Düşmekten yükselme doğar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
akan kan şehrin saydam putlarını besleyen damarlardan akıdır alnımızın, ve bu obur bu doymak bilmez iştahasıyla sayılar çocuk kanına muhtaç saydam bıçaklar imal etmededir fahişe yorgunluklarında aklın kıvranıp duran gelecek fabrika bacalarından taşan isyan aşkına pazularımızdan kan yüreklerimizden sevda çekmededir ehramlarına saydam şırıngalarıyla belledik... Kolay olmadı hiç bir şey sabır kavruk ümit halsizdi boyuna uyarılmaktan, ten yitirmişti bilmecesini, firari kelimeler istilasında lügatlerimiz mana kalasını ve şahane çağrısını aşkın çökertmişti çoktan, çökmüştü hüzün bir karabasan yahut bir kabus anlamında, nereye gitsek hangi sevgilinin eşiğinde ağlasak orada buluyordu bizi bir bıçak cazibesini kazanarak, doğurmak kaygusu çatlatıyordu kristal kürelerimizi emsalsiz yalnızlıklarımız bile aynı terzi elinden çıkmış elbiselerimiz kadar yetersizdi, parmak uçlarımız ışıldıyordu hala gür sakallarını kazıtsa kübalılar uzakdoğulular kırsa yemek çubuklarını rahatlardık rahatlardık belki, yalvardık bunun için 'şarap verin bize bize unutmak verin gittikçe yabancılaşıyor ayaklarımız toprağa havanız gittikçe buz suyunuz baldıran dayanmak verin' tavsiyelendi sabır mühürlendi dudaklarımız kalp;pompa,,, beyin;bilgisayar,,, ne kadar uğraşsa görüntüleyemiyordu ruhlarımızı en zarif en adil radarlar, romansıya zorlanan hayallerimiz ve şehvet büklümlü kaygularımızla plastik ortak bir yüzün fotoğraflarını çekiyorduk boyuna boyuna insan olmak için çehrelerimize, oysa ne yama kabul etmeyen urbalarımızın estetik yamyamlığı ne muttasıl taranıklığı saçlarımızın ölüme karşı ne ıslık çalışımız ürpererek aynalarımızdan sevecen ve kudsi heybetleyebiliyordu yaşamı intiharlardan. Kesiversek parmak uçlarımızı rahatlardık belki... Ey! bir işaretin sıcaklığında eriyen kadranları saatlerimizin Ey! sebil çeşmelerden akan efsunlu sular Ey! harap yapılarda küskün duruşu ve rahmi çağrısı güvercinliklerin ve çifte kilitli barınaklarımızda bile bizi bulan bitmez tükenmez telaşı karıncaların ey! yüreklerimizi ipotek ettirerek kotardığımız anlık hazlarda yani en muhkem kal'alarında dahi şehrin mızraklayan bizi ey! kolay-olmadı-hiç-bir-şey ko-lay-laş-tı-rıl-dı bunu böyle belledik böyle bilendik. Ve bir sabah yöneldik kapısız köşküne aşkın yararak göğüslerimizi bir mukaddes hançer çıkardık patladı patlayacak şakaklarımızda zaman vakit yok azdırdık yaralarımızı ağladık ve çoğaldık kölelerine bıraktık masivayı duyargalarımız göklere uyarlı alınlarımızda mühr-ü besmele aşk belleyip çocukları yürüdük şehirler üstüne, meğer ihtişammış saydamlaştıran istila ve intiharları ve meğer aşk sürülünce yaraya afyon tarlalarında kutsanan kudsileşen dünya kusarmış zemheri yüzünü aynalara öğrendik...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © faruk şengül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |