Hepimiz avukatız yargıcız savcıyız.Korkunç cinayetler sonrasında kriminal şefi kesildik.Ne gerek var?Adli Tıpa yollanan raporda kan örneklerindeki uyuşmazlık kafalarda karışıklık yarattı.DNA lar karşılaştırıldı.NASIL OLUYORSA?Uyuşmadığı anlaşıldı.Dedektif misin mübârek?Biz zaten pek kalabalık konuşmazken beynimizi yormadan basit basit yaşarken bu kadar bilimsel veriyi bize pompalayan medyanın hatası mıdır bu acaba?Benim ne işim olur "Kanun Hükmünde Kararnameyle"?Bu memlekette hala din işleriyle ilgilendiği için Diyanet'e DİNAYET diyen koca koca adamlar varken hem de .Çünkü görmemiş yazılışını,din var ya ayet var ya içinde,duymuş bir yerlerden ama yanlış duymuş işte.Din-ayet işleri bildiğin yani.Kendimi bildim bileli üzülürüm bize...Yanlış belki ama elimde değil işte.Bu kadar iyi niyetli (belki bir kısmımızın öğrenme kapasitesi yüksek bile olabilir)insan sever,hayvan sever,toprak sever insanlarken bu az eğitilmişliğimize üzülüyorum.Resim yapmaktan vazgeçtim resme bakmayı bilemeyişimize ,bir müzik aleti çalmaktan geçtim müziği hissetmeyi öğrenemeyişimize Pasteur'den kalma mikroskoplarla çalışıp hala icat edebilecekleri umuduyla yaşayan üniversite öğrencilerine üzülüyorum.Her şeye canımızı çektirip,sonrada elimize kartları tutuşturup,paramız varmış gibi aldırdıkları, bizi böyle kötü kötü konuşturup bilmediklerimizi bilirmiş gibi yaptırdıkları için üzülüyorum..İnsan her yerde aynı insan çünkü.Kimse bizden daha zeki daha temiz daha ahlaklı değil.Eğitilerek daha iyi insan olunabiliyor evet.Daha iyi yaşanabiliyor.Hayatın güzelliğinin farkına daha iyi varılabiliyor.Dağ köylerinin büyüsü içinde huzurla ,sağlıkla yaşayan Hasan Dayı'nın da kendi küçük dünyası içinde mutluluğu sonuna kadar yakaladığı söylenebilir.Ancak sınırları neden zorlamayalım ki?Eğitilmiş insan aydınlanır.Dünyası genişler,ayakları yere daha güçlü basar .Genel Kültür heyecan vericidir kuşkusuz.Zevklidir.Ama bize dikte ettirileni, tekrarı ezberleyen papağan misali ne söylediğini anlamadansöyleyip durunca içim eziliyor işte.Bizi bu hale getirenlerin olay mahallinden uzaklaştırılma zamanı gelmiştir.İfadeleri alınıp serbest bırakılacaklardır,sonrada Allah'a havale edileceklerdir.ELVAN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Elvan Çolakoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |